Donanmalar Çarpışıyor 17: Rus Kasığına Atılan Tekme, KARADENİZ BASKINI!

40 Dk. Okuma Süresi

Değerli Turkish Defence Agency okuyucuları,Donanmalar Çarpışıyor serisinin bir önceki bölümünde Goeben ve Breslau gemilerinin Akdeniz’de gerçekleşen heyecan dolu bir kovalamaca ile Osmanlı karasularına sığınmasını işlemiştik. Öyle ki bu sığınma neticesinde Goeben, Yavuz adını; Breslau da Midilli adını alarak Sultan’ın hizmetine girmişti. Elbette bu hizmetin karşılığı olarak Osmanlı İmparatorluğu istemeye istemeye de olsa Almanya’nın müttefiki olarak başlamakta olan Birinci Cihan Harbine intikal etmişti.

Goeben, yeni adıyla Yavuz’un Alman amirali Souchon ve mürettebatı bu işi ilmek ilmek, plan dahilinde işlemişlerdi, zira Osmanlı’yı Almanya müttefiki olarak savaşa sokmak ancak bu denli bir harekat ile mümkün olabilirdi. Serinin bu bölümünde bu harekatı işleyeceğiz.

Seriyi kronolojik olarak okumanızda fayda görüyorum, diğer yazılara erişim için;

  1. Yazı->Donanmalar Çarpışıyor 1:  Deryada Hilal Taktiği/ Koyun Adaları Savaşı!
  2. Yazı->Donanmalar Çarpışıyor 2: Gölgede Kalmış Müthiş Zafer, Sapienza!
  3. Yazı-> Donanmalar Çarpışıyor 3: Barbaros Preveze’de Haçlı Avında!
  4. Yazı-> Donanmalar Çarpışıyor 4: Türklerin Akdeniz’de Son Zaferi, Cerbe!
  5. Yazı->Donanmalar Çarpışıyor 5: İnebahtı Faciasının Görünmeyen Yüzü
  6. Yazı –>Donanmalar Çarpışıyor 6: Yarı Ölü Mezamorta Paşa’nın 8 Zaferi!
  7. Yazı ->Donanmalar Çarpışıyor 7: Osmanlı Donanması Çeşme’de Yok Oluyor!
  8. Yazı ->Donanmalar Çarpışıyor 8: Osmanlı Donanması İntikam Arıyor!
  9. Yazı ->Donanmalar Çarpışıyor 9: Türk Donanması Navarin’de Katlediliyor!
  10. Yazı ->Donanmalar Çarpışıyor 10: Mahmudiye Efsanesi Doğuyor!
  11. Yazı->Donanmalar Çarpışıyor 11: Sinop Baskını ve Rus Kalleşliği!
  12. Yazı->Donanmalar Çarpışıyor 12: Abdülaziz’in Donanma Enkazı!
  13. Yazı-> Donanmalar Çarpışıyor 13: Gemileri Çürütmek yahut Yeniden Var Etmek!
  14. Yazı-> Donanmalar Çarpışıyor 14: Balkan Savaşında Türk Donanmasının Karnesi!
  15. Yazı->Donanmalar Çarpışıyor 15: Akın Harekatı ve Hamidiye Efsanesi!
  16. Yazı->Donanmalar Çarpışıyor 16: Yavuz/Midilli Efsanesi ve Gözyaşları!
  17. Yazı->Donanmalar Çarpışıyor 17: Rus Kasığına Atılan Tekme, KARADENİZ BASKINI!
Hisart Diaroma

1’nci Dünya savaşına girilirken Osmanlı Donanmasının mevcudu aşağıdaki listedeki gibiydi.

Gemi Kimliği/Sınıfı Silahlar Ebat Osmanlı Donanmasında Hizmet
Yavuz Sultan Selim
Muharebe Kruvazörü
10x280mm
12x150mm
12x88mm
186 metre
25,400 ton
1914-1915/1973’de söküldü.
1. Dünya savaşında aktif görev aldı
Turgut Reis
Zırhlı
6x280mm
8×10.5mm
8x88mm
3x45mm
116 metre
10.670 ton
1910-1957/Hurda   1. Dünya savaşında
kıyı savunmasında kullanıldı
Barbaros Hayreddin
Zırhlı
6x280mm
8×10.5mm
8x88mm
3x45mm
116 metre
10.670 ton
1910-1915/Battı 1.Dünya savaşında kıyı
savunmasında kullanıldı. 1915’te E11
Denizaltısı tarafından batırıldı.
Mesudiye
Zırhlı Fırkateyn  
2x230mm
12x150mm
16x76mm
10x57mm
2x47mm
9.120 ton1875-1914/Çanakkal’de Battı
Muin-i Zafer Zırhlı
Korvet
2.362 ton1870-1932/Söküldü 1.Dünya savaşında
sürgün gemisi olarak kullanıldı.
Mukaddime-i Hayr
Zırhlı Korvet
4x229mm
2x87mm
2×63,5mm
2x37mm
2×25,4mm
72 metre
2.762 ton
1874-1923/Söküldü 1.Dünya savaşında
kışla gemisi olarak kullanıldı.
İclaliye
Zırhlı Korvet
66 metre
2.228 ton
1871-1828/Söküldü 1. Dünya savaşında
kışlagemisi olarak kullanıldı.  
Zuhaf
Korvet
  –1896-1932/Söküldü 1.Dünya Savaşında
yedek gemi olarak kullanıldı
Kilid Bahir
Korvet
1896-1909/1914’te batırıldı.
Peyk-i Şevket
Torpido Kruvazörü
2x105mm
6x57mm
2x37mm
3x450mm
torpido
80 metre
787 ton
1907-1944/Söküldü 1.Dünya Savaşında
aktif görevde bulundu
Berk-i Satvet
Torpido Kruvazörü
2x105mm
6x57mm
2x37mm
3x450mm
torpido
80 metre
787 ton
1907-1945/Söküldü 1.Dünya Savaşında
aktif görevde bulundu
Mecidiye
Kruvazörü
2x152mm
2x120mm
2x457mm
torpido
102 metre
3.250 ton
1903-1947/Söküldü 1.Dünya savaşında
aktif görevde bulundu, battı, Rusya
tarafından çıkartılıp kullanıldı ve Almanya
tarafından geri alınıp Osmanlı’ya verildi.
Hamidiye
Kruvazörü
2x150mm
6x120mm
2x46mm
2x36mm
2x457mm
torpido
112 metre
3.805 ton
1904-1947/Söküldü 1.Dünya savaşında
aktif görevde bulundu Rauf Orbay
komutasında Akın harekatına katıldı.
Midilli
Kruvazörü
12x105mm
120 mayın
2x50mm
torpido
138 metre
5,200 ton
1914-1918/Battı 1.Dünya savaşında
aktif görevde bulundu.
Samsun
Muhrip
1x65mm
6x47mm
2x450mm
torpido
58 metre
284 ton
1907-1932/Söküldü 1.Dünya savaşında
aktif görevde bulundu.
Yarhisar
Muhrip
1x65mm
6x47mm
2x450mm
torpido
58 metre
284 ton
1907-1915/ HMS E11 Denizaltısı
tarafından batırıldı.
Taşoz
Muhrip
1x65mm
6x47mm
2x450mm
torpido
58 metre
284 ton
1907-1932/Söküldü
Basra
Muhrip
1x65mm
6x47mm
2x450mm
torpido
58 metre
284 ton
1907-1932/Söküldü
Muavanet-i Milliye
Muhrip
2x75mm
2x57mm
3x450mm
torpido
74 metre
765 ton
1910-1918/Söküldü HMS Goliath’ı
batırarak tarihe geçmiştir.
Yadigar-ı Millet
Muhrip
2x75mm
2x57mm
3x450mm
torpido
74 metre
765 ton
1910-1917/Batırıldı.
Numune-i Hamiyet
Muhrip
2x75mm
2x57mm
3x450mm
torpido
74 metre
765 ton
1910-1923/Söküldü.
Gayret-i Vataniye
Muhrip
2x75mm
2x57mm
3x450mm
torpido
74 metre
765 ton
1910-1916/Mürettebatı tarafından
batırıldı.
Berk Efşan
Torpidobot
6x37mm
2x428mm
torpido
60 metre
230 ton
1894-1924/Söküldü.
Abdül Mecid
Torpidobot
1902-1929/Söküldü.
Akhisar
Torpidobot
1x47mm
2x37mm
2x450mm
torpido
51 metre
165 ton
1904-1930/Söküldü.
Draç
Torpidobot
1x57mm
2x37mm
2x450mm
torpido
51 metre
165 ton
1907-1924/Söküldü.
Kütahya
Torpidobot
1x57mm
2x37mm
2x450mm
torpido
51 metre
165 ton
1907-1916/Battı.
Musul
Torpidobot
1x57mm
2x37mm
2x450mm
torpido
51 metre
165 ton
1907-1929/Söküldü.
Demirhisar
Torpidobot
40 metre
97 ton
1907-1915/Batırıldı.
Sultanhisar
Torpidobot
40 metre
97 ton
1907-1928/Söküldü.
Sivrihisar
Torpidobot
40 metre
97 ton
1907-1928/Söküldü.
Hamidabad
Torpidobot
40 metre
97 ton
1907-1916/Batırıldı.
Bunların dışında 18 Gambot, 9 Mayın gemisi ve 8 yat bu dönemde hizmetteydi.

Osmanlı İmparatorluk Donanması bilhassa Sultan Abdülaziz döneminde modernleşmeye başlamış Abdülhamit dönemindeyse Abdülaziz döneminden kalma ahşap karinalı gemiler çürümeye terkedilirken torpidobot gibi metal gövdeli gemilerle ikame edilmişti. Donanma genel anlamda yeni gemilerle donatılmıştı donatılmasına ancak bu gemilerin sayıları hiçbir zaman yeterli olmamıştı. Akabinde gerçekleşen süreçte Trablusgarp savaşı, Balkan savaşları derken donanmaya ait gemiler faal olarak kullanılmış ve yıpranmışlardı. Elbette siyasi kriz döneminde olan Osmanlı uzun zamandır ekonomik bir buhrandaydı da, bu sebeple gemilere gereken modernizasyon ve bakım/onarım faaliyetleri yapılmamıştı. Yukarıda listelenen gemileri çoğunlukla bölgesel ve küresel rakiplerin unsurlarına göre eskimiş, yetersiz kalmış ve vasfını yitirmeye yüz tutmuş gemilerdi. Osmanlı Donanması bu durum içinde büyük bir cihan harbi ile yüzleşmek durumunda kalmıştı.

Karadeniz Baskını

Osmanlı İmparatorluğu, politik olarak patlamaya hazır bir bombaya dönüşen kurtlar sofrasının masa bölümünde yer alması beklenen bir ülkeydi. Elbette bunun farkında olan imparatorluk biçare hazırlıklar yaparak bu sürüklenişin önüne geçme gayesinde idi. Bu bağlamda Osmanlı kurmayları 7 Haziran ve 20 Ağustos planlarını hazırlamışlardı. Yıllardır süregelen Karadeniz Baskını ile ilgili tartışmaların içine dalmadan evvel bilinmelidir ki Osmanlı İmparatorluğunun söz konusu planlarında henüz Almanya İmparatorluğu ile gizli ittifak kararı alınmadan evvel dahi Karadeniz’de Rusya’ya güçlü bir darbe vurmak maksatlı baskını kararlaştırmışlardı.

Yavuz’un uçağı Karadeniz’de keşifte

Rusya, Karadenizde sık sık Osmanlı’yı taciz etmekte, Osmanlı gemilerini yoklamak ve limanlarında görünmek suretiyle psikolojik, askeri ve stratejik baskı kurmaktaydı. Fakat Karadeniz filolarında uzun menzilli kruvazörler olmadığından bu limanları abluka altına alamamaktaydılar. Azak Denizinin girişini oluşturan Kerç boğazını da mayınlayarak Osmanlı tarafından gelebilecek ani manevralara karşı tedbirini almıştı. Bütün bu faaliyetlere karşı Osmanlı tarafı da elbette beklemekten fazlasını yapıyordu. Bu fazlalığı oluşturan etkenlerin başında Akdeniz’de kovalanarak Osmanlı’ya sığınıp Osmanlı hizmetine giren Alman gemi ve mürettebatları mevcut idi. Alman gemisi Goebe ve Breslau, Yavuz ve Midilli adıyla; Amiral Wilhelm SOUCHON ve mürettebatı da Osmanlı tayfası olarak…

Gelir gelmez Osmanlı Donanmasının başına geçen Amiral SOUCHON bayrak gemisi yapılan Yavuz ile yaklaşmakta olana hazırlanmaya koyulmuştu. O dönemde bu alenen bilinmese de muhtemeldir ki Limon Von SANDERS, Amiral SOUCHON ve Enver Paşa arasında gizlice planlanmış bir harekat vardı. Bu bağlamda Enver Paşa üzerine düşeni yerine getirmek amacıyla çokça diplomatik girişimde bulunarak ortamı hazır etmekteydi. Paşa, Amirale Karadenize açılma izni vermişti. Fakat bu izin nelere gebe olduğunu kestiren Cemal Paşa tarafından derhal geri çekilmişti.

Amiral SOUCHON, bu planın baş aktörlerinden olduğundan takvimi geciktirmemek gayesiyle Sadrazam Said Halim Paşa’ya giderek ağır sitemde bulundu. Bu sitemde “bir askeri subayın vicdanının belirlediği şekilde davranacağı” şeklinde bir ifade de kullandı ki bu bir tehdit olarak da değerlendirilmişti. Bu girişimin ardından Yavuz, Midilli, Barbaros Hayreddin, Turgut Reis, Yadigar-ı Millet ve Taşoz muhripleri Haydarpaşa önlerinde bir geçit töreni düzenleyip demirlemişti. Çok sürmedi ki Enver Paşa gemilerin teker teker Karadeniz’e çıkması için izin almıştı.

Kayzer 2. Wilhelm Enver Paşa Yavuz güvertesinde (1917)

Enver Paşa, bu planın bir parçası olarak 24 Eylül tarihinde Çanakkale boğazını gemilere kapattı. Elbette ihracat ve ithalatının yarısı Çanakkale boğazından gerçekleşen Rusya’nın bu hamleye tepkisi sert olmuştu. Bu hamlenin sonrasında Enver Paşa büyük bir savaşa girmenin bedeli olarak savaşta Osmanlı ordusunu finanse etmek adı altında Almanya’dan 2 milyon liralık altın istemişti. Bu altın parsel parsel tarafsız Romanya devleti üzerinden Osmanlı’ya gönderilmişti. Bu nakliyat sırasında istihbaratı alan Rusya, derhal Sivastopol’u uyardı ve 21 Ekim tarihinde Amiral Ketlinski’den savaşa hazırız dönütü almıştı. Takvimler 23-24 Ekimi gösterdiğindeyse Osmanlı kurmayları Amiral SOUCHON’a Karadeniz’de operasyona çıkma ve fırsat bulursa Rus filolarını yok etme salahiyeti vermişti.

Aradan hem Almanya ve Osmanlı arasında hem Osmanlı’nın kendi içinde diplomasinin yoğun yaşandığı günler geçmişti. Yüksek Alman baskısı sonrasında Osmanlı, 27 Ekim tarihinde donanma gemilerine ve kaptanlarına harekat için yetki vermiş, ayrıca Osmanlı kaptan ve mürettebatlarına da Amiral SOUCHON’un her emrine itaat etme buyruğu göndermişti. Aynı gün, Rus gemileri baskın öncesi son kez Osmanlı filo ve kıyılarını taciz etmişti.

Ereğli bombardımanı

Vira Bismillah

27 Ekim günü 15.45’te Yavuz muharebe kruvazörü, Midilli ve Hamidiye kruvazörleri, Berk-i Satvet ve Peyk-i Şevket torpido kruvazörleri; Gayret-i Vataniye, Muâvenet-i Milliye, Taşoz muhripleri; Nilüfer ve Samsun mayın gemilerinden oluşan filonun kaptanları Yavuz kruvazöründe toplanarak harekatın baskın ve mayınlamaya dair tüm detayları incelenmiş ve tasdik edilmişti. Kilyos’ta toplanan filo bu görev paylaşımının ardından Karadeniz’e açılarak harekatı başlatmışlardı. Bu harekatın dışında kalan Barbaros Hayreddin ve Turgut reis zırhlıları ise İstanbul güvenliğini sağlamak için boğazda bırakılmıştı.

Enver Paşa, Karadeniz’de hem askeri olarak üstün pozisyona geçmelerini sağlayacak başarıyı hem siyasi olarak haklı çıkacakları bir stratejiyi istiyordu. Fakat Amiral SOUCHON daha sonraları itiraf edeceği üzere Osmanlı’yı direkt olarak Almanya müttefiki olarak savaşa sokmak gayesinde olduğundan doğrudan doğruya ilk atışı karşıdan beklemeden Sivastopol’a saldırmak niyetiyle Yavuz’un engin motorlarına güç vermişti. Yavuz pupasında (Kıç tarafı) Taşoz muhribi ve Samsun mayın gemisiyle birlikte Sivastopol’a dümen kırmıştı. Midilli, Hamidiye hafif kruvazörleriyle Berk-i Satvet torpido kruvazörü Kırım’ın doğusundaki Feodosia (Kefe), Kerç boğazı, Anapa ve novorossiyk’e yönelmişlerdi. Geriye kalan Muavenet-i Milliye ve Gayret-i Milliye muhripleri, Burak Reis gambotu ve iki torpidobot Odessa hedefine ilerlemeye koyulmuşlardı.

Çarlık Rusya İmparatorluğu’nun Karadeniz Filosu

İmperatritsa Maria
Dretnotu
22.500
ton
12x305mm-
20x127mm-
18x64mm-
4xTorpido
Rostivlav  
Zırhlı Kruvazörü
9000
ton
4x250mm-
8x150mm-
12x47mm-
4x37mm
6xTorpido
Joann Zlatoust
Zırhlı Kruvazörü
12.840
ton
4x305mm-
4x200mm-
14x75mm-
6x47mm-
6xTorpido
Georgii Pobedonassec
Zırhlı Kruvazörü
10.650
ton
6x305mm-
7x150mm-
8x47mm-
2x37mm-
2xTorpido
Kogol
Zırhlı kruvazör
6750
ton
12x150mm-
12x75mm-
8x47mm-
2x37mm-
3xTorpido
Merkür
Zırhlı kruvazör
6750
ton
12x150mm-
12x75mm-
8x47mm-
2x37mm-
3xTorpido
Pantolemon
Zırhlı Kruvazörü
12.600
ton
4x305mm-
16x150mm-
15x75mm-
2x65mm-
6x47mm-
2xTorpido
Pronzielnyi, Bespokoynyi,
Derzky, Gnevni, Bystryi,
Pospeshnyi, Zavidni, Zavetni
Torpido Muhripleri (8)
1050
ton
3x100mm-
5x75mmTorpido
252, 253, 256, 259 ve 260
Numaralı Torpidobotlar (5)
103
ton
2x370mm Torpido
Krab, Narval, Morzh, Karp ve Bars
Denizaltıları (5)
450
ton
1x450mm Torpido
Donetz Gambotu1200
ton
2x150mm-
1x120mm-
6x75mm-
4x47mm

Odessa

Gayret-i Milliye ve Muavenet-i Milliye muhripleri Binbaşı MADLUNG ve Yüzbaşı FIRLE komutasında Karadeniz’e açılmışlardı. İlk etapta yakıt tasarrufu sağlamak adına Irmingart ikmal gemisinin yedeğinde ilerlemişlerken bu halde maksimum 16 knot (29km) hıza ancak ulaşabildiklerinden kendi motorlarına güç verdiler.

29 Ekim günü saat 01.00’da gemiler iskele baş omuzluklarında gece karanlığını yaran Odessa ışıklarını görmüş, pruvalarını batıya çevirmişlerdi. Limandan çıkan 3 Rus gemisinin Rus bayrağı çekip nöbetçiye Rusça parola söyleyerek limana giren iki muhripten Gayre-i Milliye dalgakıranı dönerken kendi güvertesinin aydınlatıldığını farketmişti. Dalgakıranın hemen diğer tarafından liman ağzına doğru gelmekte olan Donetz ile kafa kafaya gelen gemilerin mürettebatları derhal silahlarını sarılmışlardı. 64 metre mesafeden torpidolarını limanın sığ sularına bırakıp karşısındaki düşman gemisini karanlığa gömen Gayret-i Milliye olmuştu. Açılan ilk ateşte gerçekleşen patlama tüm gözleri bölgeye çevirmişti. Kubanetz gambotu ve Beschau mayın gemisi derhal Donetz’e doğru yola koyulmuşlardı. Bu manevrayı sessizce izleyen ve sırası gelen Muavenet-i Milliye de limanın daha da içerisine hızla akıp Kubanetz’i top ve torpido ile yoğun ateş altına almıştı. Donetz’in yardım çığlıklarına güdümlenmiş Kubanetz başından aşağıya yapan mermilerle uyanmıştı ancak ne olduğunu anlamadan ağır hasar sebebiyle kaçınma manevrasına mecbur kalmıştı.

Türk muhripleri limandaki diğer gemileri ve limanı ateş altına almışken limanın elektrik şebekesi de zarar görmüş ve koca Odessa limanı birden karanlığa gömüştü. Limanda aydınlık yaratanlar sadece gemilerin ışıldaklarıydı. İki Türk muhribi ticari gemileri, kıyı tesislerini ve şeker fabrikasını da yok ettikten sonra petrol sarnıçlarını da topa tutarak petrol tanklarını havaya uçurdu. İki muhrip limanı ve limandakileri döve döve dışarı çıkarken liman dalgakıranını havaya uçurmayı amaçlasa da karşı ateş nedeniyle vazgeçip limandan çıkmışlardı. 3 tarafı rıhtımla çevrili, 700 bin metrekare alana ve 4800 tonluk gemileri onarma kapasitesine sahip Odessa limanı tamamen sabote edilmiş, hiç hasar almayan gemiler dönüş rotasına oturmuş ve 30 Ekimde İstanbul’a vararak ünlü baskının ilk ayağını başarıyla tamamlamışlardı.

Bütün bunar olurken de Samsun mayın gemisi mümkünse Özi ağzına, değilse Odessa önünü mayınlamakla görevli olarak gelip 03.25’te limandaki ışıldak ve top sesleri üzerinde Odessa açıklarında bir bölgeye kurulmuştu. 03.45-04.15 arasında 300-400 metre aralıklarla 28 mayını döşeyip 30 ekim akşamı İstanbul’a döndü.

Saldırının bu kolu Samsun’un da görevini başarıyla gerçekleştirmesinin arından tamamlanmıştı. En azından farkında olmadıkları kritik bir hatayı görmezden gelirsek.

Sivastopol

Amiral SOUCHON, Akdeniz’i 25 bin tonluk kısrağı ile kasıp kavuran, adı efsaneleşmiş yegane denizci. Bir kez o sınırı aşmışken geri durması elbette mümkün olamazdı. Tarihte büyük zar atan kimselerin el küçültmesi için ya yok olması ya var olan şöhret ve vasıflarını tamamen yitirmesi gerekir. Aksi halde meçhul sona dek büyük oynamaya devam etmek kaçınılmazdır. Yavuz, kızaktan indirildikten çok kısa süre sonra tarihin ona biçtiği o destansı rolü oynamak üzere atalarımızdan bildiğimiz sıcak Akdeniz sularına gelmişti. Akdeniz’e gelişinden sonra kaderi herhangi bir gemi gibi olamamıştı. Şimdide talih onu Osmanlı İmparatorluğu gibi büyük bir oyuncuyu sahaya sürmek için kullanmaktaydı.

Yavuz Rus gemisini Dövmekte

Amiral Souchon komutasında Yavuz zırhlısı, Taşoz muhribi ve Samsun mayın gemisiyle birlikte önce Amasra rotasında seyretmişti. Amasra açıklarında Rus karakol gemileri tarafından tespit edilmişlerdi. 05.00’da Sivastopol’a 7 mil (11km) kala önüne kattığı gemilerin mayın tarama faaliyetleriyle birlikte Sivastopol’a ilerlemeye devam ederken Eupatronia istikametinden Türk koluna taarruz eden Rus torpidobotlar şiddetli bir ateşle geri püskürtülmüştü.

 Saatler 06.30’u gösterdiğinde Yavuz Sivastopol’u bombardıman etmek üzere pozisyon almış, mermilerini birbirinden büyük toplarına sürgülemişti. Fakat Yavuz’u komuta eden SOUCHON’un öngörü ile tedbir aldığı, ancak kaçınamadığından habersiz olduğu çıkrıkla karşılaşmıştı. Odessa’yı bombardıman eden gemiler görevlerini başarıyla yerine getirmişlerdi getirmesine lakin plan takvimine tam anlamıyla uymamış, olması gerekenden daha erken saldırıya geçmişlerdi. Bundan ötürü bölgedeki Rus birliklerinden gelen haber üzerine hazırlıklı olan Rus kıyı bataryaları ve ön dretnot Georgi Pobedonksets Yavuz’u bekliyordu.

Zamanıyla Sinop baskınını yapan Rus amiral P. Nakhimov, Sivastopol’un Sinop ve İstanbul’a olan mesafelerini hesaplamış ve Sinop’ta bir baskın yaptığı takdirde İstanbul’dan yardım gelemeyeceğini tespit ederek o acı baskını gerçekleştirmişti. Sivastopol, stratejik ve coğrafi önemi dışında büyük limanı hem Nikolayf tersanesi dolayısıyla Rus Karadeniz filosu için hayati öneme sahipti. Sivastopol’u çeşitli çaplarda 80-100 batarya ve 305 mm’lik toplarla donatılmış zırhlı kule korumaktaydı. Bu sabit savunma mekanizmaları dışında 5 zırhlı, 2 muhrip ve çok sayıda torpidobot da Sivastopol’un savunmasında görevliydi. Ayrıca limanda bulunan yakıt, hammadde mühimmat ve erzak depoları da burayı kritik bir üs haline getiriyordu.

Yavuz güçlü motorlarına ağır yol vermiş, tespit edilen mayınların arasından usul usul menzile girmeye gayret gösterirken nihayet Sivastopol kıyı bataryalarının 8 km yakınına kadar girmişti. Devasa toplarını belli belirsiz bir sırayla ateşlemeye başlayan Yavuz 280mm’lik ağır toplarından 47, 150 mm’lik toplarıyla da 12 mermiyi sahilde belirlediği zavallı hedeflerine postalamıştı. Önce kendisi için her ne kadar çok büyük bir tehdit teşekkül etmese de taciz edebilecek Konstantin tabyasını vurmuştu. Tabyayı susturduktan sonra tersane ve liman da Yavuz’un ölüm kusan salvolarından nasiplerini almışlardı. Liman ve kıyıyı korumak için yerleştirilmiş büyük zırhlı kulede bulunan 305 mm’lik tamamıyle yok edilmiş, Karadeniz için anahtar rolünde stratejik öneme sahip Sivastopol şehri yanmaya başlamıştı.

https://tdefenceagency.com/wp-content/uploads/2021/06/videoplayback-2.mp4
Sivastopol bombardımanı

 Yavuz 10. Salvosunu ateşledikten sonra kıyı bataryasından atılan 1000’e yakın obüs mermisinden yalnızca 3’ü Yavuz’a isabet edebilmişti. Bu 3 isabet Yavuz’un bacasında bir delik açıp güvertesinde önemsiz hasara yol açmış, bir kazanı da devre dışı bırakmıştı. Bölgenin mayınlı olmasından dolayı manevra imkanının kısıtlanmasından ve hasar alma riskine girilmek istenmemesinden ötürü 15 dk süren bombardıman kesilip uzaklaşılmıştı. Sivastopol Yavuz’un kiniyle yüzleşmiş, cayır cayır yanıyor ve gökyüzünden barut kokusu teneffüs ediliyordu.

 Yavuz güney yönünde ilerlemeye koyulmuşken güneydoğu yönünde tespit edilen duman ve silüetler üzerine pruvasını o yöne çevirmiş, 2 muhrip korumasında gelen Prut mayın gemisini tespit etmişti. Rus gemileri Yavuz’a saldırmaya hazırlanırken Yavuz bir kez daha toplarını ateşlemiş ve gelen filotillatının lideri pozisyonundaki Prut mayın gemisini 150 mm’lik toplarıyla batırarak tacizi saf dışı bırakmıştı. Prut gemisinin 3’ü subay olmak üzere mürettebatı denizden toplanmış ve esir alınmıştı. Daha sonra bu subaylarından öğrenilmişti ki Prut gemisi 700 mayın yükü ile 8-10 gündür fırsat bulursa İstanbul Boğazının karadeniz girişini mayınlamak üzere denize açılmakta idi. Yavuz’un Sivastopol limanına girişte mayınlardan kaçınabilmesinde önemli bir rahatlık teşkil eden de Prut’un bölgeye geliyor olmasıydı. Prut vesilesiyle gayrı faal tutulan mayınlar Yavuz’un ayrılmasından ancak 20 dakika sonra tekrar faal duruma geçirilebilmişlerdi.

Yavuz ve filotillası görevini başarıyla yerine getirip bölgeden ayrıldıktan sonra Nilüfer mayın gemisi de bölgeye gelerek 60 mayını Sivastopol limanının girişine döşemişti. Mayınlama görevini bitirdikten sonra İstanbul’a dönerken Rus Grandük Aleksander gemisini tespit etmiş, mürettebatını esir almış ve gemiyi toplarıyla batırmıştı.

Feodosia (Kefe)

Binbaşı Vasıf ve Binbaşı V. KOTTWİZ komutasında Feodosia’yı bombalamakla görevli Hamidiye kruvazörü 29 Ekim sabahı 08.30da şehre gelmişti. Askeri direnişle karşılaşılmayınca bir istimbot hazırlanmış ve limana gönderilerek bombardıman edileceğine dair sivil halk uyarılmıştı. Limanda belirlenmiş askeri hedefler 09.00 itibariyle topa tutulmaya başlamıştı. Su kulesi, yükleme makinleri demiryolu istasyonu ve ambarları Hamidiye’nin başta 150mm’lik ve 120’mmlik toplarıyla yok edilmişti. 150 adet top mermisini ardı ardına Kefe hedeflerine gönderen Hamidiye, bu limandaki işini bitirdikten sonra Kırım kıyıları boyunca ilerlemiş ve kıyı açıklarında Suyatou Nikolay ve Şura vapurlarını mürettebatlarını esir aldıktan sonra yakalayıp mahmuzlayarak batırmıştı. Rotasına devam eden Hamidiye, Yalta limanına gelmiş ve buradaki ambarları da yok etmişti. Genel olarak bakıldığında Karadeniz’deki Rus limanlarına nazaran pek de işlek olmayan ve daha az askerle savunulan Kefe ve Yalta limanlarındaki hedefleri yok ettikten sonra kendisine biçilen rolü tamamlayarak 31 Ekim gününün öğlen saatlerinde İstanbul’a dönmüştü.

Novorossiysk

Midilli kruvazörü ve Berk-i Satvet torpido kruvazörü harekatın 3. Ayağı olan Kerç boğazının doğusunda kalan Novorossiysk’yi vurmakla saf dışı bırakmakla sorumlu tutulmuşlardı. Plan çerçevesinde Midilli kruvazörü evvela Kerç boğazına yönelmiş ve boğaza 55 metre aralıklarla, suyun 2.5 metre altında kalacak şekilde 60 mayın dökmüştü. Mayınlama görevini tamamladıktan sonra da 75 mil (120km) kadar doğudaki Novorossiysk’ye dümen kırmıştı. Midilli’nin rotasındaki Kerç sapmasından ötürü Berk-i Satvet daha erken Novorossiysk önlerine gelmişti. İlk iş olarak tarafsız gemileri limandan uzaklaştırmış ve suya indirilen istimbot ile karadaki sivillere gaz/barut depoları ve şimendifer istasyonlarını bombardıman edeceği haberini göndermişti. Berk-i Satvet icraata koyulmuş ve dalgakırandan içeri sıdıktan sonra limanı dövmeye başlamıştı. Hedefleri henüz tahrip etmeye başlamışken Midilli kruvazörü bölgeye gelmiş ve bombardımanın ana sorumluluğunu üzerine almış, Berk-i Satvet’i de limandaki gemileri dövmek ve liman ağzını gözetlemekle sorumlu kılmıştı. Berk-i Satvet’de liman tabyalarını baskı altına alarak karşı ateş açmalarını engellemeye koyulmuştu.

Midilli 1-4 km mesafeden 308 top ateşlemiş, 7 ticari gemiyi batırıp 50 petrol tankını, hububat depolarını ve telsiz telgraf istasyonlarını yok etmişti. Petrol dolu tanklardan şehre akan yakıtla birlikte şehir alev almış, yanan petrolün siyahıyla kaplanmıştı. Türk gemileri saat 13.00’da şehirden ayrıldı ve dönüşte düşmanla karşılaşmadan İstanbul rotasına girmişlerdi. Harekat başında Varna-Sivastopol telgraf hattını sabote etmekle memur edilen Peyk-i Şevket’in motor arızası vermesi sebebiyle bu görev dönüş yolundaki Midilli’ye devredilmiş, Midilli de bu görevi yerine getirmek üzere rotasında değişiklik yapmıştı. Bu suretle ancak 1 Kasım günü İstanbul’a gelmişti. Midilli’nin Kerç boğazına döktüğü mayınlar da görevlerini yerine getirmiş ve Jalta ile Kazbek gemilerini batırmışlardı.

https://youtu.be/RSzAh5qZA-E

Sonuç

Gemiler anavatana döndükten sonra 31 Ekim tarihinde harekattan habersiz olan Osmanlı hükümetinin kalan kısmı da haberdar olmuştu. Bu durum Osmanlı meclisinde ciddi bir tartışmaya zemin hazırlamış, Paşaların bir kısmı Enver Paşa’nın yanında yer alıp baskını desteklerken bir kısmı da baskına şiddetle karşı çıkarak büyük bir savaşta taraf olmaktan korkmuşlardı. En nihayetinde hükümet bir özür metnini Rus hükümetine iletmekte karar kılmıştı. Gelin görün ki hazırlanan metin Enver Paşa tarafından sabote edilmişti.

Bununla birlikte harekatı yöneten Alman subay ve kurmayları tam bir hayal kırıklığı ve çaresizlik içindeydiler. Siyasi olarak Osmanlı’yı savaşa sokma emellerine ramak kalmıştı. Ancak askeri olarak hedeflenen başarıdan çok uzakta kalınmıştı. Asıl amaç elbette bu liman ve hedefleri tahrip etmek kadar Rusya’nın Karadeniz filolarını maksimum düzeyde yaralayarak olası savaşta harekat düzenleyemeyecek halde bırakmaktı. Fakat aşağıdaki listede gördüğünü İmperatritsa Maria gibi Yavuz’ muadili gemileri de olan bu filodan ancak ve ancak Donetz ve birkaç küçük gemi batırılabilmiş, Rus tarafının açıklamasına göre ancak 38 ölü ve 15 yaralı verdirilebilmişti. Ne var ki Donetz de tekrar yüzdürülerek göreve koşulmuştu. Rusya’nın Karadeniz filosu halen aktif ve büyük bir tehdit unsuruydu.

Midilli

Buna karşın Osmanlı medyasında Osmanlı donanmasının tatbikatı esnasında Rusların tacizinin sıcak çatışmaya döndüğü lanse edilmiş, Prut subaylarının itirafı baz alınarak Rusların İstanbul üzerindeki tehditkar emelleri savaş sebebi kabul edilerek harekata bahane oluşturulmuştu.

Amiral SOUCHON bir altın ve bir gümüş imtiyaz madalyası ile ödüllendirilmişti. Fakat bu ödülün acısı pek yakında çıkacaktı. Evvela Rus tarafı Alman mürettebatının sınır dışı edilmesini talep etmişti. Osmanlı da bu talebi reddetmiş ve bu bardağı taşıran son damla olmuş, Rusya 2 Kasımda Osmanlı’ya savaş ilan etmişti.

4-6 Kasım tarihlerinde Sivastopol’un intikamı niteliğinde bir baskın için İmperatrisa Maria dretnotunun başı çektiği bir görev grubunda Merkür ve Kagul kruvazörleri Zonguldak’a saldırmış ve şehri bombalıkları gibi birkaç ticari gemiyi batırmışlardı.

Lakin dikkatinizi çekmek isterim ki bu birkaç ticari gemi çok ama çok kritik bir sonuç doğurmuştu. İstanbul’dan çıkıp Trabzon’a gitmekte olan Bezm-i Alem, Mithat Paşa ve Bahri Ahmer gemileri doğu cephesinde gerçekleştirilmesi muhtemel Kafkas harekatı için doğu birliklerinin ihtiyaçlarını taşımaktaydılar. Evet, o gemilerde iki alay asker, Sarıkamışta şehit olan on binlerce Mehmed’in kışlık giyim ihtiyaçları, keşif amaçlı gönderilen 2 tayyare ve 3 pilot ile bir tayyare bölüğü, son olarak da Kafkasya’da Ruslara karşı isyan çıkartacak Çerkez liderler mevcut idi. Maalesef, Rus tarafı Sivastopol’da bizim isteyerek, planlayarak alamadığımız etki ve başarıyı farkında olmadan tesadüfen elde etmiş, bu başarının kaymağını da Sarıkamış’ta yemişti.

Karadeniz Baskını için kimi tarihçi ve ilgililer bu baskının Enver Paşa’nın koca bir imparatorluğu hayal peşinde sürükleyip nice vatan evladını ölüme sürüklemesi olarak değerlendirmektedirler. Bu iddiaya göre belki de Enver Paşa bu baskını gerçekleştirmeseydi Osmanlı İmparatorluğu savaşa girmeyebilir, belki de yaşanan bunca kayıp yaşanmayabilirdi.

Bununla birlikte karşı bir kesim de bu harekatın kaçınılmaz olan büyük savaşta kaçınılmaz olan taraf olma durumumuzu kendi planlarımız doğrultusunda avantaj elde ederek gerçekleştirmek olduğunu savunmaktadırlar. Bu iddiaya göre Sivastopol’a baskın verip Rusya’nın Karadeniz Filosunu yok etmekle Rusya’nın kasıklarına okkalı bir tekme atmıştık. Böylece savaşın başında kuzeyli düşmanımızı saf dışı bırakarak bütün gücümüzle diğer düşmanlarımıza yönelebilecektik.

Yavuz

Sizin de bu iki iddia üzerinden fikirlerinizi yorumlara yazmanızı rica ederim.

Talih o ki her ne kadar Rusya’nın Karadeniz filosunu yok edip düşmanı saf dışı bırakamasak da kaderin cilvesi, Bolşeviklerin iyi zamanlamalı ihtilali ile Çanakkale’de itilaf devletleriyle, İstanbul’da da Rusya ile savaşmaktan kurtulabilmiştik.

Sarıçburnu muharebesi

Osmanlı İmparatorluğu-Rusya İmparatorluğu taraf ve güçleri.

Yavuz
Muharebe Kruvazörü
186 metre
25,400 ton
10x280mm
12x150mm
12x88mm
Evstafii
Zırhlı Kruvazör
117
metre
12.850 ton
12x305mm-
20x127mm-
18x64mm-
4xTorpido
Midilli
Hafif Kruvazör
138 metre
5,200 ton
12x105mm
120 mayın
2x50mm
torpido
Ioann Zlatoust
Zırhlı Kruvazör
117
metre
12.850 ton
4x305mm-
4x200mm-
14x75mm-
6x47mm-
6xTorpido
Panteleimon
Zırhlı Kruvazör
115
metre
12.900 ton
4x305mm-
16x150mm-
15x75mm-
2x65mm-
6x47mm-
2xTorpido
Tri Sviatitelia
Zırhlı Kruvazör
115
metre
13.000 ton
2x 305mm-
8x152mm-
4x119mm-
10x47mm-
40x37mm-
6x381mm
Torpido
Rostislav  
Zırhlı Kruvazör
107
metre
10.500 ton
4x250mm-
8x150mm-
12x47mm-
4x37mm
6xTorpido
Rus Filosu

Gerçekleştirilen Karaneniz baskınının ardından her iki imparatorluk da sık sık birbirini taciz etmişti. Bu tacizler her defasında kıyı ve sahil kentlerinde bulunan limanlar, ambarlar ve yerleşim yerleriyle sınırlı kalmıştı. Tam anlamıyla donanmaların karşı karşıya geldiği bir durum vaki olmamıştı. Ancak Rus Karadeniz filosunun önemli bir bölümü 15 Kasım gününün öğle vakitlerinde Amiral Andrei EBERHARDT komutasında Sivastopol limanından denize açılmıştı. Zonguldak’ta olduğu gibi bir baskın verilecekti. 17 Kasım günü sabah saat 07.00’da Trabzon kenti açıklarında beliren Rus görev grubu kenti hışımla topa tutmuştu. Şehirde bulunan İngiliz bir gözlemcinin raporlarına göre Trabzon limanı, limanda bulunan vinçler askeri mavnalar, savaş malzemeleri ve ambarlar ciddi anlamda tahrip olmuştu. Bununla birlikte maalesef Trabzon’un sivil yerleşimi de bu bombardımandan nasibini almıştı.

Filo, Osmanlı gemisi avlayabilmek maksadıyla Giresun’a kadar kıyıyı takip ederek ilerlemiş, akabinde kuzeye yönelmişti. Trabzon kenti topa tutulup Rus filotillası bölgeden ayrıldıktan hemen sonra derhal İstanbul’a telgraf çekilmiş ve baskın haber edilmişti. Bu haber üzerine Osmanlı donanmasının amirali W. SOUCHON aldığı istihbarat doğrultusunda Yavuz ve Midilli ile birlikte 15.30’da demir almıştı. Amiral SOUCHON Rus filosunun Giresun istikametinde olduğunu da öğrenmiş, onları Sinop’ta yakalayabilmek umuduyla yola koyulmuştu. Bu umudun arasında bir de hafife alma vardı. Zira SOUCHON biliyordu ki başta 1905 Japon-Rus savaşında gerçekleşen Tsushima deniz muharebesiyle Rus donanmasının beli bükülmüştü. Akabinde fetret öncesi devre giren Çarlık Rusya donanmasında süregelen isyanlar sebebiyle Rus denizcileri sadakatsiz ve çoğunlukla beceriksizlerdi. Bu sebeple Amiral kendini kolay bir av sezonunda hissetmişti.

SOUCHON, Rus filosunun kuzeye döndüğünü öğrenince derhal Sivastopol üzerine dümen kırmış tı. Rus donanmasının maksimum 16 knot hızının aksine Yavuz ve Midillli’ye 25 knot maksimum sürate için üzere tam yol emri vermişti.

Rus filosu Kırım’ın güney ucundaki Sarıçburnu’nun 17 deniz mili (31km) güneyine kadar ulaşmışlardı. Tam bu noktada keşif için en önde ilerleyen Almaz kruvazörü güneybatı yönünde bazı dumanlar tespit etmişti. Durumu filosuna raporladıktan sonra derhal dumanların geldiği yöne gitti. Almaz, 12.10’da Alman menşeli gemiyi tespit eder etmez bir yarım daire çizerek filosuna dönüp haberi iletmişti.

Midilli, Yavuz tarafından keşif amaçlı ileriye sürüldüğünde 18 knot ile öne atılmıştı. Bizim bembeyaz kısrağımız Karadeniz’in dalgalarını yara yara Kırım’a ilerlerken o da Almaz gibi yabancı duman izleri tespit etmiş, daha da kuzeye ilerledikten sonra doğu tarafında Almaz’ı dakikalar sonra tespit etmişti. Elbette Midilli de aynı Rus düşmanı gibi geri dönerek Yavuz’u bilgilendirmişti.

Almaz, filosuna geri dönüp istihbaratı verdikten sonra filo Amirali A. EBERHARDT gemilerini derhal savaş düzenine sokmaya durmuştu. Evstafii, Johann Zlatoust, Panteleimon, Tri Sviatitelia, Rostislav zırhlıları düzenin en önünde yerlerini almışlardı. Bu zırhlıların yegane görevi düşman gemileriyle göğüs göğüse çarpışmaktı. Onların hemen ardında Almaz, Kagul, Pamiat Merküriaa kruvazörleri yer almıştı. Bu gemiler de önlerindeki zırhlıların perdelemesi altında arkadan ateş desteği verecekti. Grubun devamında Gnevni, Bespokoyni, Pronzitelni, Leytenant Şestakov, Kapitan-Leytenant, Leytenant Zatsaryonni, Kapitan Saken muhripleri yer almışlardı. En sonda da Jutki, Jivoi, Jarki, Jivuçi, Zvonki ve Zorki torpidobotları mevcut idi. Bütün bu gemiler plan doğrultusunda birbirlerini 500 metre mesafe ile takip edecek, 14 Knot hızla Türk filotillasının üzerine gidilecekti. Fakat bazı gemilerin beka sorunları nedeniyle hat tam anlamıyla istenilen düzeyde sağlanamamıştı.

Sarıçburnu’nda Rus gemileri

Rus donanması 1905 yılında Rus-Japon savaşında Tsushima deniz muhaberesinin yenilen tarafıydı. Bu muharebede o dönemin kapalı kutusu Japonya güçlü ve modern zırhlılar ve yepyeni stratejilerle Rus baltık filosunu tarumar etmişti. Bu yeni stratejilerden biri de T geçişi denilen taktik idi.

Rus filosu, Karadenizde yaptığı tatbikatlarda bu strateji üzerine odaklanmıştı. Bu sebeple gemilerini tek bir gemiden bütün gemilerdeki topları kontrol edebilmek üzerine geliştirmişlerdi. Lider gemi Evstafii’nin komutanı Yüzbaşı GALANİN, Amiral EBERHARDT’a Yavuz zırhlısına T geçişi yapmak için manevra uyarısı yapmıştı. Amiral EBERHARDT ise çekinik davranarak bu fırsatı kaçırmıştı. Bu davranışın ardında elbette Yavuz’un maksimum 25 Knot olan hız kapasitesi vardı. T geçişine girişildiği esnada Yavuz Rus gemilerinden 10 deniz mili farkla arkalarına sarkıp en gerideki görece zayıf Rostislav zırhlısına yüklenebilirdi. EBERHARDT, sislerin arasından çıkan Yavuz’u iskele baş omuzlukta görmüştü. Eski adıyla Goeben tüm ihtişamıyla sisleri yararak savaş sahasına giriş yapmış sancak ve iskele manevralarıyla bordalarındaki bütün tehdit unsurlarını sergilemişti.

Rus filo amirali, Osmanlı savaş gemilerinin rota hesabını tam olarak kestiremediğinden ne yapacağına karar vermekte zorlanmıştı. Akabinde filosuna 14 deniz mili hızla yani Rus gemilerinin neredeyse tam yol hızıyla güneybatı yönüne 90 derecelik bir dönüş yaptırdı. Saat 12.19’u gösterdiğinde manevra başlamıştı. Filonun en önündeki Evstafii dönüşe girmişti ki karşı tarafta Amiral SOUCHON da bu manevraya aynı şekilde karşılık vererek güneye dümen kırmıştı. Goeben/Yavuz, Midilli’yi gerisine aldığı halde güney yönünde Rus filosunu rotasına 8 bin metre mesafede rotasına oturmuştu. Her iki filo da savaş öncesi son manevralarını yapmaktaydılar.

Rus gemileri peşi sıra güney yönündeki hatta otururken en ön satıhtaki Yavuz ve paralelinde Evstafii savaş pozisyonuna geçmişlerdi. Rus tarafı strateji gereği en öndeki Evstafii ardındaki Johann Zlatoust, Panteleimon, Tri Sviatitelia ve Rostislav zırhlılarının top kontrollerini 2. Sıradaki Johann Zlatoust komutasına odaklamışlardı. Tüm filo Zlatoust’tan gelecek tanzim ve kerteriz ölçülerini beklerken, bu veri bir türlü gelememişti. Zlatoust’ta meydana gelen bir arıza, üstüne de sis dolayısıyla henüz manevrasını tamamlamamış olan Zlatoust doğru ölçüleme yapamamıştı. Rus amiral EBERHARDT daha fazla bekleyememiş ve en öndeki Evstafii’ye bağımsız olarak çatışmaya girme talimatı vermişti. Sıcak çatışma başlıyordu!

Evstafii

Evstafii ve Yavuz arasındaki mesafe birbirine yaklaşan rotaları sebebiyle 7040 metreye inmişti. Saat 12.18 olduğunda Sarıçburnu muharebesinin ilk ateşi yapılmıştı. Evstafii erken davranan taraf olmuş 300 mm’lik namlularından alevlerle fışkırttığı ilk salvosunu yavuza savurmuştu. Daha çatışmanın en başında Evstafii’den atılan ilk salvonun mermilerinden biri Yavuz’un 3 numaralı kazamatını delmiş, bu delişin yarattığı şarapneller geminin bordasında sarılı duran torpido ağlarını yırtmış, zırhtan içeri girerek atış için hazır bekletilen 3 adet 150 mm mermiyi de yakmıştı. Bu yangına sebep olan isabetten sıçrayan şarapneller de 150 mm’lik toplar için bekletilen sevk barutlarından 16 adedini yakmış ve barut gazının patlamasıyla güvertede 1 metre karelik bir delik açmıştı. Yavuz, hançerlenmişti.

Bu ilk tahribatta Yavuz’un 12’si Alman 1’i Türk olmak üzere 13 mürettebatı ölmüş, 3 mürettebatı da 3. Kazamatta meydana gelen isabet sebebiyle yanmak ve parçalanmak suretiyle yaralanmıştı. Evstafii’den gelen bu atış o kadar net bir atış olmuştu ki Türk ve Alman tarafı aynı anda birden çok Rus gemisinin Yavuz’a isabet kaydettiğini zannetmişlerdi. Yukarıda da dile getirdiğimiz Amiral SOUCHON’un Rus düşmanını hafife alma hususu tam da bu noktadadır. Amiral, Rus gemilerini çantada keklik olarak görmüşken böyle bir isabet onu şok etmişti. Bu hasar üzerine ilk etapta savaştan ayrılmak üzere yeni rotaya geçmişti. Fakat kısa süre sonra hasarın kontrol altına alındığı bilgisinin tebliğ edilmesi üzerine savaşmaya devam kararı almıştı.

Evstafii

Yavuz toparlanmaya çalışırken Evstafii Johann Zlatoust’dan gelen ölçüm bilgileriyle 12.24’e kadar 2 adet 300mm, 14 adet 200mm 19 adet 150mm mermi ateşlemişti. Gelin görün ki yanlış hesaplama dolayısıyla bunca mermi arasından isabet edebilen tek mermi ilk ateşlenen mermi olmuştu. Aynı yanlış ölçüm dolayısıyla Zlatoust ve Tri Svititelia da hiç isabet kaydedememişti.

Saat 12.26’yı gösterdiğinde sahne sırası Yavuz’un idi. Şanlı Goeben’in idi. Kudretli Moltke sınıfı muharebe kruvazörümüz güvertesinde yerleşik bulunan devasa 5 zırhlı tarette bulunan 10 adet 280mm topunu ağır ağır kan ter içinde kendisini taciz etme gayreti gösteren Evstafii’ye çevirdi. Hemen sonrasında kaptan köşkünden o bilindik ateş emri verildi. Yavuz, barutla sıkıştırılan namlularında zıpkın gibi bekleyen mermilerini düşmanına hiddetle postaladı. Bu savloda ateşlenen mermilerden biri Evstafii’nin bacasını yırtıp içeriye dalarak ateş idare merkezinde bulunan topçu telsiz mekanizmasını yok etti. Evstafii, iletişimsiz kalmıştı. Bu isabet neticesinde Evstafii baş başa kaldığı Yavuz’un doğru hesaplanmış mesafe ölçümlerini ardındaki Rus gemilerine bildirememişti. Bununla birlikte mürettebatından 34’ü ölmüş,24’ü de yaralanmıştı. Evstafii’de meydana gelen tahribat ancak 1 ayda giderilebilmiş ve gemi tekrar denize açılabilmişti.

Evstafii

Akabinde Yavuz endamlı toplarını bir kez daha ateşledi. Sonra bir kez daha… 3. Salvoda ateşlenen mermiler Evstafii’nin vasatında bulunan 152mm’lik toplarına isabet edip 2 numaralı kazamatı deldi. Bu isabet neticesinde Evstafii’nin gövdesinde tahrip edici bir yangın çıktı. Evstafii bu isabetin tahribatıyla uğraşırken Yavuz’dan ateşlenen 4. Salvonun ikinci mermisi de Rus savaş gemisinin zırhını kağıt gibi delip subay yemekhanesinde patladı. Bu isabetten saçılan şarapneller kazan dairesinde dek tahribat vermişti.

Yavuz düşmanının kendinde yarattığı tahribatın hıncını öyle gürültülü alıyordu ki arkadaki Rus gemilerinde bulunan mürettebat bu gürültüyü Evstafii’nin Yavuz’u vurduğuna yormuşlardı.  Hemen ardından Yavuz rotasını 12.29’da güneybatıya çevirince bu yorumlarında hemfikir olmuşlardı. Yavuz ise uzaklaşma rotasına oturmuş, kıç tarafını gören 280mm’lik toplarıyla Evstafii’yi döve döve meydanı terk etmeye başlamıştı. Saatler 12.35’i gösterdiğinde Yavuz tekrar sis perdesinin arasına süzülerek gözden kaybolmuş, 14 dakika süren bu çatışmada 12 adet, batıya döndüğündeyse 7 adet 280mm’lik top ateşlemişti. Bu 19 mermiden 3’ü doğrudan isabet etmiş, 1’i ise çok yakında patlayarak hasar vermişti.  Sakinleşen ortamda Rus amiral EBERHARDT 3 kruvazörü ve torpidobotları derhal Yavuz’u takibe göndermiş ve torpilleme emri vermişti. Fakat çok kısa süren bu takipten sonuç çıkmamıştı.

Bu esnada elbette Midilli de çatışmaya girmiş, Rostislavdan 2 adet 250mm, 6 adet 150mm ve Tri Sviatitelia’dan da 1 adet 150mm atış almıştı. Fakat hiçbir isabet görmemişti.

Breslau/Midilli

Sarıçburnu muharebesinde gerçekleşen bu sıcak çatışma ayrıca 1. Cihan Harbinde gerçekleşen ilk zırhlı çatışması olmuştu.

Amiral EBERHARDT’ın muharebedeki çekingen kararları uzun süre Rus komutanlığında tartışılmıştı. Öyle ki EBERHARDT bir süre göreve çıkmamıştı. Diğer tarafta ise Amiral SOUCHON kısmen harekatta başarılı olmuş sayılsa da nitel olarak daha üstün, daha modern gemilere sahip olup daha ciddi hasar vermiş olmasına rağmen neden geri çekildiği tartışmalarına hiçbir zaman açıklık getirmemişti. Teori odur ki Yavuz’a isabet eden mermi her ne kadar raporlanmamış olsa da bilinenden daha fazla hasar yaratmıştı. Zira yakın mesafeden çatışmaya girmiş olmasına rağmen 150mm’lik toplarını hiç ateşlememişti. Aslen bu mesafeden yapılan bir çatışmada yoğunlukla kullanılmış olmalıydı.

Yavuz ve Midilli 19 Kasım günü 08.00’da Sinop burnuna, 20 Kasım 14.00’da da İstanbul’a dönmüştü. Bu sürecin uzun sürmüş olmasından bir süre Karadeniz’de dolaşmış ve Rus gemilerini aramış olması olasıdır.

Donanmalar çarpşıyor serisinin bir bölümünün daha sonuna gelmiş bulunmaktayız. Serinin bir sonraki bölümünde tüm ihtişamıyla Çanakkale’de yaşanan savaşta meydana gelen deniz muharebelerini işleyeceğiz. Bu uzunca yazıyı sabırla okuduğunuz için teşekkür ederim. Yazı ve konu ile ilgili görüş ve fikirlerinizi muhakkak yorum olarak belirtiniz.  Donanmalar çarpışıyor 18’de görüşmek üzere, kendinize iyi davranın.

Yazar: Tarık KÜÇÜK

Bu Yazıyı Paylaş
Sınıf öğretmeni olarak nice minik kalbe Türk milliyetçiliğini ve vatanseverliğini işleme, bunun yanında bilim-teknoloji iştahı kazandırma çabasındayım. Hem Tarih hem teknolojiye meraklıyım. Bilhassa Askeri teknoloji ve Savunma sanayi üzerine organizasyonlara katılıp firmalar ile çalışmalar yürüterek Türk Savunma Sanayi çorbasına az da olsa tuz katma gayesi içindeyim.
Yorum yap

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

Exit mobile version