Donanmalar Çarpışıyor 4: Türklerin Akdeniz’de Son Büyük Zaferi, Cerbe!

21 Dk. Okuma Süresi

Değerli  Turkish Defence Agency ve Donanmalar Çarpışıyor okuyucuları, serinin 4. Yazısına gelmiş bulunuyoruz. Serinin bu aşamasında Türk denizcilik tarihine imza atan Preveze savaşından sonra en büyük galibiyet olarak kabul edilen Cerbe deniz savaşını ele alacağız. Cerbe deniz savaşı sayısal olarak büyük bir zaferdir. Öyle ki etkisi 1571 yılına kadar sürmüş, Akdeniz Türk hükmü altında dinlenmiştir. Osmanlı donanmasının son büyük galibiyetine buyurun.

Seriyi kronolojik olarak okumanızda fayda görüyorum, diğer yazılara erişim için;

  1. Yazı->Donanmalar Çarpışıyor 1:  Deryada Hilal Taktiği/ Koyun Adaları Savaşı!
  2. Yazı->Donanmalar Çarpışıyor 2: Gölgede Kalmış Müthiş Zafer, Sapienza!
  3. Yazı-> Donanmalar Çarpışıyor 3: Barbaros Preveze’de Haçlı Avında!
  4. Yazı-> Donanmalar Çarpışıyor 4: Türklerin Akdeniz’de Son Zaferi, Cerbe!
  5. Yazı->Donanmalar Çarpışıyor 5: İnebahtı Faciasının Görünmeyen Yüzü
  6. Yazı –>Donanmalar Çarpışıyor 6: Yarı Ölü Mezamorta Paşa’nın 8 Zaferi!
  7. Yazı ->Donanmalar Çarpışıyor 7: Osmanlı Donanması Çeşme’de Yok Oluyor!
  8. Yazı ->Donanmalar Çarpışıyor 8: Osmanlı Donanması İntikam Arıyor!
  9. Yazı ->Donanmalar Çarpışıyor 9: Türk Donanması Navarin’de Katlediliyor!
  10. Yazı ->Donanmalar Çarpışıyor 10: Mahmudiye Efsanesi Doğuyor!
  11. Yazı->Donanmalar Çarpışıyor 11: Sinop Baskını ve Rus Kalleşliği!
  12. Yazı->Donanmalar Çarpışıyor 12: Abdülaziz’in Donanma Enkazı!
  13. Yazı-> Donanmalar Çarpışıyor 13: Gemileri Çürütmek yahut Yeniden Var Etmek!

Akdeniz, bilinen dünyanın kalbi Akdeniz…

Akdeniz tarih boyunca Dünyanın en önemli su yollarından olmuştur. Cihan her ne kadar her bir köşesinde farklı uygarlıkları barındırsa da yazısız ve yazılı tarihin bilinen en büyük medeniyetleri Akdeniz etrafında, Avrupa, Kuzey Afrika, Anadolu ve Maveraün-nehir etrafında yaşamıştır. İnsanoğlu Akdeniz’e açılarak denizciliğe başlamış ve uluslararası hatta kıtalararası ticarete ve seyahate başlamıştır. Akdeniz’in önemi aradan geçen yüzyıllardan sonra 16. Asırda dahi en önemli denizdi. Coğrafi keşiflerin netice vermesine değin öyle de kalmıştır.

Hal böyle olunca medeniyetler Akdeniz’e hakim olabilmek için nice savaş, nice mücadeleler vermiştir. Bu mücadelelerden biri de Osmanlı İmparatorluğu’nun Akdeniz’de mutlak hakim olduğu Preveze savaşıdır. 1538 Preveze savaşıyla birlikte Avrupa medeniyetleri ciddi bir mağlubiyet almış ve can damarı Akdeniz’de hakimiyeti kaybetmişlerdi. Bu kahredici kayıp başta papayı ve Avrupa medeniyet krallarına saç baş yoldurtmuştu. Aradan 22 yıl geçmişti ve Papalık yine rahat durmamıştı. Bir kez daha deneyecekti, kadim düşmanı Türkleri alt etmeyi…

Preveze savaşının getirdiği Akdeniz hakimiyetiyle birlikte Osmanlı İmparatorluk donanması ve Türk korsanları Akdeniz’in her köşesinde cirit atmaya başlamıştı. Türk savaş gemileri ve leventleri Batı Akdeniz sahillerine değin varlık gösterir, Avrupa dükalıklarını taciz eder olmuştu. Denizciler ansızın gece karanlığında yahut gündüzün tüm çıplaklığında Avrupa’nın en önemli sahillerine baskın veriyor, yağmalıyor, esirler ve ganimetler alıyordu. Koca Avrupa donanmaları bırakın engellemeyi bölgeye ulaşabildiklerinde Türk gemilerinin esamesi dahi okunamıyordu. Türkler, karada özdeşleştikleri vur kaç taktiğini denizde de başarıyla uyguluyorlardı. 1558 yılına gelindiğinde Kaptan-ı Derya Piyale Paşa komutasındaki Osmanlı Donanmasının İspanyol Valencia kentinin açıklarındaki Balear adalarına çıkarma yapmıştı. Akabinde Turgut Reis ile beraber İspanya anakarasının sahillerini de vurunca Avrupa krallarının kulakları kızarmış, intikam ateşiyle harlanmışlardı. İspanya kralı 2. Felipe ilk hamleyi yapmış ve Papa 4. Paul’den Turgut Reis’i saf dışı bırakmak için Trablusgarp’a yapılacak bir sefer düzenlemesini istemişti. Papa, gerekli girişimlerde bulunmuş ve Papalık, İspanya, Venedik, Ceneviz ve Sayova Dükalığını aynı amaç doğrultusunda birleştirmişti.

Birlik 120 parçalık bir donanma ortaya koymuştu. Bu 120 parçalık donanmada 54 parça kadırga ve 66 parça kalyon bulunmaktaydı. Preveze’den farklı olarak donanmada baskın hale gelen gemi türü kürekli ve küçük kadırgalar değil yelken gücüyle hareket eden devasa kalyonlar olmuştu. Savaş denizde donanmalar arasında başlayacağı gibi karada kale muhasarasıyla da gerçekleşmesi mümkündü. Bu sebeple gemilere 15-20.000 bin şövalye bindirilmişti. Armadanın gemilerine Medina Coeli dükası Jean de la Cerda komuta ediyordu. İspanya soylularından Don Alvaro de Sande kara birliklerini komuta ediyordu.  Bu birliklerin tamamının komutanı ise tarihten bildiğimiz bir isimdi. Amiral Giovanni Andrea Doria!

Taraflar ve Amiraller

 İspanyol İmparatorluğu
 Venedik Cumhuriyeti
 Papalık Devleti
 Ceneviz Cumhuriyeti
 Savoya Dükalığı
 Hospitalier Şövalyeleri
   Osmanlı İmparatorluğu
Giovanni Andrea Doria
Juan de la Cerda
Don Alvaro de Sande
 
Turgut Reis
Piyale Paşa

Güçler ve Kayıplar

  80 Savaş gemisi (54 Kadırga-7 Brik-2 Kalyon- 17 Fırkateyn)
+ 40 nakliye gemisi
  80 Kadırga ve Kalyon
  30 Kadırga battı 30 gemi ele geçirildi toplam 60 gemi
9.000-18.000 Ölü 5.000 Esir (Kale kuşatmasında)
Gemi kaybı yok
Bin küsür Levent öldü

(Giovanni Andrea Doria)

Evet, yanlış okumadınız bu büyük seferin amirali Andrea Doria idi. Peki Giovanni Andrea Doria kimdi? Aslına bakılırsa bu kişi Akdeniz’in Barbaros Hayreddin ile birlikte en büyük 2 amiralinden biri olarak gösterilip Preveze’de Barbaros’a mağlup olan Andrea Doria’nın özbeöz yeğeniydi. Tarih tekerrür edecekti. Andrea Doria şanı bu sefer galip gelecek miydi? Öyle ki amcası, Preveze mağlubu Andrea Doria Ceneviz’deki köşkünden bu seferde yeğeni Giovanni Andrea Doria’nın zafer haberini bekliyordu.

Haçlı donanması planlamasını yapmıştı. Armada direkt olarak Trablusgarp’ta bulunan Turgut Reis’in üzerine taarruz etmek yerine öncelikle Trablusgarp ile Tunus arasında bulunan ve hem askeri hem coğrafi olarak çok stratejik öneme haiz Cerbe adasına gidilecekti. Turgut Reis bu hususta yanılmıştı ve güçlerinin çok büyük çoğunluğunu yanına alarak Trablsugarp’a çekilmişti. Öncelikle kendi üzerine gelineceğini hesap etmişti. Haçlı donanması Cerbe adasını fethetmekle bir taşla iki kuş vurmuş olacaktı. Hem bölgede sağlam bir üs elde etmiş olacak hem de Malta ve Sicilya donanmalarını burada bırakarak Osmanlı donanmasının batıya geçerek yardıma gelmesini engelleyip Cezayir’i daha kolay ele geçirebileceklerdi.

Haçlı donanması tüm hazırlıklarını tamamlamış ve Messina’dan harekete geçmişti. Bu muazzam armada bir reisin tek başına karşı koyabilmesi için fazla büyüktü. Buna mukabil aslen sıradan bir devlet donanmasının dahi karşı koyamayacağı kadar güçlüydü. Haçlı donanması evvelce Malta adasına ulaşıp burada demirlemişti. Donanma harekete geçmişti ancak kötü şans peşlerine dolanmıştı bir kere. Haçlılar Malta adasında tam tamına 2 ay mahsur kalmıştı. Önceleri burada demirlemenin amacı bütün filoları toplamak olsa da sonrasında kötü hava koşulları sebebiyle ayrılmak mümkün olmamıştı. Bu konaklama ise her geçen gün daha kötü sonuçlar doğurur olmuştu. Bakım masrafları bir yana dursun salgın hastalıklar başını alıp yürümüştü. Sürekli fırtınalı ve ıslak havada her gün sefere çıkmak amacıyla gemilerde tutulan askerler arasında tifo vb. hastalıklar kırıp geçirmeye başlamıştı. Bu hastalıklarla 2000 kadar asker daha silahlarına barut basmadan, kılıçlarını kınından çıkartmadan ölmüştü bile.

1560 yılının şubat ayı sonunda donanma nihayet harekete geçecek fırsatı yakalayabilmiş ve yelken basmıştı.7 mart günü güneydeki Cerbe adasını kuşatmış ve asker çıkarmaya başlamışlardı. Adayı geniş imkanlarla kuşatan haçlıların karşısında Cerbe’yi müdafa etmeye çalışan sadece 1000 kadar Türk levendi ve birkaç bin de arap gönüllü mevcut idi. Kuşatma 5 gün sürmüşken adayı koruyamayacağını idrak eden denizciler kırlangıç gibi hızlı teknelere binerek derhal adadan ricat ederek Trablusgarp’a, Turgut Reis’e katılmışlardı. Cerbe’yi ele geçiren Haçlıların planının bir sonraki aşamasında Trablusgarp’ta Turgut Reis’i alt ederek bölgeyi ele geçirmek vardı. Bu arada da Cerbe kalesini yeni nesil modern kale tasarımına göre revize ederek burayı daha güçlü bir haçlı üssü haline getirmek amacıyla daha güçlü bir kale inşasına başlamışlardı.

(Cerbe Kalesi)

Trablusgarp beylerbeyi Turgut Reis herşeyin farkındaydı. Cerbe’den ricat edip huzuruna varan leventlerinden haçlıların Cerbe’yi ele geçirdiğini, ele geçirdiği bir Fransız gemisinden edindiği bilgiyle de haçlıların Cerbe’yi tahkim ettiğini öğrenmişti. Derhal İstanbul’a bir kadırga filotillası ile Uluç Ali Reis’i göndererek hünkar Sultan Süleyman Han’a haber uçurmuştu. Kanuni ise büyük uğraşlarla meşguldü. Bir yandan Hint okyanusunda Portekiz ile mücadele veriyor, bir yandan dünya gözüyle şahit olduğu şehzadeleri Selim ve Beyazıt’ın taht mücadelesiyle cebelleşiyordu. Bu darlığa rağmen Akdeniz’de kaynayan kazanın da farkındaydı. Derhal Kaptan-ı Derya Piyale Paşa’ya talimat vermişti.

Piyale Paşa tüm hazırlıklarını çok kısa sürede tamamlamış ancak hazırlanaması istenen 90 gemi yetişmemiş ve 74 kadırga gemisiyle bölgeye dümen kırmıştı. Osmanlı filosu Koyun Adaları dolaylarındayken Turgut Reis’ten bir kadırga haber getirmiş ve Haçlıların Trablusgarp’a taarruz üzere olduğunu bildirmişti. Piyale paşa akabinde Mora yarımadasındaki Koron körfezine gelmiş ve burada  Rodos sancakbeyi Kurdoğlu Ahmed ve Midilli sancakbeyi Kurdoğlu Muslihiddin Mustafa armadaya katılmıştı. Katılan gemilerle birlikte Türk donanması 80 gemiyi bulmuştu.

Osmanlı donanması Piyale Paşa komutasında Cerbe’ye doğru giderken strateji değiştirerek önce Malta adasına dümen kırmıştı. Haçlı donanması ve kara birlikleri Cerbe’de oolduğundan kısmen de olsa savunmasız olan Malta adasına yakın küçük bir adaya asker çıkartılarak yüklü ganimet ve çokça esir alınmıştı. Bu esirlerde Cerbe’de bulunan Haçlı filoları hakkında gerekli malumat temin edilerek Cerbe’ye doğoru yelken basılmıştı. Osmanlı donanması haçlı gemilerini Cerbe’de sıkıştırmaya gidiyordu.

Askeri terminolojide en önemli kavramlardan biri de istihbarattır. Osmanlı donanması Malta yakınlarındaki adaya çıktığında adadan kaçan bir ulak gemisi Cerbe’ye yetişmiş ve haberi haçlı amirallerine iletmişti. Osmanlı donanmasını bu kadar erken beklemeyen haçlı amiralleri şok olmuştu. Zira aylar sonra gelebileceklerini düşündükleri Türkler 20 günde Cerbe’ye gelmişlerdi. Türklerin bu savaştaki taktiği sürat ve sürpriz olacaktı. Hiç vakit kaybetmeden çoğunluğu kalyonlardan oluşan ağır filolarını açık denize yönlendirmişlerdi. Piyale Paşa da Turgut Reis’e haber göndererek Cerbe adasına gittiğini, onun da oraya gelmesini iletmişti.

Piyale Paşa Cerbe önlerine geldiğinde Haçlı donanması Preveze’de yaptıkları hatayı yapmamış ve Osmanlı donanmasıyla sahile yakın sığ sularda karşılaşmaktan kurtulmuştu. Cerbe ile Trablusgarp arasında sahilden 7-8 deniz mili kadar açıkta pozisyon almıştı. Scipion Doria komutası tarafından komuta edilen 3 keşif kadırgasının Osmanlı gemilerini tespit edip Andrea Doria’ya haber göndermesi üzerine Giovanni Andrea Doria kadırgasıyla kaleye yönelmiş ancak bu namlı amiralin kadırgası karaya oturmuştu. Doria da bir filika ile kaleye gidebilmişti.

(Cerbe’de Donanmalar)

11 mayıs sabahı haçlı denizcileri Türk donanmasını karşılarında bulmuşlardı. Türk donanması aynı Preveze’de olduğu gibi yine hilal taktiğiyle dizilmişti. Bu, haçlıların tüylerini diken diken etmeye yeterdi. Andrea Doria’nın yeğeni amcasının hatasını tekrarlayacak mıydı?

Osmanlı donanmasının merkezinde Kaptan-ı Derya Piyale Paşa bulunuyordu. Armadanın sol cenahını Midilli sancakbeyi Kurdoğlu Muslihiddin Mustafa bey pozisyon almıştı. Sağ cenahı ise Kurdoğlunun kardeşi Rodos sancakbeyi Kurdoğlu Ahmed bey tutmuştu. Filoların tam arkasında ihtiyat kuvveti olarak destek güç gemileri bulunuyordu ve bu filotillayı da Preveze deniz muharebesinin sol cenahının komutanı Seydi Ali Reis komuta ediyordu. Filoda çoğounluğu Barbaros kardeşlerin elinde yetişmiş deniz kurdu reisler de bulunuyordu.

Haçlı filosu ise düz bir hat tutmuştu. Merkezde Cenova filosu ve amiral Andrea Doria, Sağ kanatta İspanyol filosu ve amirali, sol kanatta Venedikliler konumlanmıştı. Bu kolun hemen arkasında iki kol halinde ise Papalık ve Savoya filoları pozisyondaydı.

Savaş Başlıyor!

Donanmalar konumlarını aldıktan sonra öncelikle taciz atışları başlamıştı. Taraflar birbirlerini tarttıktan sonra savaş tam anlamıyla boy göstermişti. Haçlı donanması oldukça hazırlıksız yakalandığından hiç savaşmadan derhal ricat ederek Sicilya’ya gitme kararı almıştı. Piyale paşa ise fırsatı bulmuştu ve kaçırmaya niyetli değildi. Normalde savaş anında yelkenler indirilir ve direklere bağlanırdı ki yanmasın, savaş esnasında leventlerin üzerine düşmesin. Paşa, derhal gemilerine yelkenler fora talimatı verip riskli bir karar alarak demir halatlarını kestirdikten sonra taarruza geçmişti.

Osmanlı filoları derhal çevirme harekatına başlamıştı. Kanatlar yanlara doğru açılmayadurmuş, merkez ise düşman gemilerini baskı altına almıştı. Kanatlar açıldıkça Haçlılar filolarının çevrelenip ortaya alınacağını anlamış ve kaçınma manevrası yapmaya başlamışlardı. Fakat Türk kadırgalarının atik manevraları karşısında tutunamamış, hatlarını kaybetmişlerdi. Türklerin isabetli top atışları ve haçlıları çepeçevre saran manevraları karşısında oldukça paniğe kapılan haçlı amiralleri büyük bir hata yapmıştı. Bu hata facianın kapısını aralayan hamle olmuştu. Haçlı filoları kendi inisiyatiflerine göre kaçmaya başlamış ve ikiye bölünmüşlerdi. Haçlı donanmasında bozgun belirtileri gözlemleyen Piyale Paşa da merkez kuvvetlere derhal baskı uygulama emri verince haçlı filolarının dizilişi tam anlamıyla fiyasko ile sonuçlanmıştı. İspanya filosu ve ardına takılan gemiler Cerbe limanına ricat etmeye kalkmış, Giovanni Andrea Doria komutasındaki merkez filolar ise açık denize seyretmişlerdi.

Haçlı donanmasının ikiye ayrılarak farklı yönlere ricat ettiğini gören Osmanlı amirali Piyale Paşa da donanmasını ikiye ayırmıştı. Kurdoğlu Mustafa bey ve Ali Pertek Bey komutasında bir kolu İspanyol filolarının ardından Cerbe yönüne sevk etmiş, kendisi ise merkez kuvvetler Giovanni Andrea Doria’nın peşinden açık denize dümen kırmıştı.

(Kadırgalar)

Kurdoğlu Mustafa Bey yanındaki kuvvetler ve reisler ile birlikte hızla İspanyol gemilerine yetişmişti. İspanyol filosu aslında sığ sulara gelmekle hata etmişti. Cerbe kalesi de henüz tahkimatı bitmediğinden limana sığınıp korunamamış, Türk filosunun kucağına düşmüşlerdi. Henüz limana bile yanaşmaya fırsat bulamayan İspanyol savaş gemileri bu sığ sularda karaya oturmuş ve Türk gemilerine yem olmuştu. Böylelikle gemilerin büyük kısmı ele geçirilmişti. Kalan haçlı gemileriyse gemilerindeki su varili vb. ağırlıkları denize atıp kale ağzına kadar girebilmişlerdi.

Öte tarafta ise merkez kuvvetler çarpışmaktaydı. Açık denizde tam anlamıyla avcı-keklik oyunu dönmüştü. Andrea Doria komutasındaki haçlı filosu köşe bucak kaçıyor, Piyale paşa komutasındaki Türk gemileri ise kovalıyordu. Türk gemileri ustaca manevralarla ve top atışlarıyla çobanların koyunları güttüğü gibi haçlı donanmasını yönlendiriyor ve dağılmasını engelliyordu. Nihayetinde haçlı filosu yakalanmış ve top atışlarıyla tahrip edilmiş, akabinde rampa etmişti. Türk leventlerinin maharetlerini en iyi sergilediği aşama bu olurdu.

Düşman gemisine ustaca manevralarla yanaşılır, gemiler kilitlenir, rampa edilir ve cevval Türk denizcileri düşman gemisine atlayarak meşhur enli palalarıyla düşman şövalyelerine aman diletirdi. Denizciler her zaman ki gibi aynı sonucu almış ve çok sayıda gemi söndürülerek askerleriyle birlikte Akdeniz’in serin sularına gönderilmişti. Batırılan gemiler kadar ele geçirilen gemiler de vardı. Sözkonusu gemiler bu tarihten itibaren haçlılara karşı Türk komutasında çarpışacaktı. Kadırgalar kolayca ele geçirilebilmişti lakin barça olarak isimlendirilen daha büyük gemilerin ele geçirilebilmesi için 2 gün boyunca top düellosu yapılmış, manevralarla kıstırılarak uzun uğraşlarla amaca ulaşılmıştı. Bu hengamede ağır şekilde yaralanan Giovanni Andrea Doria ise çokca mücadele etmiş ve Napli filo komutanı Sanchı de Leyva ile birlikte gemilerine rampa etmeye çalışan Türkleri 4 kez püskürtmeye galip olmuştu. Nihayetinde Berenguer de Requesens kalesinin toplarının gölgesi altına kadar kaçabilmiş, canını kurtararak bir filika ile Malta adasına kaçmayı başarabilmişti.

Cerbe’de esir edilen üst düzey subayların ifadelerini dinleyen Habsburg elçisinin ifadesiyle Osmanlı donanmasının gelişi…

Donanma uygun rüzgarlardan faydalanarak bizim kuvvetlerimize apansızın saldırdı. Türk gemilerinin bu hiç beklenmedik gelişi öyle bir panik yarattı ki, İspanyollar ne savaşacak cesareti bulabildiler be de kaçabilecek kadar aklı. Sadece savaşa hazır birkaç kadırga kurtuluşu savaşmakta buldu. Diğerleri ise kımıldayamadı, sığ sularda parçalandı veya düşman tarafından kuşatılıp batırıldı.

(Yeni Cerbe Kalesi)

Kuşatma Başlıyor!

Muharebenin henüz ilk gününde bütünüyle bozguna uğrayıp dağılan haçlı filosu söz konusuyken savaş bitmiş değildi. Piyale paşa komutasındaki Osmanlı donanması Cerbe kıyısından 5 deniz mili açıkta demirleyip kale kuşatmasına hazırlanmaya koyulmuştu. Turgut reis de 16 kadırga ve 2000 levent ile bölgeye intikal ederek bolca mühimmat ve top ile kuşatma hazırlıklarına katılmıştı.

28 mayıs günü kale kuşatılmıştı. 2. Felibe’nin kale kuşatmasına desteğe gitmek maksadıyla Katalonya valisi Don Garcia De Toledo’ya mektup yazmış ve yazışmalar neticesinde Messina limanında 60-70 kadırgalık bir filo ile 10-12.000 askerlik bir güç oluşturmanın mümkün olduğu belirlenmişlerdi. Fakat sonra kalede 8 aylık istihkakın olduğu ve Türklerin kuşatmayı 2 aydan fazla tutamayacağına ikna olup bu girişimden vazgeçmişlerdi. Kaleyi tahkim eden İspanyollar dönemin tahkim anlayışı olan trace italienne’ye göre revizyon uygulamıştı ve kalenin güçlendirilmiş halini gören Piyale Paşa İstanbul’a kuşatmanın uzun sürebileceğini bildirmişti. İstanbul’dan katılan Zekeriyyazade’ye göre ise Rodos’tan beri böyle bir kale görülmemişti. Kale duvarları yükseltilmiş, her yerine bataryalar inşa edilmiş, tabyalara drabzen ve prangı ateşli toplar yerleştirilmişti. Hurma ağaçları kesilerek sağlı sollu çatılarak aralarına kum doldurulmuştu. Kale duvarlarının önüne bu kereste ve kumla yapılan güçlendirme neticesinde isabet eden gülle toprak ve kereste arasında saplanarak duvara zarar veremiyordu. Ek olarak bir de hendek açılmıştı.

Ordular tahkimatlarını bitirmiş ve çatışmaya başlamışlardı. Haçlı askerleri ara ara kaleden birkaç binlik bölükler halinde fırlıyor, Osmanlı siperlerine dalıyordu. Hatta bazı taarruzlar tamamen osmanlı siperlerinde bulunan 15 topu çivilemek suretiyle imha etme gayesiyle yapılıyordu. Bunun yanında deniz savaşından kaçabilip kaleye sığınan ve sağlam şekilde kalan 5-6 haçlı kadırgası da toplarıyla Osmanlı siperlerini dövüyordu. Bu kadarıgaları ele geçirmek çok önemliydi fakat kaledeki toplar liman girişini taciz ettiğinden gemilerle buraya girmek mümkün olmamamıştı. Turgut reis öncülüğünde süvari ve tüfekçilerle gemilere taarruz edilmiş fakat gemiler birbirlerine zincirlenmiş ve belli bir mesafeye engeller çakıldığından askerler bu engellerle uğraşırken çokça kayıp verilerek geri çekilinmişti. Karadan ve denizden birçok g irişim yapılmış ancak başarıya ulaşılamamışken Uluç Ali Reis tarafından siperler kazılarak kale ile kadırgalar arasındaki bağlantı kopartılabilmişti. Bu zor başarının ardından bu siperlere top yerleştiren osmanlılar kadırgaları toplar ile yok etmiş ve etkisiz hale getirdikten sonra bütün güçlerini kaleye yöneltebilmişlerdi.

Kaleye yapılan üst üste kuşatma kulesi ve siper saldırılarından sonra ne nihayetinde büyük kayıplarla Osmanlılar kale kapısına ulaşmış ve kaledeki rütbeliler ve askerler limanda hazırladıkları sandallara binip kaçmaya yeltenmişlerdi. Fakat Türkler tarafından sağ olarak ele geçirildikten sonra aman dileyerek teslim olmuşlardı. Cerbe’yi işgal eden Haçlı kuvvetlerine karşı karada da devam eden savaş neticesinde Haçlılar denizde olduğu gibi karada da ağır kayıplar vermişlerdi. Kaynaklara göre Cerbe’de 9.000-10.000 civarı şövalye öldürülmüştü. Bölgeden kaçmaya çalışan haçlı gemileri de Trablusgarp yönünde hattı tutan Turgut Reis’in ağına takılmış ve nice esir-ganimet elde edilmişti.Bu esirler arasında savaştan kaçan Andrea Doria’nın komutayı bıraktığı Don Alvaro de Sande ve birtakım üst düzey subaylar da mevcut idi.

(Kadırga ve Kalyonların savaşı)

Savaşın sonucunda Haçlı filosunda 30 kadar savaş gemisi batırılmıştı. Bu yetmezmiş gibi 30 küsür savaş gemisi de ele geçirilerek Türk reislerinin hizmetine girmişti. Gemi kaybıyla da bırakılmamıştı. Türk donanmasını alt ettikten sonra Türk reislerini ve leventlerini katletmek için getirilen 15.000-20.000 şövalyelenin takriben 3/2’si öldürülmüş, 5.000 kadarı da esir edilmişti. Bu kayıp haçlılar için oldukça ağır olmuştu. Andrea Doria şanı ikinci kez kaybetmiş, Akdeniz’de kepaze olmuştu.

Habsburg elçisi Busbecq:

Piyale zafer haberini duyurmak üzere İstanbul’a bir kadırga gönderdi. Bu tekne taşıdığı haberin önemini vurgulamak için arkasına bağlı bir bayrağı denizde sürüklüyordu. Türklerin anlattığına göre bu bayrakta haçın üstüne İsa’nın çarmıha gerili bir resmi yapılmıştı. Kadırga limana girince Hristiyanların yenildiği haberi şehre çarçabuk yayıldı. Türkler büyük zaferleri için birbirlerini kutluyorardı. Kendi yiğitlikleri göklere çıkarıp bizim korkaklığımızı aşağılamaktan hiç yorulmadılar. “İspanyollar da yenildikten sonra bize karşı duracak güç kaldı mı? diyorlardı.

22 yıl evvel Preveze’de Akdeniz hakimiyetini ele geçiren Türk donanmaları Cerbe savaşıyla birlikte bu mutlak hakimiyeti daha da pekiştirmiş ve uzatmıştı. Ta ki o kara gün gelene dek, Akdeniz’in hakimiyetinin Türk’lerden çalındığı 1571 yılının 7 Ekim gününe dek…

İnebahtı Deniz Faicası Donanmalar Çarpışıyor serisinin bir sonraki konusu olacaktır…

Yazar: Tarık KÜÇÜK

Bu Yazıyı Paylaş
Sınıf öğretmeni olarak nice minik kalbe Türk milliyetçiliğini ve vatanseverliğini işleme, bunun yanında bilim-teknoloji iştahı kazandırma çabasındayım. Hem Tarih hem teknolojiye meraklıyım. Bilhassa Askeri teknoloji ve Savunma sanayi üzerine organizasyonlara katılıp firmalar ile çalışmalar yürüterek Türk Savunma Sanayi çorbasına az da olsa tuz katma gayesi içindeyim.
Yorum yap

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

Exit mobile version