Bu yazıya başlarken hummalı bir şekilde giriş yapmadan evvel tüm okurlarımıza iyi günler dilerim.
Yazının başında son dönemdeki Yunan-Türk çatışmalarına biraz değinip, akabinde Yunanistan-Türkiye envanterlerini sayılarla, nicelik ve nitelik bakımından karşılaştırarak yorumlayacağız. Son olarak da gündemde olan iki soruna dair biraz fikir yürüteceğiz. Şimdiden iyi okumalar diler, yorumlarınızı ve eleştirilerinizi kesinlikle bizimle paylaşmanızı rica ederim.
Öncelikle güzel bir video ile giriş yapalım gözümüz gönlümüz açılsın 😀 Ardından da yazıya devam edelim.
Bugünlerde toplumda yoğun şekilde konuşulan birçok konu olsa da bizi ilgilendiren, üzerinde durmamız gereken askeri ve savunma sanayi konularından birini ele alacağız. Global dünyada gelişen askeri endüstri soğuk savaş yıllarının 2 bloğu aksine çok daha fazla ülke arasında gerilime ve buna bağlı olarak gelişime sebep olmaktadır.
Orta Doğu kaynayan kazan durumundayken dünya devi ülkelerin yeni taknolojilerini test ettiği bir arena haline geldi. Dünyanın diğer ucundan ABD, vietnamdan bu yana sözüm ona dünya jandarmalığı görevini idame ettirmek amacıyla suriyede Terör örgütü PYD ile işbirliği içinde hareket edip bölgede boy gösterirken sıcak denizlere inmeye ramak kalan sovyet sınırlarıyla rüyalarını süsleyen Rusya da müttefiki (!) Suriye rejimi ile iş tutarak bölgede korumacı bir tavır sergiliyor. Avrupa ülkeleri özellikle kuzey Suriye ve Güneydoğu suriye için dikkat kesilip manevralar yapmışken bir taraftan da İsrail kurulduğu 1948-1949 yıllarından itibaren sürekli savaş içinde olduğu Suriye-Mısır-Irak-Lübnan devletlerinin başını çeken Suriye’nin bu muzdarip durumundan faydalanarak kısa kısa darbelerle düşmanını tehdit etme gayretinde.
Gelgelelim Hadim-ül Haremeyn mütevaziliğindeki Ulu Hakan Yavuz’un seferleriyle fethedilen ortadoğu ve arabistan yarımadasında yıkıldığı tarihe kadar hüküm süren Devlet-i Ali Osman-i’nin yadigarı Türkiye Cumhuriyeti Devleti bu işin neresinde?
Bugün tehdit aldığımız DAEŞ ve PYD terör örgütlerine karşı giriştiğimiz Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı operasyonları ile bölgede ciddi bir manevra uygulayıp oluşturulmak istenen terör koridorunu kestik ancak bölge bizim için hala ciddi sorunlar barındırıyor. Özellikle şimdi şimdi daha da kaynayan Akdeniz, bizim için ciddi bir saha olmuştur. Bugün Kıbrıs ve açık Akdeniz sularında parsellenen bölgelerde petrol ve doğal gaz arama-sondaj çalışmaları birçok ülke tarafından yapılıyor. Türkiye’nin geçtiğimiz günlerde Fatih isimli sondaj gemisiyle Barbaros sismik gemisinin teşhis bölgelerinde sondaj çalışmalarına başlaması civar ülkeleri fazlasıyla tedirgin etti.
İsrail, GKRY, Yunanistan, Mısır. Bu ülkeler Türkiye’ye karşı ittifak oluşturup güç birliği yaparak Akdeniz havzasındaki petrolü yine kendi ülkeleri üzerinde oluşturulacak bir hat ile Avrupa’ya satma peşinde, bunu yaparken de Türkiyeyi Kıbrıs ile ana kara arasında sıkıştırarak Akdenizde sahip olduğu söz hakkını minimize etme peşindeler.
Bugün tam olarak ele alacağımız konu da bu, İsrail, GKRY, Yunanistan, Mısır ittifakının Türkiye’ye oluşturduğu tehdit!
Bu ülkelerin ordularının ülkemiz ordusu ile karşılaştırılması sıra sıra yapılacaktır, şuan inceleyeceğimiz karşılaştırma da YUNANİSTAN-TÜRKİYE orduları olacaktır.
İki ordu da sınır olan iki ülkenin, tarih boyunca kızışmış ilişkilerinden ötürü devletleri tarafından sürekli revize edilmiş ve güçlendirilmeye çalışılmıştır. Bu sayede karşılıklı olarak ülkeler birbirlerini tehdit altında tutarak bölge hakimiyeti için mücadele vermiştir
Şimdi, Türkiye ve Yunanistan’ın Kara-Hava-Deniz sırasında envanter bilgilerini paylaşıp bu bilgilere göre yorumlama yapacağız. Envanterler ile ilgili resmi dille yakın zamanda güncel bilgi paylaşılmadığı için sayılar kısmen değişkenlik gösterebilir.
Ordu denilince tarih boyunca bel kemiği ve asli olan her daim kara orduları olmuştur, kara orduları olmaksızın bir ülke ancak baskı altına alınabilir fakat işgal edilmiş sayılamaz, fetih edilemez. Kara orduları dün piyadeler, atlı süvari birlikleri ve gelişime bağlı olarak okçu-mancınık vb. birliklerden oluşurken teknolojinin gelişmesiyle birlikte süvariler yerini mekanize birliklere, okçular ve mancınık sistemleri de topçu birliklere bırakmış, askerlerin kullandığı silahlar tamamen değişmiştir. Ülkeler ordularını gelişen teknolojiye ne kadar hızlı uyarlarsa o kadar başarıya yakın oldukları her zaman aşikardır. Geçmişte ecdadımız Osmanlı’nın ordularını yenilemede geç kalması sonucunda ordular başarısız seferlerle tanışmıştır.
Peki Yunan ve Türk kara ordu envanterleri ne durumda?
Kara orduların manevra kabiliyetini 1. dünya savaşında sadece mevzi aşmak, 2. dünya savaşından itibaren doktrin şeklinde temel alınmak suretiyle tamamen değiştiren Ana Muharebe Tankları statüsünde iki ordunun da envanterleri tablodaki gibidir.
Yorumlayacak olursak Türk Silahlı Kuvvetleri envanterinde bulunan tank sayısı Yunan envanterinin iki katından fazla olduğu görülmektedir. Nicelik her zaman etkili bir faktör olmuştur ki bunun yegane örneği mükemmel Tiger/Panther vb. tanklara sahip Nazi Almanyası’nın tankları Sovyetler’in daha basit ancak sayısal olarak fazlaca olan tanklarına mağlup olmasıdır.
Türkiye Envanteri
Envanterde bulunan M60T tankları, Reaktif zırhları ile öne çıkmakta ve Fırat Kalkanı/ Zeytin Dalı harekatlarında bu sayede oldukça dayanıklılık göstermişlerdir. Bu tanklar Fırat modernizasyonuyla birlikte daha da güncellenmiş lazer ikaz sistemlerinin de yanında aktif koruma ile donatılmaktadır.
M60a3 tankları ise Fırat Kalkanı harekatının başında ön cepheye sürülse de eski olmalarından mütevellit verdiği arızalar neticesinde geri satha çekilerek 2. hatta koruma ve gözetleme vazifesi yapmışlardır. M60a3’ler TTS modernizasyonu ile revize edilmektedir ve ek zırh plakaları, lazer ikaz sistemleri ile donatılarak asimetrik savaşa daha uygun hale getirilmektedir.
Leopard-1 serisi tanklar ise modernizasyona tabi tutularak Leopard-1T haline getirilmiş ve atış kontrol sistemleri dahil birçok aksan güncellenmiştir ancak bu tankların zırhı M60 tanklarının seviyesinde ve eski teknoloji barındırdığından aktif olarak kullanılmamaktadır. Gereklilik halinde ise ERA ile kaplanarak kısmen görev icra edebilirler.
Envanterde bulunan en modern tank Leopard2a4’lerdir. Leopard tankları güncel atış kontrol sistemleri, elektronik donanımı ve manevra kabiliyetiyle öne çıksa da Zeytin Dalı ve Fırat Kalkanı harekatlarında asimetrik harbin kucağında yoğun ATGM tehdidinde reaktif zırhı olmayışıyla birlikte çokça vurulmuş ve imha olmuştur, ERA plakaları ile donatıldığı taktirde Türk ordusunun en iyi tankı olacaktır.
Envanterde bulunan M48 serisi tanklar 5-7 kez modernize edilmiş olmalarına rağmen oldukça eski ve iş görmez tanklardır. Bugün karakollarda top işlevi kullanılsa da Simetrik bir harpte sahaya sürülmesi mantıklı olmayan araçlardır. Tahrik sistemleri çok eski ve gayrı işlevsel olduğundan bölge/üs koruma görevi dışında aktif görev yapamayacaklardır.
Envanterde bulunan Leopard2a4 ve M60T Sabra tankları Yunan envanterindeki Leopard 2a6 ve/2a4 tanklarıyla hemen hemen kafa kafaya olsa da Türk Envanterinde Leopard2a6 muadili bir tank henüz bulunmuyor. Modernize edilen M60t/Leopard2a4/M60a3TTS tanklarıyla birlikte filo revize edilerek bölgenin simetrik/asimetrik hedeflere yeterli/kısmen yeterli seviyeye getirilecektir. Yakın zamanda Altay tankını envantere katmayı hedefleyen TSK, Altay tanklarının envantere girmesiyle birlikte bölgedeki en büyük tank gücüne erişecektir.
Yunanistan Envanteri
Yunan envanteri, Avrupa desteği ve ekonomik sebeplerden ötürü sayıca az tutulmuş durumda.
M48a5 MOLF tankları Türk envanterinde bulunan M48a5t2 tanklarına muadil olsa da bir kısmı kullanılmaz haldedir. Bu tanklar karakol ve hangarlarda tutulmakta ve yerlerine gelecek bir tank olmadığı için henüz envanter dışına itilmemiştir.
Türk envanterinde olduğu gibi Yunan envanterinde de Leopard-1 serisi tanklar bulunmaktadır. Aynı şekilde Yunanistan da bu tankları modernize ederek maksimum süre kullanmaya çalışmıştır, hala envanterde aktif bulunan tanklar günümüz teknolojisine ayak uyduramayacağı için daha modern tanklara sahip olma yoluna gidilmiştir. Bu tanklar gereklilik durumunda kullanılabilir ancak ön cephede tutulmak yerine depo ve hangarlarda tutulmaktadır.
Leopard 2a4 tankları birçok NATO ülkesinde olduğu gibi yunan envanterinde de bulunmaktadır ve aktif halde kullanılmaktadır. Yunanistan da bu tankları asimetrik bir tehdide maruz kalmadıkları için bu yönde revize etmemiş legal bir savaş için hazır olacak şekilde bekletmektedir. Leopardlar Tank vs. Tank savaşlarında oldukça faal olabilirken asimetrik tehditte yahut ATGM gibi tehditlere karşı yeterli koruma sağlayamamaktadır.
Gel gelelim Yunan envanterinde bulunan en caydırıcı tank olan LEOPARD 2a4 HEL!
HELLENİC anlamında gelen HEL şeklinde isimlendirilen bu tank Yunanistan tarafından 2003 yılında sipariş verilmiş ve 2006-2009 yılları arasında 170 tank teslim edilmiştir. Bu dönemde bu güncel ve modern tanka sahip olan Yunanistan güç çarpanını ve eksenini kaydırdığı için Türkiye de modern bir tanka sahip olmak için Tank-2000 gibi ihaleler açmış ancak istediği sonucu alamayarak yerli ve milli bir tank geliştirme yoluna gitmiş Altay projesine başlamıştır.
Tank-2000 makalemiz:
http://www.trsavunmasanayi.com/2018/02/hazir-alimdan-milli-tank-altaya-giden.html
Yunan envanterinde bulunan bu tanklar güncel avrupa orduları ile de kıyaslandığında oldukça modern kalmaktadır, Türk envanterinde henüz bu tanka cevap verebilecek bir tank bulunmamaktadır ANCAK!
Yunanistan bu tankları teslim aldığında bu yana özellikle de son dönemde ekonomik sebeplerden dolayı tankların bakımlarını tam anlamıyla yamamakta da ve hangarlarda bekleterek çoğu avrupa ordusu gibi zamanla gayrı-faal kalmalarına sebep olmaktadır.
Zırhlı araçlar ordularda her daim kritik öneme sahip olmuştur, tanklar gibi vurucu güç olarak da, yeri geldiğinde personel taşıyarak da, bazen ambulans göreviyle bazen de lojistik destek göreviyle, kimi yerde keşif gözetleme kimi yerde de pusu vb. görevlerle kullanılabilmektedirler.
Farklı konseptlerde kullanılabilir olmaları bu araçlar vazgeçilmez ve sayıca çok alınmasına sebep olmaktadır. Bugün iki ordu da manevra halinde bu araçlardan çokça faydalanacak ve aktif olarak kullanacaktır peki ne kadar?
Türk envanterinde Nato zırhlılarından Sovyet zırhlılarına, Nato bloğunda ABD menşeili zırhlılardan Avrupa menşeili zırhlılara birçok farklı araç görev almış ve almaktadır. Bu araçlar özellikle Kıbrıs Barış Harekatında aktif görev almış daha sonra da PKK terör örgütü ile yapılan mücadelede kullanılmışlardır. Türk ordusu envanterini son dönemde de hem bu araçları modernize ederek hem iç kaynaklara başvurarak geliştirmiştir. Otokar-FNSS-BMC-Nurol-Katmerciler gibi Türk firmalarından alınan farklı segment ve türlerde araç envantere dahil edilmiş ve bu araçlar fazlasıyla başarı sağlayarak hizmet etmiştir. Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekatında da bu araçlar aktif kullanılarak manevra kabiliyeti güçlendirilmiştir. Türk Savunma Sanayi endüstrisinin geliştirdiği zırhlı araçlar dünya piyasasına da açılmış ve birçok gelişmiş ülkenin araçları karşısında başarı elde edecek kadar gelişmiş olduklarını ispatlamıştır.
Zamanla envantere alınan TTZA(Taktik Tekerlekli Zırhlı Araç) ve Paletli araçların sayısının artmasıyla eski BTR ve M113 tarzı araçlar envanter dışına itilecek, hatta bazı araçların insansızlaştırılarak İKA(İnsansız Kara Aracı) olarak kullanılması planlanmıştır. Ordu anadolu coğrafyasında aktif kullanılamayacağını düşündüğü için başvurmadığı 6×6-8×8 araçlar için de sipariş vermiş ve orta doğu coğrafyasında bu araçları da kullanabilir düzeye gelerek hem operasyonel hem lojistik kabiliyetini hatsafhaya çıkartacaktır. Envanterde bulunan araçların çok yüksek kısmı bakımlı ve kullanıma hazır haldedir.
Yunanistan Envanteri
Yunan ordusunun envanterinde bulunan zırhlı araçların büyük kısmı eskimiş M113 araçlarının türevidir. Modernize edilerek uzun zaman kullanılmış bu araçlar artık oldukça eskidiğinden ve bir süredir bakımsız kaldığından pek de aktif olarak görev yaptıkları söylenemez.
Orduda görev alan Humvee benzeri TTZA araçlar için ise geliştirdikleri yerli konseptler bulunmadığından değiştirmek için bütçe ayırmadıkları sürece bu araçlar da uzun süre envanterde kalacak ve modern araçlarla değiştirilmeyeceklerdir.
Hem operasyonel hem lojistik anlamda Yunan ZMA/ZPT envanteri Türk envanterine göre fazlasıyla eski ve az olsa da Yunan ordusunun en büyük avantajı bu envanterle korumaları gereken alanın Türk ordusunun mesul olduğu alana göre küçük olmasıdır.
Yunanistan, envanterinde bulunan Rus üretimi BMP-1 zırhlı muharebe araçlarını yenilemek için Rusya’dan 415 BMP-3M zırhlı personel taşıyıcı ve 35-50 adet amfibik BMP-3F ve BREM-L kurtarma araçlarını da içeren 1,2 milyar Euro bedelinde bir alım yapmak istemektedir. BMP-3 zırhlı araçları 100mm topu 5000m menzilli lazer güdümlü mermiler atma kabiliyeti ile dikkat çekicidir. Yunan BMP-3’lerinin THALES yapımı gece görüş sistemine sahip olması beklenmektedir.
Bu yeni alım düşüncesi yunan envanterinde bulunan zırhlılara taze kan olacaktır ancak henüz somut bir adım atılmamıştır.
Topçu ve Roket sistemleri çok uzun süredir orduların sahada kullandığı en etnik sistemlerdendir. Bu sistemlerin atası olan okçu birlikler doğuda ve batıda dünyanın tamamında kullanılmış ve geliştirilerek daha büyük hasarlar vermesi amacıyla kullanılmış ve bu sistemlerin geliştirilip barutun icadıyla önce top sonra roket sistemlerine dönüşmüştür.
Topçu ve Roketçi silah bataryaları sahada çok aktif görev alarak füze sistemlerine göre düşük maaliyetle net sonuç almayı amaçlar.
Bu noktada Türk Ordularının tarih boyunca topçu başarılarına da değinmek gerekir zira Milli Mücadele dönemi batı cephesinde Yunanlılar Türk Topçularından dert yakınmadan edememiştir.
Türk envanterine baktığımızda fazlasıyla çeşitlilik görüyoruz, hem topçu sistemleri hem roket bataryalarının çeşitliliği dışarıdan alınan sistemler ve içeriden tedarik edilen sistemlerden oluşmaktadır.
Özellikle obüslerle yapılan operasyonlarda hem PKK ile mücadelede hem Suriye’de yapılan harekatlarda ciddi menzile kadar hava kuvvetlerine gerek kalmadan nokta atışı yaparak hedef imha ettiği bilinmektedir. Yerli imkanlarla üretilen T155 Fırtına-Panter obüsleri ve Kasırga-Sakarya roket bataryaları sahada çok aktif görev yapmaktadır. Suriyede obüslerin ve Sakarya roketlerinin kullanıldığı görülmüş ve bu araçların başarılarına dair de mevcut görüntüler vardır.
T155-Fırtına-2, Asya, Yavuz gibi projelerle de bu sistemlerin hem menzil değerleri hem manevra kabiliyetleri arttırılarak ordunun kabiliyetleri güncellenerek yükseltilmektedir.
Yunanistan Envanteri
Yunanistan’ın Topçu ve Roket envanterine geldiğimizde ise oldukça dar bir çerçeve olduğunu görüyoruz, birkaç farklı araç konsepti üzerine oluşturulmuş envanterde bulunan araç türü kadar araç sayısı da sınırlı. Envanterlerinde bulunan MLRS vb araçlar çok tutulan rüşdünü ispat etmiş araçlar olsa da yunan envanterinin bu araçları güncellemesi yahut yeni araçlarla takviye etmesi gerekmektedir. Yunanistan’ın modernizasyon projesi veya bir alım ihalesi yapmadığı da göz önüne alınınca envanterlerindeki topçu ve roket sistemlerinin TSK envanterine nazaran eski ve yetersiz olduğu görülmektedir.
Helikopterler ilk olarak ikinci dünya savaşı yıllarında bugün ki tasarımların atası olabilecek şekilde tasarlanıp denenmeye başlamış ve savaştan sonra kullanılmaya hazır hale gelmişlerdir. Öncelikle nakliye ve taşıma amaıyla kulanılan helikopterler başlarda öz savunmalarını yapabilmeleri için vietnam savaşının öncesinde ağır makineli silah sistemleriyle donatılmış, bu yöntem kısmen başarılı olmasından sonra vietnam savaşında Amerikan ordusunun safkan bir taaruz helikopterine ihtiyaç duymasından ötürü ihale açılarak firmalardan taaruz konseptli helikopter geliştirmeleri istenmiştir. Bell firmasının UH-1 HUEY helikopterlerinin şasesini kullanarak geliştirdiği Cobra helikopterlerinin ortaya çıkıp fazlasıyla başarı sağlayıp kullanıma alınmasıyla Taaruz helikopterleri de envanterlerde yerini almıştır ve bugün de orduların vazgeçilmezi haline gelmiştir.
Türk Ordusu türlü helikopterleri uzun zamandır hem ülke içi operasyonlarda hem sınır ötesi operasyonlarda özellikle de PKK terör örgütü ile mücadelede aktif olarak kullanmıştır.
90’lı yıllarda taaruz helikopteri ile tanışan TSK, bu helikopterlerden çokça faydalanmış ve uzun süre taaruz helikopteri envanterini büyütme gayretine girmiştir.
Ülkemizin Taaruz helikopteri tedarik evrelerini ve yaşanılan sorunları okumak için makalelerimize göz atabilirsiniz.
http://www.trsavunmasanayi.com/2018/03/turkiyenin-taaruz-helikopteri-seruveni-1.html
http://www.trsavunmasanayi.com/2018/03/turkiyenin-saldr-helikopteri-seruveni-2.html
Türk envanterinde bulunan Skorsky UH-60, AS-532 Cougar, AB206 ve CH47 türevi helikopterler güncel ve başarıyla görev yapmaktadır. Ayrıca Türk firmalarıyla ABD Skorsky firmasının T70 isminde S70 modelinin revize edilmiş helini ortak üretme projesi bulunmaktadır.
Envanterde bulunan UH-1 HUEY ve türevi helikopterler ise eskimiş ve yorulmuş helikopterlerdir, bu helikopterler bakımlı ve revize edilmiş olsalar dahi artık envanterden çıkartılmaları gerekmektedir. Bu helikopterlerin envanterden çıkartılıp ıskartaya ayrıldıktan sonra yerlerine yenilerinin tedariki için de TSK yerli firmalarla işbirliğine gitme yolunu seçmiş ve TAİ tarafından T625, 6 ton sınıfı çift motorlu helikopterler tasarlanmıştır. İlk uçuşunu başarıyla yapan helikopterin önünde hiçbir engel bulunmuyor ve helikopterin üretim bandından çıkıp envantere girmesiyle Türk nakliye helikopteri envanteri fazlasıyla güncellenmiş olacaktır.
Bunun yanında TAİ firmasının T625’ten sonra geliştirip üretime alacağı 10 ton sınıfı helikopter de envantere girdikçe COUGAR helikopterleri de ıskartaya ayrılacaktır.
Gelelim Taaruz helikopterlerine. Türk Silahlı Kuvvetleri ABD’den tedarik edilen Cobra türevi helikopterleri aktif olarak kullanmış ancak gerek bu helikopterlerin satın alınmasında gerekse de mühimmat ve yedek parça sağlanmasında ciddi sorunlar yaşanmasından ötürü Silahlı kuvvetler zaten yeterli gelmeyen Taaruz helikopteri filosunu geliştirmek ve tedarikte sorun yaşamamak için yerli imkanlarla geliştirilip üretilecek bir helikopter almaya karar verdi. TUSAŞ(TAİ)-Agusta Westland firma ortaklığında geliştirilen, lisans hakları Türkiye’de olan ve şuan için yalnızca motor-şanzıman-burun topu ve iniş takımları yabancı menşeili olan T129 ATAK Taaruz helikopteri envantere alınmıştır. Şuan TSK, Jandarma ve Emniyet tarafından kullanılan helikopterlerin envanterdeki sayısı 40’ın üzerindedir. Taaruz helikopterinde artık ne mühimmat ne parça ne de helikopter tedariğinde hiçbir sorun kalmamıştır Umtas, Omtas, Cirit, Hydra vb füze ve roket sistemleriyle yerli silahlar kullanılarak görev icra edilmektedir. Ayrıca TAİ’nin ATAK-2 projesi ile ağır taaruz helikopteri geliştirerek envantere katması için çalışmalar yapılmaktadır.
Yunanistan Envanteri
Yunan ordusunun envanteri Türk envanterine göre hem çeşitlilik açısından hem de helikopterlerin yaşları bakımından daha dar bir çerçevede incelenebilir. Envanterde bulunan 4 ana türdeki nakliye ve taşıma helikopterlerinin yaşları UH-1 Huey kadar fazla olmadığından Türk envanterine göre daha modern görünmekte. Envanterde bulunan CH47 Chinook ağır nakliye helikopterlerinin sayısı Türk envanterinde bulunan sayıya göre oldukça fazla ve Yunan envanterinde göze çarpan en ciddi fark bu. Zaafı ise türk envanterinin güncellenmesi için Türkiye’nin T625 vb gibi envanteri güncellemeye yönelik bir projesi olmadığı için ileride sorun yaşayacaklardır. Yunan envanterinde bulunan taaruz helikopterlerini gelince yalnızca amerikan üretimi AH64 Apache türevi helikopterlere sahipler. Bu helikopterler ağır taaruz sınıfı olup fazla yük ile uzun soluklu görevler icra edebilirler.
Türk envanterinde bu sınıfta bir helikopter olmadığı için bu önemli bir fark ancak ege ve trakya gibi bölgelerde daha büyük bir hedef olarak bu helikopterlerin Türkiye’ye karşı ne derece başarılı olabileceği ayrı bir tartışma konusudur. Envanterlerine almak için başka bir taaruz helikopteri ihale ve projeleri olmadığından 28 helikopterle sınırlı ve yedek parça mühimmat alanında tamamiyle ABD’ye bağımlılar. ABD tarafından 2.el olarak Yunanistana ssatılması/hibe edilmesi planlanan OH-58 KİOWA sınıfı keşif ve hafif taaruz olarak niteleyebileceğimiz helikopterler ise kritik bir güç çarpanıdır zira bu helikopterler Hellfire tarzı füzelerle donatılarak ege’de türk hücumbotları için tehdit oluşturacaklardır. Bu noktada helikopterlerden atılabilecek 8 km menzilli füzelerle hücumbotlarda bulunan 8 km menzilli stingerler arasında bir düello olacaktır. Oh-58’ler için diğer bir tehdit ise hücumbotlardan daha uzun menzilli silahlar taşıyan Türk donanmasının diğer unsurları mevcuttur.
ATGM’ler Tankların imhası amacıyla üretilen güdümlü füze sınıfında bir silahtır. Bu füze ya da silahların ana görevi ağır zırhlı tank veya zırhlı savaş araçlarını vurmak ve yok etmektir. Yeni geliştirilen tek kişilik taşınabilir ATGM’ler çok uzak mesafelerden sahip oldukları güçlü savaş başlıkları sayesinde günümüz modern ana muharebe tanklarını tek bir atışla saf dışı edebilir.
Bu füzeler bugün zırh teknolojisinin bir adım ötesinde olduğu için zırhlı araç ve tanklar ciddi bir tehdit altındadır zira anti tank füzeleri karaborsada ve terör örgütlerinin elinde sıklıkla kullanılırken görülmüştür.
Tank zırhları ve Altay’ın Bor Karbür zırhı yazımız
http://www.trsavunmasanayi.com/2018/02/altayin-bor-zirhi-ve-tank-zirhlari.html
Yukarıdaki tabloda yalnızca toplam ATGM sayılarını verdik, sebebi şu ki iki ordu da NATO üyesi olduğundan bir takım farklar dışında anti tank türleri benzerdir.
Türk envanterinde çokça M72 LAW isimli, Bazuka da diyabileceğimiz RPG benzeri eski ve demode anti tank roketlerinden bulunmaktadır. Bu silahlar kıbrıs savaşında rum T34 tanklarına karşı oldukça etkin olabilseler de bugün modern tanklara pek de tesir edemezler. Yunan envanterinde bulunan M48 ve leopar1 serisi tanklara belli bölgelerden etki edebilir ancak daha çok ıskartaya çıkartılmayı raflarda bekleyen silahlardır. Aynı zamanda M72’lerden daha güçlü olmalarına karşın bugün için kısmen eskimiş olan Milan, Eryx anti tank füzeleri yunan tank ve zırhlılarına karşı işlevsel olabilecek ayardadır, (leopard2a6 isabet alan noktaya göre dayanıklılık gösterir.) Envanterde BMG-71 TOW I/II/A/B, 9M113M Konkurs ve Kornet-E tanksavar füzeleri modern zırhlı araçlar için ciddi tehdit oluşturabilecek düzeyde silahlardır ve bu silahların toplamı 550 civarındadır.
Bunun yanında Silahlı Kuvvetlerin envantere yeni yeni almaya başladığı, yerli imkanlarla geliştirilip üretilen Roketsan UMTAS-OMTAS anti tank füzeleri mevcuttur, bu füzeler son teknoloji ürünü ve modern sistemler kullanmaktadır. Yunan ordusunda bulunan bütün zırhlı araçlar için son derece ciddi ve imha etme olasılığı maksimuma yüksek silahlardır. Bu silahların hem T129 Atak helikopterlerine Hem de ANKA-S insansız hava aracına entegre ediliyor olması yunan mekanize birlikleri için oldukça kötü bir haber. Roketsan Mızrak füze ailesinin bu iki üyesinin bir de piyadeler için tasarlanan Javelin muadili kardeşi KARAOK füze sistemi de geliştirilme aşamasındadır ve yakın zamanda netice alınrak envantere alınması planlanmaktadır. Bu yeni sistemlerle birlikte Türk ATGM envanteri düşman ülkeler için ciddi bir tehdit oluşturan modern, nicelik ve nitelik bakımından üstün bir envanterdir.
Yunanistan Envanteri
Yunan ordu envanterinde bulunan ATGM’ler de Türk envanteri gibi çoğunlukla NATO ATGM’lerinden oluşmaktadır, aynı şekilde M72 LAW ve RPG’ler hakkında yorumu Türk envanterinde yaptık. Gelelim Yunan envanterinde bulunan modern Anti Tank füzelerine.
Yunan Envanterinde bulunan MİLANO ve 9M111 Fagot; Milan ve Eryx muadili eskimeye yüz tutmuş anti tank silahlarıydır, modern ATGM’ler ise 9M133, Kornet-E, BGM-71 TOW II, füzelerinden oluşmaktadır. Envanterlerinde bulunan kornet ve tow füzeleri 520 civarındadır ve bu füzeler Türk envanterinde bulunan leopard 2a4 dahil tüm tanklara (M60T Sabra tankları Reaktif zırhlı olduğundan dayanıklılık gösterir) ve bütün zırhlı araçlara tesir edecektir.
Türk ordusundaki araçların küçük bir kısmı olan M60T tankları dışında Reaktif zırhlı araç olmadığından bu tanksavarlar türk mekanize birlikleri için ciddi tehdittir ancak bu silahların sayısının az olması ve Yunan ordusunun daha güncel ve güçlü tanksavar tedariğine yönelik bir girişimi olmadığından envanterlerinde bulunan nitelikli tanksavar sayısı azdır. Nicelik ve nitelik bakımından yunan ordu envanterinde bulunan tanksavar silahları güncel silahlarla desteklenmediği takdirde türk envanterinin altında kalmaktadır.
Donanma; bir devletin deniz kuvvetleri, savaş gemileri, armada anlamına gelmektedir. Denizaşırı hedeflere ulaşmak, ticaret ve askeri amaçlarla denizlere hakim olmak amacıyla oluşturulan deniz gücüdür. Tarih boyunca devletler her zaman donanmanın öneminin ne denli kritik olduğunu kanıksamış, bu doğrultuda donanma kurup idame ettirmeye büyük yatırımlar yapmışlardır. Ege ve akdeniz ticaret ve stratejik olarak kritik öneme sahip iki deniz olduğundan bu denizlere sınır olan ülkeler ciddi mücadeleler vermiştir. Günümüzde ise ege’de Türkiye ile Yunanistan arasında karasuları sınırı, ada hakimiyeti sorunu vb sorunlar yaşanmaktadır. Akdenizde ise son dönemde sular iyice kızışarak gerek Suriye iç savaşına müdahil olmak için gelen birçok ülkenin donanma unsurları, gerek doğu akdeniz sınırları olan ülkelerin siyasi krizlerinden ötürü deniz kuvvetleri arasında soğuk ve sıcak çatışmalar görülmektedir. Peki, özellikle bugün doğu akdenizde petrol çıkartma çalışmalarından dolayı Yunanistan, İsrail, GKRY,Mısır’ın ittifakına karşılık Türkiye’nin donanmaları ne durumda?
Türk donanma envanteri aslına bakılırsa bir ülke için iç denizlerde kendi güvenliğini sağlamak amacıyla oluşturulduğu taktirde yeterli ve zengindir. Hem deniz üstü ve altı platformların çeşitliliği hem nicel bakımdan sayısı hem de nitel anlamda revizyona tabi tutulmuş güncel teknolojiyle donatılmış olmaları envanteri yeterli kılar. Ancak! Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin siyasi konjektür ve stratejisi gereği hem akdenizde hem egede hem de karadenizde deniz hakimiyeti oluşturmak, Ege’de ki Yunan-Türk çatışmasında ezici olmak ve akdenizdeki petrol karmaşasında dokunulamaz olmak için bu donanma kesinlikle yeterli gelmemektedir. İsrail-Mısır-Yunanistan-GKRY ittifakına karşı yalnız kalacak Türk donanması ciddi tehdit altındadır. Envanterde bulunan fırkateynler eski model de olsa sağlam bir modernizasyondan geçmişlerdir ve bir kısmında yerli yazılım vb ürünler kullanılmaktadır. Gabya sınıfı fırkateynlerin bir kısmına entegre edilen VLS’ler ile donanma gücüne ekstra güç çarpanı katılmıştır. Envantere yeni yeni alınan iç imkanlardan tedarik edilen milgem sınıfı Korvet gemileri oldukça yeni ve son teknoloji ürünüdür. Türkiye’nin ileriye dönük İ sınıfı fırkateyn, Reis sınıfı denizaltılar, TF-2000 gibi projeleri donanmaya can suyu katacak ve çok güçlü çarpan oluşturacaktır. Ege denizinin adacıklardan oluşan coğrafyasında Türk donanmasının çeşitli ve sayıca üstün karakolbot ve hücumbot filoları yunan donanması için ciddi tehdit oluşturmaktadır.
Türk donanmasının konjektüre uygun manevra yapabilmesi için acilen yeni gemi projelerini hızlandıması ve silah isterlerini karşılayabilecek gemileri envantere alması şarttır.
Yunanistan Envanteri
Yunan envanteri de hemen hemen Türk donanma envanteri gibi çeşitlilik gösteren, kısmen eskimiş gemilerin modernize edilmesiyle görev yapan bir donanmadır. Envanterlerinde bulunan fırkateynlerin küçük bir kısmı bugün helenic shipyard’da modernize edilmektedir. Ağır sınıf fırkateynler ile hafif sınıf hücumbotlar ve karakol gemilerinin arasında olması beklenen korvet gemilerinin olmaması o gemilere düşen görev için ya büyük ya küçük gemiler göndermelerine sebep olmaktadır. Yunan donanması hem ekonomik krizden hem siyasi stratejiden ötürü neredeyse pasif durumdadır. Ege’de bulunan adalar bölgesindeki karasuları sorunundan ötürü Türk donanması ile kimi zaman sıcak karşılaşmalar olmakta ve hatta fiziki manevralar dahi olmaktadır. Yunan donanması sık sık hücumbotlarla Türk donanmasını taaciz etmekte ancak Türk donanmasıyla kafa kafaya boy ölçüşecek solukta manevralar yapmamaktadır. Yunan donanması kendisini revize etmek amacıyla Türkiye için oldukça kritik bir tehdit olabilecek olan Fransa’dan finansal kiralama yoluyla Aquitaine sınıfı FREMM tipi iki fırkateyn alacağını duyurdu. Fremm fırkateynleri 40 adet Sylver dikine füze lançerine sahip olacak gemi hava savunmasını MICA ve ASTER-15 ya da ASTER-30 füzeleri ile hava savunma görevi yapabilecek kapasiteye sahiptir. Bu gemilerin ayrıca 1000km menzilli SCALP NAVAL seyir füzeleri ile donatılması planlanmaktadır.
Ellerindeki Super Vita sınıfından oldukça memnun kalan yunan donanması 3 vita sınıfına ek larak 2 gemi daha almış ve sayıyı 5’e tamamlamıştır. Bu gemilerin MM40 Block3 Exocet füzeleri ile 100nm uzağa saldırı kabiliyeti vardır. Henüz somut bir adım atılmış olmasa da bu gemilerin Yunan donanmasına katılması durumunda Türk donanmasının bu gemilere cevap verebilecek nitelikte bir gemisi bulunmuyor, ancak İ sınıfı fırkateynler envantere girdikçe karşılık bulacaktır. Fremm’lerin Yunanistan’a gelip gelmeyeceğini zamanla göreceğiz. Bir kısım fırkateynlerin revize edilmesi dışında yunanistan donanmasının faal bir modernize projesi bulunmamaktadır. Yakın gelecekte Türk donanmasının yukarıda belirtilen yeni projelerine nasıl cevap verebileceği öngörülebilir ancak zaman içinde görebileceğimiz bir durum.
Türkiye Envanteri
Türk hava kuvvetleri bugün bel kemiği olarak savaş filosunu F16 Block30/40/50+ modellerden oluşturmaktadır. Bu F16 uçaklarının önemli bir kısmı yerli imkanlarla modernize edilip bazılarına milli yazılımlar entegre edilerek geliştirilmiştir. Türk F16 uçakları bugün modern ve gelişmiş uçaklardır. Av ve bombardıman göreviyle hala envanterde görev yapan 2020 modernizasyonuna tabi tutulmuş F-4 uçakları ise miadını doldurmuş eskimiş uçaklardır. Her ne kadar bakımları gayet iyi yapıldığından başarıyla görev yapabiliyor olsalar da bir savaş durumunda büyük zaaf altında kalan uçaklar olacaklardır. Taşıma ve nakliye filolarına bakıldığında çeşitlilik söz konusudur, A400M Atlas uçaklarına ortak olan Türkiye, filosuna bu uçakları da katarak C130 C160 gibi eskimiş uçaklarla donanmış envanterine genç uçaklar katmıştır. Bunun yanında Katar’a yapılan askeri nakliyatta T155 Fırtına obüslerini ve bu gibi platformları taşıyacak uçağı olmadığından Türk Ordusu Katar’a ait C17 GlobalMaster uçaklarını kullanmıştır. Türk hava kuvvetleri savunma sanayinde birçok sektörde olduğu gibi geleceğe yatırım yapmakta ve ileriye dönük projeler ile gelişim göstermektedir. F35 savaş uçaklarının üretici ortaklarından olan Türkiye, hem üretimde tecrübe edinmekte hemde üretilen uçaklardan envanterine katmayı planlamakta. Şuan için 2 adet kesin sipariş geçilmiş durumda ve uçaklardan biri üretim hattından çıkmıştır.
ABD’ye gönderilen bir grup pilot ve teknisyenden oluşan ekip eğitim alıyor ve eğitimler de tamamlandığında uçağı da alıp Türkiye’ye gelecekler. Türkiye, uçakların kısa kalkış dikey iniş yapabilen versiyonu olan B modelden 30-32 kadar TCG Anadolu ve TCG Trakya LHD gemileri için sipariş vermeyi düşünmektedir, bunun yanında kara konuşlu olacak uçakların da siparişi söz konusu.
Ayrıca Türkiye’nin TAİ ana yükleniciliğinde başlattığı FX MMU yerli 5+. nesil savaş jeti projesi de AR-GE ve ön tasarım aşamasında ilerlemektedir. Bunun yanında Türkiye’nin İngiltere’nin 6. nesil olarak nitelediği TEMPEST savaş uçağı projesine dahil olması da ihtimaller arasındadır.
Yunanistan Envanteri
Türkiye Envanteri
Daha sonradan Türkiye insansız hava araçlarının üzerine ciddi çalışmalar yapmış ve son dönemde öncelikle Anka, ardından Bayraktar TB1/2 ve Vestel Karayel gibi Male ve kısmen Hale sınıfına dayanan faydalı yük kapasiteleri, menzil ve havada kalış süreleri yüksek insansız hava araçlarında netice alınmış ve envantere dahil edilmişlerdir. İleriye dönük olarak hem Baykar makinanın hem Tai’nin Akıncı, Anka-2 gibi ağır yük taşıyabilecek sihalar, Mius gibi jet motorlu insansız uçak ve henüz ismi bile belli olmayan Sentinel muadili insansız jet savaş uçağı projeleri vardır ve takvime göre projeler üzerinde çalışılmaktadır.
Yunanistan Envanteri
Yunan kuvvetlerinin yeni insansız hava araçları edinmeye yönelik talep ve girişimleri olmuş ve predatör dahi sözkonusu olmuştur ancak bir netice alınamamıştır. Yunan endüstrisinin de insansız hava aracı üretmeye yönelik ciddi bir birikimi olmadığından herhangi gelişmiş bir İha/Siha projeleri mevcut değildir. İhaların ne kadar önemli olduğunu Türk tarafından egeye gönderilen anka iha’yı engellemek için f16 kaldırmak zorunda kaldıklarında fark etmiş olmalılar ancak ekonomik sebeplerden de kaynaklanarak ciddi bir iha’ya sahip olacak gibi görünmüyorlar.
- Yunanistan’ın gidişatı lehine çevirip kontrolü ele alarak Türk topraklarında ilerlemesi durumunda çatışma bölgesi pembe ile işaretlenmiş Trakya bölgesinde olacaktır. Fiziki haritada da görebildiğiniz üzere Trakya bölgesi dağlık alan değil düzlük ovalarla kaplıdır. Bu bölgelerde uzun menzilli araçlar ve silahların kullanılmasına mani olacak doğal mevziler bulunmadığından yunan birlikleri bu bölgede mekanize birlikler ile hızla ilerleyebilirler. Burada karşılarında engel olarak bulunacak Çorlu/Tekirdağ’da bulunan 5. Kolordu, Gelibolu/Çanakkale’de bulunan 2. kolordu, Sarıyer/İstanbul’da bulunan 3. Kolordu ve Selimiye Kışlası/İstanbul’da bulunan 1. Ordu’lar olacaktır. Yunan birliklerinin burada en çok zorlanacağı konu zırhlı birliklerinin mevzileneceği alan olmayacağından Türk birliklerinin Anti-Tank silahlarına çokça maruz kalacaklardır, Yunan ordusunun lojistik anlamda özellikle son dönemde uzun soluklu hareketlenmeler yapamadıklarından yola çıkarak zayıf olduğunu öngörürsek de birliklerini arkadan desteklemek konusunda yetersiz kalırlarsa bu birlikler yıldırım harbi usulüyle hızlıca ilerleseler dahi durduklarında Türk birlikleri tarafından sarılıp imha edilmeleri söz konusu olacaktır. Bu durumda Yunan birlikleri ancak yıldırım savaşı gibi hızlıca istanbul’a ilerlemesi şarttır ancak uzun soluklu bir savaşta bunun sonucunun ne olacağı ayrı bir konudur.
- Türk ordusunun yunan sınırları içerisine dalıp ilerlemeleri de ikinci ihtimal. Bu durumda savaş sahası kırmızı ile çevrelenen bölge olacaktır. Bu bölge Trakya’nın aksine yunan-bulgar sınırına paralel uzanan Rodop dağları Yunanistan lehine durum sağlamaktadır. Bu dağlar pusu kurmak mevzilenmek ve yığınak yapmak için oldukça uygun yerlerdir. Aynı zamanda Türk birliklerinin geniş alana yayılmasını engelleyip sahil şeridi üzerinden dar şerit üzerinde yunan ana karasında ilerlemeye mecbur kılacağından Yunan ordusuna saldırı için uygun alan oluşturacaktır. Türk mekanize birliklerinin bakımlı tutulması ve son dönemde aktif koruma sistemleriyle de donatılıyor olması yunan envanterinde bulunan, zaten pek de modern olmayan anti-tank’lar tarafından vurularak durdurulmalarını zorlaştıracaktır. Yunan envanterinde bulunan Leo-2a6 ve Leo-2a4 dışında trakyada bulunan Türk Leo-2a4 ve M60T Sabra tanklarının karşısında durabilecek tanklar da bulunmamaktadır. Türk birlikleri hem saldırı hem savunma durumunda da sayısı 40’ı aşan Atak Taaruz helikopterlerinin faydasını fazlasıyla görecek ve yakın hava desteği konusunda yunan birliklerine göre daha avantajlı olacaktır. Türk ordusunun saldırı durumunda rodos dağlarını hızlıca ve az zayiat ile geçerek bir an evvel Selanik’e ulaşarak üslenme ve lojistik alan oluşturarak karargah oluşturması önemlidir.
Ege denizinda bulunan adalar, adacık ve kayalıklar Osmanlı Devletinin son dönemlerinden itibaren sorun olmaya başlamış ve Adaların güvenliğinin sağlanması için Balkan savaşları sırasında İtalya’ya emaneten tesliminin ardından İtalya’nın adaları iade etmemesiyle birlikte Lozan anlaşmasından sonra da Adalar Türk hakimiyetinden çıkarak Yunanistan hakimiyeti altına girmiştir.
Bugün Yunanistan ile Türkiye arasında bu adalar hem tarihteki çekişme hem karasuları ve kıta sahanlığı sorunları sebebiyle ciddi çatışmalara mahal vermiş ve halen gerek hava kuvvetleri gerek deniz kuvvetlerince bu çatışmalar sürmektedir. Buna ilaveten Yunanistan’ın lozan anlaşmasına karşın Adalarda şimdi şimdi üs kurma ve silahlandırma çabaları vardır ve bu Türkiye ile ciddi çatışma ihtimali demektir.
Şimdi gelelim iki ihtimal üzerinden fikir yürütmeye; birincisi yunanistan’ın adalardan taaruzu, ikincisi ise Türkiye’nin adalara taaruzu.
- Yunanistan bu adalar üzerinde üs bölgeleri kurarak gerek çekili top sistemleri gerek MHRS tarzı topçu sistemleri koyabilir. Bu adaların bazılarına radar sistemleri koyarak Türk sınırlarının içerisine kadar takip ve tespit imkanına erişebilir. Bu bölgeye yerleştirilecek topçu sistemleri ege denizine sınır olan illerin iç kesimlerine kadar atış menzilinde kalacak hatta üslerde konuşlandırılabilecek topçu roket ve füze sistemleri daha da içeride kalan askeri ve hava üslerini dahi hedef alabilir hale geleceklerdir. Bu adalarda konuşlandırılacak radarlar balıkesir vb hava üslerini sıkı takip altına alabilirler. aynı şekilde aydınlatma radarları ile adalar üzerinden ege denizinde Türk karasularında kalan sığ alanlarda dahi Türk donanmasını da tespit ve takip yapabilirler.
- Yunanistan’ın bu adaları silahlandırması durumunda elbette TSK sıkı teyakkuza geçecek ve zaten yüz ölçümü oldukça küçük olan, engebe konusunda da fazla yükseltiye sahip olmayan bu adaları anbean izleme altında tutacaktır. Dolu dizgin zengin insansız hava araçları ege üzerinde cirit atacak ve bu adalarda konuşlandırılan üsler ve silah sistemleri izlenecektir. Herhangi bir savaş durumunda yahut sıcak çatışmada Türk hava kuvvetlerine hiç gerek kalmadan Türk topçuları tarihten beri bilinen topçu başarısını konuşturarak bu adaların altını üstüne getirerek Yunan üs ve birlikleri için cehenneme çevirebilecektir. Küçük adalarda sıkışıp manevra ve mevzilenme kabiliyetinden mahrum kalan yunan birlikleri yoğun ateş altında tabiri caiz ise denize dökülüp ana karaya yüzmekten başka hiçbir çareleri kalmayacaktır. Bunun tek kurtuluş yolu Yunan donanması ve hava kuvvetleri ile desteklenmeleri. Yunan deniz kuvvetlerini yukarıda da incelemiştik. Türk donanmasında bulunan küçük boyutlu hücumbot ve karakol gemilerinin adaların ardına saklanarak şuan harpoon, ileride Atmaca gemisavar füzeleri atarak yunan donanmasında bulunan gemileri baskı altına alabilirler. Kısaca Yunanistan’ın zaten sıkıntıda bulunan ordusunun küçük bir bölümü de olsa bu adaya silah sistemleri ve birlikler konuşlandırması stratejik bir hata olacaktır zira bu birlikler Türk askerinin burnunun dibinde, açıkcası aslanın koynunda olacaklardır.
Bu yazıyı burada noktalayalım, bu serinin devamında İsrail ve Mısır ordu envanterleriyle de karşılaştırma yapacağız. Sabırla okuduğunuz için ayrıca teşekkür ederim, umuyorum ki bir takım olaylara farklı bakış açıları ve açıklık getirebilmişimdir.