Aşağıdaki videoyu izliyebilir ya da yazımızı okuyabilirsiniz.
Tarık KÜÇÜK:
Değerli Turkish Defence Agency izleyicileri bugün ki yayınımıza hoş geldiniz. Malum olduğu üzere yayınımıza katılanlar hatırlayacaktır pandemi döneminde sık sık diğer firmalar ile online röportajlar gerçekleştirmiştik. Bugün ki yayınımızda konuğumuz saha İstanbul genel sekreteri İlhami Keleş. İlhami Bey yayınımıza hoş geldiniz.
İlhami KELEŞ:
Hoş bulduk Tarık Bey
Tarık KÜÇÜK:
Şu an izleyicilerimiz muhakkak düşüneceklerdir biz bu yayında ne izleyeceğiz diye. Aslına bakarsanız savunma sanayi izleyicileri genellikle yapılan yayınlarda roket, füze vs. büyük çaplı silahları izlemek istiyorlar fakat tahmin edilebileceği üzere bütün bu firmaların ardında gizli bir güç var bu da tabi iş endüstrisinin gerçekleştirilmesiyle sağlanıyor. Bu noktada aslında genel sekreteri olduğunuz derneğin önemi çok büyük. Bu sebeple aslında bu yayında bize vereceğiniz bilgiler epey kıymet arz ediyor. Bunu söylemekteki amacım aslında izleyicilerin ne izleyeceğini, ne dinleyeceğini, ne öğreneceğinin kıymetini anlaması için. Size soracağım yedi tane soru var. Bunlar tabi biraz ucu açık sorular. Müsaadenizle ben sorulara başlıyorum.
İlhami KELEŞ:
Buyurun lütfen. Beklentiyi çok yükseltiniz inşallah umduğunuz gibi bir şey çıkar.
Tarık KÜÇÜK:
Estağfirullah. Saha İstanbul genel sekreteri olarak aslında kariyerinize baktığımızda oldukça geniş bir yelpaze görüyoruz. Çok farklı sektörlerde farklı pozisyonlarda görev yapmışsınız. Başta şahsınızı, pozisyonunuzu ve kariyerinizi sizden dinlemek isteriz. İlhami Keleş kimdir efendim?
İlhami KELEŞ:
İlhami Keleş sürekli bir şeyler kurmak kendisine nasip olmuş birisi yani sistemler bazında -sistemden kastım iş ortamları iş sistemleri onları kastediyorum- o bazda sürekli bir şeyler kuran yeni bir şeyler kurup onu geliştirip bir yerlere getirme gayretiyle geçen bir ömür. Burada tabi bu süreç içerisinde bizim bir kamuda otuz bir yıllık görev süremiz var. Bu kamudaki görev süremiz içerisinde de halihazırdaki ilgilendiğimiz konularla ilgili uzun yıllara sarim bir mesai safahatımız oldu. Burada Amerika’dan ithal edilen önemli ve büyük bir sistemin Türkiye’de yapılmasıyla ilgili gayretlerimiz oldu. Onun Türkiye’de yapılmasında dair karar süreçlerini, karar vericileri ikna ile karar süreçlerini geliştirdik.
Günün sonunda milli firmalarımız ile çok başarılı bir şekilde milli firmalarımızın bunu çok başarılı bir şekilde realize etmesiyle 2003 yılında envantere aldığımız önemli sistemler oldu ki NATO da benzeri sistemlere sahip on iki ülke arasında bizim sistemimiz konsepte en gelişmiş sistem olduğu için diğerleri bir ara yüz projesinde yine NATO’nun yönettiği bir ara yüz projesinde Almanya , İngiltere vs. mesaj formatlarını bize uydurmak zorunda kaldıkları yüz akı bir sistem ortaya çıkmış oldu. Ardından yine değişik o sistemler ile ilgili değişik alt projeler mesela hava savunma radar projeleri gibi vs. böyle bir safahattan geliyoruz.
Böyle bir safahat nedeniyle SAHA İSTANBUL’u kurarken de bu safahatın üzerine oturtarak kurduk yani SAHA İSTANBUL bir kümelenme oldu ama biz bu kümelenmeyi oluştururken tamamen somut projelerin ihtiyaçlarına dönük olarak kurgulayarak öyle bir kurguyla kurmuş olduk. O yönüyle de biraz farklılık arz ediyor yani hem dünyadaki örneklerine göre hem Türkiye’de ki örneklerine göre iş yapış şekli, ilgilendiği konular, sonuç odaklı çalışmaları belli konulardaki bir proje yönetim merkezi gibi proje üretim merkezi gibi işin mutfağında yer alması gibi farklı süreçleri de ihtiva eden özgün bir model çıktı ortaya bunda da işte geçmişe dair bu anlamdaki sefahatlerin önemli etkisi olduğunu değerlendiriyorum.
Tarık KÜÇÜK:
Oldukça kritik ve önem arz eden noktalara da değindiniz. NATO, milli firmalar derken aslında izleyiciler muhtemelen ne kadar geniş çevreli bir kariyer olduğunu anlamışlardır. Şimdi sormak istediğim soru şu; Genel sekreteri olduğunuz Saha İSTANBUL aslına bakılırsa Türkiye’nin en büyük kümelenmelerinden biri hatta belki de en büyüğü. Hitap ettiğiniz firmalar vs. çok büyük firmalar. Saha İSTANBUL’un misyonu ve vizyonu nedir Saha İSTANBUL nedir sorusuna cevap verir misiniz?
İlhami KELEŞ:
Saha İstanbul aslında Türkiye’nin değil Avrupa’nın ikinci büyük kümelenmesi. Son yönetim kurulunda yılbaşına çok yaklaştığımız için yeni üye başvurularını değerlendirmedik. O haliyle şu anda 574 tane firmadan oluşan Türkiye’nin sadece savunma alanında değil diğer bütün sanayi sektörleri alanında en büyük kümelenmesi Avrupa’nın da ikinci büyük kümelenmesi. Böyle bir büyüklüğe tekabül ediyoruz. Bünyesinde yer alan firmalara baktığımız zaman esas silah sistemlerini platform denilince platform sektörün jargonu olduğu için medyada çok anlaşılır olmuyor.
Onun için top, tank ,füze vs. gibi ana savunma sistemlerini üreten firmalar dahil olmak üzere işte gemiler ,büyük tersaneler ,gemilerimizi üreten deniz kuvvetlerimizin ihtiyaç duyduğu su altı su üstü sistemlerini üreten firmalar dahil olmak üzere 13 + 3 üniversite dahil olmak üzere 3 üniversiteye bağlı birim olmak üzere bu kadar büyük bir savunma ekosisteminin çok çok önemli bir bölümünü kavrayacak yapısal büyük değere sahibiz firma potansiyeli itibariyle. Ama burada bizim temel odağımız bu büyüklük değer içerisinde savunma sanayinde parça ve komponent üreten firmalar da var en tepede uçak, top, tank gibi temel sistemleri ana sistemleri üreten firmalar da var.
Bunların arasında sistem ve alt sistem üreticisi firma geliştirme gayretlerimiz var. Biz şimdi Saha İstanbul olarak 46 değişik sektörden firmayı bünyesinde barındıran bir yapı olarak ki bizim firmalarımızın tamamı üretici firmalardır yani hizmet sektörü, tüccarlar, alıp satanlar vs. bunlar bizim üyelerimiz olamıyorlar ve bizim üyelerimiz yüzde 55 milli olma zorundalar yani devletin yerli ve milli oranı yüzde 51 e yüzde 49 değil yüzde 55 milli olmak zorundalar .
Böyle bir milli sermaye hassasiyetimiz var. Bu firmaların yeteneklerini konsolde ederek bu yeteneklerden Türkiye’de üretilmeyeni üretmek adına bir üretim gücü ve Türkiye’nin dışa bağımlılığını ortadan kaldırmak üzere sahada Savunma Sanayii Başkanlığımızın geliştirmiş olduğu stratejileri uygulayan bir mekanizma olarak görev yapıyoruz. Yani biz bir küme olarak temel fonksiyonumuz olan firmalara iş geliştirme, network oluşturma ve onlara pazar bulma gibi şeylerin yanı sıra aynı zamanda Türkiye’nin dışa bağımlı olduğu temel yapılarda temel al sistemlerde veya sistemlerde birden fazla firmanın yeteneklerini bir araya getirerek konsorsiyumlar oluşturarak o konsorsiyumlara firmalar kurdurarak bunları da opere edecek ve bu anlamda orkestra şefliği rolü oynayarak bu şeyleri gideren bir konseptimiz var ve böyle bir altyapımız var ve bunu da ülke için değerlendirmeye gayret ediyoruz.
Tarık KÜÇÜK:
Yaptığınız açıklama ile aslında Saha İSTANBUL’un ne kadar geniş kollar olduğunu ve bildiğimiz savunma sanayii ve ağır sanayi firmalarının arkasında destekleyici bir güç ön organize edici bir unsur olduğunu anlamış olduk. Bu aslında çok geniş ve özetleyici bir tanım oldu. Sormak istediğim soru şu şimdi; Takdir edersiniz ki ülkemizde çok güzel bir ivmelenme var savunma sanayii ve ağır sanayi hususunda. Bu ivmelenme tabi ki sadece üretim ve araştırma geliştirme faaliyetleri ile sınırlı değil bununla birlikte bu sektörlere olan ilgiyi de kapsıyor. Bu ilgi kapsamında düzenli olarak İDEF, TEKNOFEST, MÜSİAD gibi savunma sanayi fuarlarının çoğaldığını görmekteyiz -aynı şekilde ilgi de bu yönde tabi-. Sormak istediğim soru şu, Saha İSTANBUL derneği olarak SAHA EXPO adında bir organizasyon düzenliyorsunuz. Bu fuarı diğerlerinden ayıran bir takım etkenler var sizden bunları dinlemek istiyorum. Onu diğerlerinden ayıran onu özel yapan nedir ?
İlhami KELEŞ:
Saha Expo’yu iki farklı şekilde konuşmakta fayda var Bunlardan bir tanesi fiziki fuar. Biliyorsunuz savunma sanayiinde özellikle dışa açılan yüzü olarak İDEF fuarımız var .Türk Silahlı Kuvvetlerimizi Güçlendirme Vakfımızın 30 yılı aşmış köklü bir marka değeri var. Bu fuarda ağırlıkla platformlar sergileniyor. Toplar ,tanklar füzeler ,uçaklar ,gemiler vs. bütün bunları son kullanıcıya, muhattap ülkelere pazarlamak amacıyla bir ara yüz ,Saha Expo ise bu platformları üreten firmaların birbirleriyle sanayiyi konuştuğu bir mutfak fuarı yani İDEF’i tamlayan bir yapı olarak kurguladık. Dolayısıyla bir tanesinde sanayiciler birbirleriyle sanayiyi konuşuyorlar öbür tarafta savunma sanayi ürünlerini alacak satacak insanlar da birbirleriyle sistemleri konuşuyorlar dolayısıyla böyle bir bütünleyicilik böyle bir konsept üzerine kurgulandı Saha Expo ve işte ikincisi bir türlü kısmet olmadı koronavirüs nedeniyle erteliyoruz.
Oraya çok büyük bir ilgi var bu anlamda bizim çok büyük bir şansımız var bizde hem o platformları üreten firmalar var hem o platformların üretilmesinde onlara destek sağlayan ekosistem var. Hal böyle olunca bunların birbirleriyle sanayiyi konuşabildikleri yabancı sistem üreticileri ile yine sanayici diliyle konuşabildikleri fuar Saha Expo. Bu işin fiziki tarafı ki bu tarafta ciddi önlemler almış idik koronavirüs kapsamında.
Teknoloji üreten firmaların bir kümesi olarak teknolojiyi orada iliklerine kadar kullanıyor olacaktık orya gelen insanları korumak adına oradaki tespitleri şey yapmak adına ama İç İşleri Bakanlığımızın genelgesiyle ertelemek durumunda kaldık. Belki de böylesi daha hayırlı olmuş olabilir. Ama bu gerçek fuarın hemen arkasında 4-7 Kasım gerçek fuar 9 Kasım sanal fuar başlıyordu. Biz gerçek fuarı ertelemek zorunda kaldık ama sanal fuarla başlamış olduk. Saha Expo sanal fuarda durum biraz değişik. Saha Expo sanal fuarı biz çok çok önceden yani 2016 yılında daha orta yerde sanal fuarlar yok iken böyle bir sanal fuar mantalitesi gelişmemişken daha 2016 yılında biz bunu projelendirdik.
İstanbul Kalkınma Ajansına bir proje olarak verdik ve orda araya bir takım olumsuzluklar oldu işte darbe girdi vs. olumsuzluklar oldu dolayısıyla o orda yarım kaldı ve 2019 da biz bunu yeniden tetikledik ki yine pandemi yoktu ve 2019 un kasımında biz bunun demoları üzerinde çalışmaya başlamıştık. Pandemi süreci başlayıp artık rüzgar sanal dünyaya doğru esmeye başlayınca bu sefer oradaki birikimlerimiz burada bizi öne geçirmiş oldu. Burada şöyle bir temel fonksiyonumuz var Saha Expo sanal fuarı Türkiye’nin bu anlamda en önemli markası olacak bunu başından itibaren bu şekilde kurguladık. Onun için 5 aylık süreçte bu fuar açık kalacak.
Yani 9 Nisan’a kadar bu fuar açık kalacak. Hal böyle olunca burada biz bu 4 aylık süreç içerisinde hem firmaları sanal fuar kullanmaya ikna ettik yani şu anda aslında baya bir mesafe kat etmiş durumdayız bu konuda çünkü insanlar alışkın değil yani firmalarımız da alışkın değil ve sanal fuara dair hazırlıkları yok. Dolayısıyla hem bir taraftan firmaları fikren ve beynen bu işe hazırlamak ve bu süreç içerisinde onların bundan istifade ettiğini kendilerine bu şeyi yaşatmak ve bu süreç içerisinde de yine milli ve yerli olan yazılımımızı sanal fuar içerisinde geliştirerek dünya platformuna çıkarılacak hale getirmek çünkü şu anda biz bu fuara dair 5 değişik firmanın değişik maksatlarda ve değişik dillerde yapmış olduğu yazılımı entegre ederek yaşatıyoruz şu anda. Burada çok ciddi bir süreç yaşadık ve bizim firmalarımızın kıvraklığı ve prototip yaklaşımları bizi bu günlere getirdi.
Çok şükür bu işte konuşabilir duruma geldik. Ama bu 4 ay içerisinde bu yazılımı dünya çapında yazılım haline getireceğiz ve son bir ayda fuar açıkken gerçek yayın üzerinden bu fuar yazılımın da piarını yapıyor olacağız. Dolayısıyla Türkiye’nin hem bir sanal fuar markası hem de bir sanal fuar yazılım markası olacak. Saha Expo sanal fuar markası iken o sanal fuarın yapıldığı yazılım da Türkiye’nin bir sanal fuar yazılım markası olarak dünyanın kabulüne sunuyor olacak. Burada aslında bu oyun yazılımında kazanılan başarı oradaki özgüven bizi buna cesaretli kıldı.
Onun için biz burada malum bu yazılım Bites’in ve Aselsan’ın bir iştiraki yüzde 51 hissesi Aselsan’a ait olan bir firma iştirakimiz. Dolayısıyla Aselsan’ın gücünü Bites’in gayretlerini ve Saha’nın da vizyonunu birleştirip bu sinerjiden bir dünya markası çıkarma derdimiz var. İnşallah bu anlamda da tıpkı fuarda öne geçtiğimiz gibi burada da proaktif davranıp bu yazılımlar konusunda da sanal fuar yazılımları konusunda da bir dünya markası çıkaracağız. Böyle bir derdimiz var.
Tarık KÜÇÜK:
Aslında bu geniş çerçeveli açıklamanızla soracağım sorulardan bir tanesini de cevaplamış oldunuz. Sanal fuar demişken ben bunu size soru olarak yöneltecektim. Çok farklı bir konsepte yönelindi ve aslında bunu önceki yıllardan ön organize etmiş olmanız sizin için çok büyük bir avantaj olmuş gerçekten. Bu çok bilinen de bir bilgi değil. Bu konuda sanal fuarla alakalı firmalar tarafından dönütler vs. süreç nasıl oldu diye soracaktım ki siz bunu cevaplamış oldunuz. Şu soruyu yönelteyim şimdi; Saha Expo dediğiniz gibi sanayicilerin iş konuştuğu bir fuar, İDEF ‘i MÜSİAD’ı vs. tamamlayan bir fuar. Bu çok güzel bir tanım oldu Saha Expo adına. Peki şöyle İDEF’e baktığımızda aslında sektörle ilgilenen adayların da kendileri için bazı avantajlar bulduğunu görüyoruz. Saha Expo da kendisini bu sektöre atmak isteyen adaylar için bir takım avantajlar var mıdır varsa bunlar nelerdir ?
İlhami KELEŞ:
Saha Expo’nun o anlamda avantajı şu uluslararası networke erişim gücü yüksek artı özellikle yabancı delegasyonlar ve bu delegasyonların buralarda muhataplarını bulabilme imkanları çok önemli. Mesela şu anda 744 tane görüşme odası 24 saat esasıyla çalışıyor ve 20.046 tane görüşme yapıldı buralarda onun için işin bu tarafında gerçek bir fuarda yakalanamayacak performans gerçek bir fuarda muhatap olunamayacak insanlara erişim ve onlarla zamandan münezzeh mekandan münezzeh görüşmeler yapabilme imkanı var çünkü ülkeler arasında ciddi saat farkları var dolayısıyla bu saat farklarının sorunu olmadığı bir ortam sunmaya ihtiyacı var artı korona nedeniyle seyahat kısıtları var.
Burada sıfır maliyet ile çünkü Saha Expo ücretsiz bir fuar hem firmalara ücretsiz bir fuar yani bizim Saha Expo katılımcıları sanal fuara ücretsiz olarak sanal fuarda yer alıyorlar ve sadece Saha Expo’nun katılımcıları Saha Expo sanal fuarında yer alabiliyor. Yani Saha Expo da olmayan bir firmanın Saha Expo sanal fuara girme imkanı yok. Hal böyle olunca bu şekliyle ilave hiçbir maliyete katlanmadan bu kadar uzun bir süre bu kadar değişik coğrafyalardan insanlara networklerine erişebilme imkanı sunmuş oluyoruz.
Bu networklerin bir kısmı saha üzerinden getirilen networkler bir kısmı da firmaların e davetiye gönderme imkanları var .Dolayısıyla bu şekilde dünyanın herhangi bir yerinden müşteri adaylarını veya işbirliğine girecekleri firmaları davet edip bu ortamı kullanarak görüşebilirler artı burada her türlü ürünlerini 3 boyutlu ortamda sergileyebilme bu ürünlere dair tanıtım videoları oynatabilme kataloglar sunabilme vs. gibi imkanları var bunun yanı sıra fiziki fuardan farklı olarak kendi fuarlarını kimler ziyaret etmiş bu ziyaret edenlerin iletişim bilgileri neler bunlar hangi ürünler ile ilgilenmiş stantta ne kadar kalmışlar hangi ürünle kaç dakika kaç saniye ilgilenmişler bütün bunların locklarını geri planda tutup firmalara servis etme imkanımız var.
Dolayısıyla bu gerçek fuarda siz bir müşteri ile meşgul iken orada gelip gideni göremezsiniz oradaki adam belki sizinle konuşmak istiyor ama şimdi rahatsız etmeyeyim sonra uğruyayım diyor ve daha sonra başka şeylere dalıp geri dönemiyor vakti olmuyor veya unutuyor ama sanal fuarda öyle değil biz girişte iletişim bilgilerini aldığımız için bütün ziyaretçiler kim nereyi gezmiş ne yapmış bunların iletişim bilgileri nedir bütün bunları firmalarımıza verebilme imkanına sahibiz bu yönüyle sanal fuarlar etkin olarak kullanılabilecek ve ilerleyen süreçte de biz sanal fuar ve gerçek fuarı hibrit şekilde planlıyor olacağız.
Tarık KÜÇÜK:
Teşekkür ediyorum. Bunu da böylece sektöre girmek isteyen adaylara iletmiş olacağız. Şu soruyu sormak istiyorum; Ülkemizde gerçekleştirilen yayının öncesinde de bahsettiğimiz İDEF gibi TEKNOFEST gibi organizasyonlar aslında kapsam olarak farklılar. Kimisi ulusal çalışıyor kimisi uluslararası çalışıyor kimisi Saha Expo gibi sanayiciler yani sektörün içindeki pozisyon sahiplerine hitap ederken kimisi halka açık oluyor. Saha Expo ile alakalı şunu yöneltmek istiyorum, yurtiçindeki sanayiciler için çok önemli bir yere sahip fakat yurtdışı fazında yurtdışındaki sanayiciler için Saha Expo ne kadar önem arz ediyor veya Saha Expo’nun katılım oranına baktığımızda yurtdışı ne kadar boyut kaplamaktadır.
İlhami KELEŞ:
Saha Expo’nun fiziki fuarına katılım durumu pandemi sürecinden çok etkilendi. Malumunuz çok böyle hani dünya markası olmuş Paris AirShow gibi vs. fuarlar da aynı sıkıntıyla muhatap dolayısıyla normal süreçler yaşanmadığı için şu anki değerlendirmeler bu süreç etkisinde olan değerlendirmeler ama bu yönüyle de yine aşağı yukarı 5080 tane yabancı katılımcı var mesela. Bunun gibi yabancı firmaların Türkiye’ye ilgisini fuar üzerinden ikmal etmek imkanı doğuyor. Şöyle de bir avantajımız var pandemi bir dezavantaj ama şu da bir avantaj Türk Savunma Sanayisinin ürünü olan milli sistemler gerçek harekat ortamlarında kullanıldıkça buralarda başarılarını ispat ettikçe hatta burada ciddi oyun değişikliklerine sebep oldukça Türk Savunma Sanayisine de yabancı ilgisi artıyor. Bu da işin pozitif tarafı. Bu tabi bizim ihracat süreçlerimize de yansıyan önemli bir faktör.
Ayrıca özellikle bu Çin’in yaşadığımız sürede Batılı ülkeler tarafından yedeklenme ihtiyacında yani alternatif üretim sahaları bulmak ya da alternatif firmalarla muhatap olmak anlamında Türkiye eğer güzel pozisyonlanırsa bu anlamda proaktif davranırsa ciddi pazar payları yakalayabilme potansiyeline sahip. İşte Saha Expo gibi ortamlar da bütün bunlar için birer araç. Çünkü şu anda onlar hem reel yatırımlar tarafında hem pazar payları anlamında Çin’deki firmaları yedeklemek veya yedeklemekten öte alternatiflerini bulup onlar üzerinden yürümek gibi bir eğilim içerisindeler. Bu eğilimi çok iyi değerlendiriyor olmamız lazım. Hem dışarıdan yabancı yatırımcı çekme adına hem de Çinli firmaların müşterilerine bir alternatif olduğumuzu gösterme anlamında bu önemli bir şey olacak.
Tarık KÜÇÜK:
Teşekkür ediyorum efendim. Şimdi şu konuya değinmek istiyorum. Aslında verdiğiniz cevaplarla sektörle alakalı Saha İstanbul ve Saha Expo ile alakalı ve şahsınızla alakalı sorulara kapsamlı cevaplar vermiş oldunuz. Sorulacak ve yöneltilecek olan soruların bu cevaplar arasından seçilebileceğini düşünüyorum. Sektörün içinde önemli bir kariyere ve pozisyona sahip bir yönetici olarak sektör adaylarına firmalara ve sektörle ilgilenen bireylere yöneltmek istediğiniz hususlar varsa bunları dinlemek isteriz.
İlhami KELEŞ:
Şimdi biz savunma sanayi adına savunma sanayi, sivil havacılık ve uzay bu kapsamda yeteneği olan ve bu konuya bu sektörlere ilgi duyan bütün firmalarımıza yardımcı olmak için çırpınıyoruz. Adımız Saha İstanbul ama biz bütün Türkiye’yi 27 değişik şehirde firması olan bir yapıyız. Bizim İstanbul , Ankara ve Gaziantep’te irtibat ofislerimiz var buna farklı illerden talepler de var irtibat ofisi açmamız konusunda dolayısıyla yani İstanbul ve Marmara bölgesi firmaları olarak değil ülkemizde değer üreten her türlü firmaya destek olmak için gayret sarf ediyoruz ve bu networkün içerisine alarak firmalarımızı buradaki bu ortak üretilen değerlerden herkesin istifade etmesini sağlayacak ortamlar oluşturuyoruz.
Onun için burada bizim , ülkenin bağımsız ve özgür yaşayabilmesi için ön koşulun savunma sanayi olduğunu herkesin anladığı bir ortamda savunma sanayimizi geliştirmek adına her türlü değerimizi yani bütün üretim yapan gerek mühendislik üretimi olsun gerek sanayi üretimi olsun üretim yapan her türlü firmamızın taş üzerine koyduğu her taşa ihtiyacımız var. Onun için burada yeteneklerimizi birleştirmek yeteneklerimizi geliştirmek ve bağımsızlığımızı bu anlamda sağlamak zorundayız. İşte Avrupa Birliği yaptırım uygulama derdinde Amerika yaptırım uygulama derdinde yani buralarda biz oyun bozdukça bu tip şeylere muhatap oluyor olacağız.
Bugün arkamızda ne NATO var ne AB var ne Amerika var ne Rusya var ne Çin var hiç kimse yok sadece milli savunma sanayimiz ile haklarımızı ya da Azerbaycan’da olduğu kandaşlarımızın kardeşlerimizin haklarını korumaya gayret ediyoruz. Onun için biz burada ayaklarımızın üzerinde durmak için bir ve bütün yaşamak için savunma sanayimiz bu anlamda çok kritik. Savunma sanayi faaliyetleri ekonomik faaliyetten çok öte bir şey. Bizim için varlık yokluk mücadelesi durumuna gelmiş durumda şu gelinen konjonktürde onun için biz bunu burada bir millet meselesi bir ülke meselesi olarak görüyoruz. Biz iktisadi faaliyetin STK üzerinden takviye edilmesi gibi bir şey değil bizim derdimiz . Bizim derdimiz bir ve bütün olarak namerde muhtaç olmadan başımız dik ve özgür yaşamanın koşulu olarak görüyoruz ve bütün mücadelemiz de bunu üzerine kurgulandı. Onun için burada her firmaya yani bu değirmene su taşıyabilecek her damlaya ihtiyacımız var. Bu şekilde değerlendirilmesi doğru olur diye düşünüyorum.
Tarık KÜÇÜK:
Teşekkür ediyorum İlhami Bey. Aslında bu son soruya verdiğiniz cevap çok keskin ve cesur bir açıklama oldu. Bu söylemi hemfikir olarak paylaşıyorum ayrıca firmaların ve adayların da çok göz önüne alması gerektiğini düşünüyorum. Zira kesinlikle dediğiniz gibi en nihayetinde arkamızda ne NATO oluyor ne de müttefik saydığımız unsurlar tamamen kendimizle baş başa kalıyoruz. Üreticilerin ve adayların da bu noktada elini taşın altına koyup her birinin sizin de dediğiniz gibi değirmene su taşıması bir katma değer üretmemiz gerekiyor. Hem dernek adına hem de şahsınız adına çok kapsamlı cevaplar verdiniz çok teşekkür ediyorum bunlar için. Benim bunlar üzerine sormak istediğim bir şey yok eklemek istediğiniz yine bir şey varsa ekleyebilirsiniz.
İlhami KELEŞ:
Çok teşekkür ediyorum. Çok zevk aldım
Tarık KÜÇÜK:
İyi çalışmalar dilerim. Görüşmek üzere.
İlhami KELEŞ:
Sağolun. Görüşmek üzere