Yıllar önce Avrupa tarafından Türkiye’ye Eurofighter Typhoon savaş uçağı önerilmişti. Neler yaşanmıştı gelin kısaca bir göz atalım…
Uçak vakti zamanında petrol zengini Arap ülkelerine pazarlanmadan önce Yunanistan’a, ardından ülkemize de teklif edilmiştir. Hatta o zamanlar uçağı üreten konsorsiyum en zor koşulları yaşıyordu pazar bulmak için. Bu sebeple ülkemize ortak üretim ve hatta yeterli adette sipariş verilirse tam kaynak kodu erişimi ve teknoloji transferi de önerildi. Bununla ilgili olarak 2005 yılında Eurofighter Typhoon savaş uçağı projesinin İtalya sorumlusu Giovanni Bertolone, “Türkiye’ye yalnızca savaş uçağı satmayı düşünmüyoruz. Türkiye’yi, Eurofighter’ın beşinci ortağı olarak görmek istiyoruz” dedi.
2000’lerin başında Eurofighter Typhoon (EF2000) savaş uçağı konsorsiyumu, EF2000’ni Yunanistan’a pazarlamak istedi. 2001 yılında 3 yıllığına projeyi erteleyen Yunanistan, 2004 Olimpiyatları sonrası tamamen görüşmeleri bitirdi. Yunanistan’dan istediğini bulamayan konsorsiyum rotayı Türkiye’ye çevirdi. IDEF 2005 için Türkiye’ye gelen uçak, fuar sonrası bir süre daha Türkiye’de misafir olarak kaldı.
Konsorsiyum Türkiye’ye 3 ana hat üzerinden Eurofighter Typhoon Tranche II (dönemin en gelişmiş EF2000 modeli) modelini Türkiye’ye teklif etti. İlk teklifte 40 uçaklık alım için 3.2$ milyar Dolarlık endüstriyel katılım, montaj ve kısıtlı yerli üretim vardı. İkinci teklifte 80 uçaklık sipariş için 6$ milyar Dolarlık endüstriyel katılım, kapsamlı sanayi katılımı, ortak üretim ve bir kısım kod paylaşımı bulunuyordu. Üçüncü ve son teklif ise 120 ve üzeri sipariş için 9$ Milyar Dolarlık endüstriyel katılım, tam kaynak kodu paylaşımı ve kapsamlı teknoloji transferi vardı.
Son teklifte Türkiye’nin konsorsiyum ortağı olması da dahildi. Türkiye konsorsiyum ortağı olduğu zaman gelecek 40 sene için uçağın geliştirilme ve üretim süreçlerinden de yararlanmış oluyordu. Yine son teklifte Türkiye, uçağa kendi geliştirdiği her türlü füze ve bombayı entegre edebilecekti. Ulusal menfaatler doğrultusunda her zaman kullanma yetkisine de sahip olacaktı.
Sonuç: Bunca cazip teklife rağmen EF2000 Türk Hava Kuvvetleri tarafından kabul görmedi. Tamam tayyare hava üstünlüğü görevlerinde çok yetenekliydi. Hatta ilk 4+ tayyare olduğunu bile varsayabilirdiniz. Fakat hem çok pahalıydı hem de bizim konsept ve beklentilerimize uymuyordu. Görev profili açısından esnek değildi, bakım tutum açısından karmakarışık bir yapıya sahipti, en önemlisi de 1/4 (%25) gibi oldukça ciddi bir arıza çıkarma oranına sahipti. (%25 oranında başlamadan yerde sorti iptali ya da uçuş sırasında minör arızalarla karşılaşıp görevi iptal durumuna düşmektir kastımız.) Bu kadar nazlı bir uçağın üzerine maliyet sorunu da eklenince uçak kabul edilmedi.
Bir diğer reddedilme sebebi de bizim F-35 programına girdiğimiz zamanlarda Avrupa’nın Eurofighter projesine girmeyi teklif etmesi. Ancak Hava Kuvvetlerimiz yapılan testler neticesinde uçak sadece hava-hava üstünlüğü için üretildiğinden, çok pahalı ve işletme masrafları çok fazla olduğundan tercih edilmedi. Buna karşın konsorsiyum yetkilileri: EF2000’nin, F-35’i etkilemeyeceğini ve uçakların birbirleri tamamlayacağını söyledi.
Fakat nafile. Türkiye tercihini F-35 Müşterek Taarruz Uçağından (Joint Strike Fighter/JSF) yana kullanmıştı… Aynı zamanda birkaç yıl sonra, 2008 yılında ek olarak 30 adetlik F-16 Block 50+ siparişi verildi.
Şayet Türkiye EF2000 teklifini 2005-2006 döneminde kabul etseydi ilk uçak tesliminin 2009-2010 yıllarında yapılması planlanıyordu.
EF2000’nin bir hayli düşük olan ‘Harbe Hazırlık Oranı’ Türk Hava Kuvvetleri’ni sıkıntıda tutacağı açıktır. Fakat kuvvetin buna uygun olarak bulacağı çözümler ile uçağı idame ettirmesi de mümkündür. Keza F-4E Phantomları da şu an havada tutmak için hiç de kolay bir yol izlenmediği bilinmelidir.
Konsorsiyum Türkiye’ye, uçaklara ödenecek paranın en az %60’ının, en fazla %80’ninin geri döneceğini taahhüt ediyordu. İlk başta konsorsiyum harici siparişi bulamayan uçak sonradan Körfez ülkelerine açılıp toplamda 136 adetlik satış başarısı sağladı. Hali hazırda Körfez ülkelerinin ileri bakım altyapılarının olmaması Türkiye’yi bölgenin bakım üssü yapabilirdi. Keza yedek parça ve lojistik deposu olabileceği gibi bundan ciddi bir kazanç kapısı oluşabilirdi. (Tıpkı F-16’da dünya üzerinde bir bakım/onarım merkezi olmamız gibi)
Günümüzde Eurofighter
Eurofighter Typhoon bugün 9 ülkenin hava sahasını korumaktadır ve 570 adetin üzerinde üretilmiştir. Tranch 3 versiyonu ile AESA radarına kavuşarak günümüzün modern uçaklarından biri olma iddiasını sürdürmektedir.
İtalya, Almanya, İngiltere ve İspanya’nın eşit ortaklığından oluşan Eurofighter Konsorsiyumu’nda her ortak eşit oy hakkına sahiptir.
Hiç kuşku yok ki şu sıralar gündemi meşgul eden ve Türk Hava Kuvvetleri’nin gelecek 10-12 senesini tehlikeye sokan F-35 savaş uçakları, eğer EF2000 olsaydı kendini bu kadar çok hissettirmezdi.
Yazı hazırlanırken kullanılan önemli bir kaynak: https://www.instagram.com/casusbellitr/
Kullanılan diğer kaynaklar:
- Yeni Şafak Gazetesi
- Kokpitaero
- Hürriyet Gazetesi
- Haberler. com