Zıhlı araçlar dediğimizde aklımıza ağır ateş gücü olan tonlarca çelikten oluşan heybetli araçlar gelir. Ama onları son yüzyılda gelişen motorlu teknolojilerin bir nimeti olarak düşünmek onların doğuşuna sebep veren düşünceye büyük bir haksızlık olur: Düşman hatlarını üstün ateş gücüyle hızlı bir biçimde yarma isteği.
Zırhlı birlikler son yüz yıla ait bir kavram olarak düşünülse de bu fikrin ataları binlerce yıl eskiye dayanmaktadır. Komutanlar her zaman düşman hatlarını hızlı bir şekilde yarmak istemiş ve bu doğrultuda bir çok araç-yöntem kullanılmıştır.
Sümerler savaş arabasını icat eden ilk millet olmuş ve savaş tarihini sonsuza dek değiştirmişlerdir. Sümerler savaş arabalarını ilk başlarda törenlerde ve avcılık işlerinde kullanmışlarsa da bu araçların savaş alanlarında da kullanılması kaçınılmaz olmuştur. Bu araçların kullanımını birçok devlet de benimsemiş ve bu araçlar birçok savaşın kaderini değiştirmeyi başarmıştır.
Zaman ilerledikçe insanlar daha çok hareket kabiliyeti istemesinden dolayı atları binilmek için eğitmiş ve ilk süvari birlikleri Asurlular tarafından kullanılmaya başlanmıştır. Süvariler savaş alanlarında binlerce yıl hüküm sürecek ve savaşın kader anlarını değiştirecek birlikler olacaktır.
Süvarilerin hızlı bir şekilde hatları yarma kabiliyetine sahip olduğunu gören diğer milletler de süvari birlikleri kurmaya başlamıştır. Özellikle Orta Asya’ nın uçsuz bucaksız topraklarında hızlı bir şekilde hareket etmek isteyen Türkler ve Moğollar bu gelişmeyi benimsemiş ve atları hayatlarının ayrılmaz bir bütünü haline getirmişlerdir. At üzerinde ok atmakta ustalaşmışlar ve savaşa büyük bir hız katmayı başarmışlardır. Türkler Çinlilere karşı süvarilerle üstünlük kurmuş ve bunu gören Çinliler de süvari birlikleri yetiştirmeye başlamıştır.
Cengiz Han önderliğindeki Moğollar hafif ve ağır süvarileri ustalıkla kullanarak dünyanın en büyük imparatorluğunu kurmayı başarmış ve tarihe adlarını yazdırmışlardır.
Avrupa’da da süvari birlikleri gelişme göstermiş özellikle Orta Çağ’da ortaya çıkan zırhlı süvariler savaş tarihinde bir efsaneye dönüşmüştür. Bu birlikler ağır zırhlar giymekte ve düşman ateşinden korunabilmekteydiler. Bu dönemde Avrupa’nın en büyük gücü haline gelen Osmanlılar da süvarilere büyük önem vermiş ve bu birlikleri etkili bir biçimde kullanmıştır. Ateşli silahların gelişmeye başlaması ile süvariler açık hedef haline gelmeye başlamışsa da günümüzde bile hala bazı süvari birlikleri bulunmaktadır. Şaşırtıcı bir şekilde süvariler 2. Dünya Savaşı’nda da büyük bir rol oynadılar ve Sovyet zaferinde kilit rol oynadılar.
Eski çağlarda günümüzdeki zırhlı birlik etkisine yaklaşan birimler hiç kuşkusuz savaş filleridir. İlk defa Hindistan bölgesinde kullanılmaya başlanan bu birimler ünlü Kartacalı komutan Hannibal Barca tarafından Roma’ya karşı etkili bir biçimde kullanılmıştır ve Romalılar savaş fillerinden o kadar korkmuştur ki kendi yönetimleri altındaki halklara fil yetiştirilmesini yasaklamıştır. Savaş filleri ateşli silahların gelişmesiyle büyük etli hedefler haline gelmiş ve savaş alanlarından isimleri silinmiştir.
Silahların gelişim göstermesi insanlarda daha çok zırh kullanımını tetiklemiş ve zırhlı araç-gereçlerin geliştirilmesine yol açmıştır. Orta Çağ’ Avrupa ‘sında zırhlı vagonlar kullanılmıştır. Ünlü İtalyan sanatçı Leonardo Da Vinci de çeşitli zırhlı araç çizimleri yapmış ama bunları hayata geçirememiştir.
Buharlı motorun bulunması dünyada bir sanayi devrimi yaratmış ve savaş alanları da bu devrimden nasibini almıştır. Teknolojilerin gelişmesi ile motor boyutları da küçülmüş ve 20. yy’da günümüzde bildiğimiz tarzda zırhlı araçlar kullanılmaya başlanmıştır. Bu araçları İtalyanlar Trablusgarp Savaşı’nda Osmanlı ‘ya karşı kullanmıştır.
- Dünya Savaşı’na gelindiğinde bu araçlar daha da geliştirilmiş ve üstlerine uçaksavar takılmaya başlanmıştır. Bu araçların hareket kabiliyetinin ve ateş gücünün daha da arttırılmak istenmesi tankları doğurmuştur.
Tanklar Batı cephesindeki siper çıkmazını aşmak için modern süvariler olarak İngilizler tarafından geliştirilmeye başlanmıştır. Alman istihbaratından bu gelişmeyi saklamak için araca tank ismi verilmiş ve bu sayede Almanlara bu gelişmenin önemsiz bir depo olduğunu düşündürtmeye çalışmışlardır. Tankın, çamur deryası olan batı cephesinde rahat hareket edebilmesi için Amerikan traktörlerinde yaygın bir şekilde kullanılan palet teknolojisi kullanılmış ve ilk tank prototipi Little Willie 1915’te İngilizler tarafından üretilmiştir.
İlk operasyonel tank Mark I 1916’da Somme Muharebesi’nde kullanılmıştır. Fransızlar ve Almanlar da kendi tanklarını geliştirmeye başlamış ama bu teknolojinin işe yarayacağını düşünmeyen Almanlar o dönem tanklara fazla bir yatırım yapmamıştır.İngiliz ve Fransız tarafında da bu gelişmeye şüpheyle yaklaşanlar çok olmuşsa da tanklar gelişimini sürdürmeyi başarmıştır.
Tankların başarılı oldukları ilk çarpışma kitlesel bir
şekilde kullanıldıkları 1917’deki Cambrai çarpışmasıdır. Günümüzdeki modern tanklara benzeyen ilk tankı ise Fransızlar üretmiştir. Renault FT adı verilen bu tank taret kullanmasıyla gelecekteki tank tasarımlarının da fikir babası olmuştur.
- ve 2. Dünya Savaşı arası dönemde zırhlı araçlar ve tanklar gelişimlerini sürdürmeye devam etmişlerse de İngilizler ve Fransızlar tankların önemini kavrayamamış ve bu birlikleri toplu bir şekilde kullanmaktansa piyadelere destek olması amacıyla çeşitli birliklere dağıtmışlardır. Alman ordusunda ise ünlü komutan Heinz Guderian 1. Dünya Savaşı’nda tankların etkisini görmüş ve bu araçların ancak kitlesel halde kullanımının başarıyı getireceğini söylemiştir. Fikirleri Alman ordusunda muhalefetle karşılanmışsa da sonunda Alman ordusu tankların kitlesel kullanımını benimsemiştir.
- Dünya Savaşı başladığında işler tersine dönmüş Almanlar tanklara büyük önem verirken Müttefiker ilk başlarda önem vermemiş ve Almanlar tanklarla hızlı bir şekilde düşman hatlarını yarıp büyük zaferler kazanmıştır. Tanklar büyük bir ateş gücüyle düşman hatlarını hızlıca yarıyor düşman askerlerini dehşet içinde bırakıyordu. Savaş ilerledikçe Müttefikler de tankların önemini kavramış ve zaferlerinde tanklar büyük bir rol oynamıştır. 2. Dünya Savaşı tankların altın çağı olmasıyla birlikte anti-tank silahlarının gelişimine de yol açmış ve tanklar bu silahlardan korunmak için piyadelerle hareket etmek zorunda kalmıştır.
Soğuk savaş döneminde anti-tank silahlarının gelişiminin artmasıyla tankların sonunun geleceği düşünülmüş ama bu dönemde tank zırhlarında da büyük devrimler olmuş kompozit zırh, reaktif zırh gibi gelişmeler yaşanmış ve tanklar savaş alanının vazgeçilmezi olduğunu kanıtlamıştır. Günümüzde tanklar dışında hatları bu denli hızlı yarabilecek başka bir araç yoktur ve savaş alanlarındaki hakimiyetleri uzun süreler korunacaktır.
Türk ordusu tarihinden beri savaşlarda hızlı olmayı benimsemiş bir ordudur. Tarihte süvarilerle büyük başarılar kazanmış ve savaş alanlarında süratin önemini gözler önüne sermiştir. Ama 19. ve 20. yy’daki buhranlar Osmanlı’ nın ve erken dönemde Türkiye’ nin yeni teknolojileri takip etmesine olanak vermemiş, zırhlı birlikler konusunda da bu geçerli olmuştur. Türk ordusunda ilk zırhlı araç kullanımı 1928’de Renault FT tanklarıyla başlamış ama 2. Dünya Savaşı’nın bitimine kadar bu birlikler orduda önemli bir yer kaplamamıştır.
- Dünya Savaşı’nın bitimiyle ABD yardımlarıyla birlikte zırhlı birlikler orduda gerçek gücüne kavuşmaya başlamıştır. Türk ordusu zırhlı araçları benimsemekte güçlük çekmemiş ve Kıbrıs Barış Harekatı’nda bu birlikler önemli roller almış, Türk ordusu geçilmez denen Beşparmak Dağları’nın tepesine kadar tank çıkarak zırhlı birlik kullanımına ne kadar yatkın bir ordu olduğunu kanıtlamıştır.
Terörle mücadelede de zırhlı birlikler önemli rol almıştır.Özellikle hendek operasyonları ve Suriye harekatlarında zırhlı birlikler önemini bir daha ortaya koymuş ve Türk ordusunun zaferlerinde kilit rol oynamıştır.
Ordumuz Suriye’de önemli zaferler kazanmış ama ordunun modern tank ve zırhlı araç gereksinimini de ortaya çıkarmıştır. Artık eskiyen M48 ve M60 tanklarının yerini alması için yeni bir tank gereksinimi ortaya çıkmıştır. Türk ordusu bu açığı yerli üretim Altay’la kapatmak istemektedir.
Yine zırhlı araç konusunda da savunma sanayimiz önemli projeler geliştirmiş ve Kirpi, Kobra, Ejder Yalçın gibi çeşitli platformları üretmeyi başarmıştır.
Dünya harp tarihi göstermektedir ki savaş alanlarında her zaman üstün ateş gücüne sahip düşman hatlarını yaracak kadar zırhlı ve hızlı araçlara ihtiyaç duyulacaktır. Tarihinden beri savaşlarda hıza önem veren bir ordu olan Türk ordusu da bu araçların önemini çok iyi kavramıştır ve bu konuda yerli projeleri desteklemektedir. Zırhlı birlikler uzun bir süre savaş alanlarındaki tahtını kimseye kaptırmayacaktır.