1) Northrop YF-17 (ABD)
ABD’nin hafif avcı uçağı programı için geliştirilen YF-17 ilk uçuşunu 1974 tarihinde gerçekleştirdi. Çift motorluydu ve taşıma kapasitesi rakibi olan General Dynamics YF-16’ya göre üstündü. Aynı şekilde YF-17 60.000 feet servis irtifasına sahipken YF-16 50.000 feet servis irtifasına sahipti. Çift motorlu olması hasebiyle rakibine göre çok daha yüksek maksimum hıza çıkabiliyordu. Ancak rakibi YF-16’nın da ona karşı üstünlükleri vardı. YF-16, YF-17’ye göre daha çevikti ve daha iyi manevra yapabiliyordu. Ayrıca maliyet olarak da YF-16 daha uygundu. Bu sebeplerden dolayı Amerikan Hava Kuvvetleri 1976 yılında tercihini YF-16’dan yana kullandı. YF-16 yoluna F-16 Fighting Falcon olarak devam etti. YF-17 ise değiştirilip geliştirilerek Amerikan Deniz Kuvvetleri için F/A-18 oldu. Evet, bildiğimiz F/A-18’in kökeni YF-17’ye dayanmaktadır. YF-17 yalnızca 2 adet prototip olarak bulunmaktadır.
2) Dassault Mirage 4000 (Fransa)
Fransa’nın çift motorlu jet ihtiyacı için geliştirilen Mirage 4000 ilk uçuşunu 1979 yılında yaptı. Amerika’nın F-15 Eagle klasmanında bir uzun menzilli avcı/önleme uçağı olarak tasarlandı. Mirage 2000 ile eş zamanlı olarak geliştirilen Mirage 4000, dünyanın ilk “petrol içeren karbon kaplamalı kompozit” malzemesinden yapılmış uçağıdır. Mirage 4000 pek çok alanda Mirage 2000’den gelişmiş bir savaş uçağıdır. Örneğin Mirage 4000, 2000’den tam 3 kat fazla yakıt deposu kapasitesine sahip. Mirage 4000, 6. uçuşunda mach 2 hızına çıkmıştı ve 65 bin feet gibi bugün bile çok iyi olan bir irtifaya çıkabilmekteydi. (Bugün F-22 ve Su-57 maksimum 65 bin feet irtifada görev yapabilen uçaklardır. TF-X’ için 55 bin feet planlanmaktadır). Dönemin Suudi Arabistan Kralı ve İran Şahı, ilk uçuşundan önce bile Mirage 4000 programına ilgi göstermişti. Ciddi görüşmeler yapılmasına rağmen, satış konusunda anlaşma sağlanamadı. 1980’lerin başında Suudiler, İtalya-Almanya-Birleşik Krallık ortaklığıyla geliştirilen Panavia Tornado savaş uçağını almaya karar verdiler ve diğer potansiyel müşteri olan İran’da İslam Devrimi oldu. Bunlardan kısa bir süre sonra Fransa, Mirage 4000 projesini sonlandırdı. Fransa Hava Kuvvetleri’nin de isteği üzerine Rafale savaş uçağı projesi üzerine yoğunlaşıldı. Mirage 2000/4000 programından elde edilen bilgi birikimi ve tecrübe üzerine Rafale bugün dünyanın en başarılı 4./4+ nesil uçaklarından biri olarak dört ülkenin hava sahasını korumaktadır. Mirage 4000 tek prototip olarak Paris Havacılık ve Uzay Müzesi’nde sergilenmektedir.
3) Yakovlev Yak-141 (SSCB)
Bu uçak bazı özellikleriyle size çok tanıdık gelebilir. Tıpkı F-35B gibi dikine iniş kalkış yapabiliyor ve tesadüfe bakın ki bunu sağlayan mekanizmanın çalışma prensibi neredeyse aynı. Yak-141 -namı diğer Yak-41- ilk uçuşunu 1987 yılında gerçekleştirdi ve dikine iniş kalkış yapabilen dünyanın ilk süpersonik avcı uçağıydı. Dikine iniş kalkış yapabilmenin öneminden bahsetmemize gerek yok aslında çünkü bildiğiniz gibi olası bir savaş durumunda düşmanın ilk yapacağı şey sizin hava üslerinizi ve pistlerinizi, hatta havalimanlarınızı bombalamak olacaktır. Bu uçak ise tüm bu saldırı doktrinini paramparça ediyordu. Çünkü istediğiniz her yerden kalkış yapabiliyordunuz. 1983 yılında Kremlin’in talimatıyla başlayan Yak-141 uçağında, ikisi pilotun hemen arkasında olmak üzere tam 3 adet motor bulunuyordu. Yak-141 döneminin tartışmasız en başarılı ve her ülkenin sahip olmak isteyeceği bir uçak olmuştu. Hasımları olan VTOL İngiliz Harrier veya Yak-38’den çok çok ileri bir uçaktı. Ancak tarihler Ağustos 1991’e geldiğinde Sovyetler Birliği’nin yıkılmasıyla proje durduruldu. 1992 Yılına gelindiğinde Amerikalı Lockheed Martin, Yakovlev firmasına Yak-141 ile ilgili geliştirme teklif etti ve bu teklif kabul edildi. Birkaç yıl sonra da Lockeed Martin işbirliğine son verip X-35B yani F-35B savaş uçağı ile ortaya çıktı. Yak-141 ise sadece 4 adet prototip ile kaldı.
4) Northrop YF-23 (ABD)
ABD’nin ATF (Advanced Tactical Fighter) yani “gelişmiş taktik avcı uçağı” programı için geliştirilen YF-23, ilk uçuşunu 1990 yılında gerçekleştirmiştir. Bu yaratığın rakibi ise tahmin edeceğiniz üzere Lockheed YF-22 idi. YF-23 hem radar izi bakımından hem hızı bakımından hem de menzil bakımından YF-22’den üstündü. Ancak rakibi kadar çevik değildi. Uçağın baklava şeklindeki kanat yapısı yüksek süratlerde daha az sürtünmeye yol açmasını sağlayıp, V seklindeki kuyruk kanatları ise rakibine göre daha az radar izi olmasını sağlamıştır. “Black Widow” ve “Gray Ghost” takma adına sahipti. Bu uçaklar teknolojiyi o kadar zorluyordu ki firmalar tek başlarına işin içinden çıkamazdı. Bu yüzden YF-23’de Northrop ile McDonnell Douglas; YF-22’de ise Lockheed, Boeing ve General Dynamics ortak çalışıp geliştirmişlerdi. 1991 yılında testler tamamlandıktan sonra Amerikan ordusu kararını YF-22’den yana verdi. Bu tercihin sebebi kesin olarak bilinmese de YF-22’nin YF-23’den daha iyi bir manevra kabiliyetine sahip olmasından ve bakım/maliyet masraflarının daha düşük olmasından kaynaklandığı söyleniyor. Amerikan Donanması, YF-23’ü değerlendirmek istedi ancak bu da iptal oldu. Üretilmiş 2 YF-23 prototipi 2010 yılından beri müzededir.
5) Sukhoi Su-47 Berkut (Rusya)
Rusya’nın F-22’ye karşı Sukhoi firması tarafından deneysel olarak geliştirilen Su-47, ilk uçuşunu 1997 yılında gerçekleştirdi. Aslında ilk olarak Su-37 olarak adlandırılmıştı sonradan değiştirildi. Resimde de gördüğünüz üzere bu uçağın kanat yapısı ters şekilde dizayn edilmişti. Bu kanat yapısı sayesinde Su-47 düşük hızlarda ve alçak irtifalarda diğer savaş uçaklarına göre çok daha iyi bir manevra kabiliyetine sahip olmaktadır. Su-47’nin ters kanatları uçarken ve dönüş yaparken daha fazla basınca maruz kalıyordu ve kanatları sağlamlaştırmak gerekiyordu. Kanatları sağlamlaştırınca ağırlık ekstradan artıyor ve ters kanadın faydasından çok zararı oluyordu. Ek olarak, radarda çok kendine özgü ve eşsiz bir görüntüsü olacağı için Moskova yönetimi bu uçağa sıcak bakmadı. Yine de bu uçak sayesinde Sukhoi 2002 yılında Moskova’dan 5. Nesil Avcı projesini yapmaya hak kazandı. Herkes Su-47’nin seri üretime girmesini beklerken ortaya PAKFA yani Su-57 çıktı. Zaten başta da söylediğimiz gibi Sukhoi firması Su-47’yi yalnızca deneysel olarak, test amaçlı geliştirmişti. Uçakta masrafları azaltmak için Su-27’nin iniş takımları ve dikey kuyruk kanatları takıldı. Ancak halen günümüzdeki pek çok uçaktan gelişmiş bir makinedir. Nato adı “Firkin” olan bu uçak yalnızca 1 adet üretilmiştir.
6) Mikoyan 1.44 (Rusya)
İlk adı 1.42 olan projenin adı Moskova tarafından 1.44 olarak değiştirildi. MİG 1.44 hayalet karakteristiğiyle F-22 Raptor benzeri olarak tasarlanacaktı ancak F-22 kadar stealth olmadığı söylenmektedir. İlk uçuşunu 2000 yılında gerçekleştirdi. MİG 1.44 yaklaşık 4000 kilometre gibi çok iyi bir menzile sahipti (Su-47 menzili 3.300 km olarak belirtilmektedir). Nato adı Flatpack olan projenin başlangıcı Sovyetler Birliği’ne kadar uzamaktadır. Ancak birlik dağılınca ve Rus ekonomisi çöküşe geçince projeye yeterli ilgi ve kaynak sağlanamadı. Bu olaylardan sonra ekonomik problemler yaşayan Mikoyan’ın Çin’e projeyi sattığı söylenmektedir. Biliyorsunuz Çin’in J-20 adında bir jeti var ve aşağıdaki fotoğrafa bakınca aradaki ciddi benzerliği görebilirsiniz. Ancak Çin de Mikoyan da bu iddiayı yalanlamaktadır. 1.44 de tıpkı kader ortağı Su-47 gibi 1 adet üretilerek tarihin tozlu sayfalarına yalnız başına girdi.
7) Boeing X-32 (ABD)
ABD ve müttefiklerinin çok amaçlı savaş jeti ihtiyacını karşılamak için başlatılan JSF (Joint Strike Fighter) programı için geliştirilen X-32 ilk uçuşunu 2000 yılında gerçekleştirdi. Yarışmaya başlangıçta birçok firma katıldı ancak 1996 yılına gelindiğinde ABD hükümeti ile Boeing ve Lockheed Martin birer konsept uçak üretilmesi için sözleşme imzaladılar. Ve ABD, uçağı geliştiren firmaların kendi paralarını kullanıp projeyi finanse etmesini yasakladı. Amerikan hükümeti her iki firmaya da uçağı her şeyiyle tasarlayıp prototipi çıkarması için 750 milyon dolar verdi. Bunun sebebi hem düşük maliyetle uçağı geliştirebilmek hem de yarışmayı kazanmaya çalışan firmaların iflas etmesini engellemekti. Boeing X-32 ve Lockheed Martin X-35 arasındaki yarışmadan sonra, 2001 yılında X-35’e dayanan son bir tasarım seçildi. X-32’nin tasarımına bakınca “iyi ki de X-35 seçilmiş” diyor insan. Mach 1.6 maksimum hıza sahip ve 1.500 kilometre yaklaşık menzile sahipti. X-35 ise 2.700 kilometreye yakın menzile sahipti. X-32’nin Boeing firması tarafından takılan ismi “Monica”dır. 2005 yılında, Boeing X-32A, Ohio yakınlarındaki Birleşik Devletler Hava Kuvvetleri Ulusal Müzesi’ne devredildi. X-32B ise yine 2005 yılında Patuxent Nehri Deniz Hava Müzesi’ne devredildi ve sergilenmektedir.
Japonya 2000’li yılların başlarında ABD’nin 5. Nesil uçak projelerini yakından takip ediyordu. 2006 yılında Amerikan kongresi F-22’ye ihracat yasağı koyunca 2007 yılında Japonlar ATD-X (advanced technology demonstrator-x) programını başlattı. Uçak Japon endüstrisinin kabiliyetlerini görme amaçlı test olarak geliştirilecekti. Bu yüzden bu uçağın motorundan vidasına her şey Japon yapımıdır. Uçağı üretmek için 200’den fazla Japon şirketi parça geliştirdi. X-2 ilk uçuşunu 2016 yılında başarıyla gerçekleştirdi. X-2’de Rus uçaklarında bulunan thrust vectoring dediğimiz hareketli nozzle teknolojisi denenmişti bu sayede çok iyi manevralar yapabiliyordu. Ancak uçağın gövde içi mühimmat taşıma özelliği yoktu çünkü hasımlarına göre çok küçük bir uçaktı. Japonya yüksek miktarda F-35 satın aldı ve Mitsubishi X-2 Shinshin 1 adet üretilmiş olarak kaldı. Ancak Japonya X-2’den elde edilen teknoloji ve tecrübeleri kullanarak “F-3” adında 5++ veya 6. Nesil savaş jeti geliştirmeyi planlıyor.