Küresel Savaşçı Türkiye’den “Iron Dome ve Panzehiri” Derlemesi

11 Dk. Okuma Süresi

İsrail’in Filistinli yerleşimcileri Ramazan ayında yerlerinden etmek için saldırması sebebiyle Gazze’deki örgütler, saldırılara cevap vermek durumunda kaldı ve binlerce roketle İsrail’i vurdular. Gazze’deki güçlerin elinde menzili 4-250 km arasında değişen binlerce ve belki de on binlerce roket olduğuna inanılıyor. İsrail ise bu saldırılara başta Iron Dome (Demir Kubbe) olmak üzere katmanlı hava savunma sistemiyle karşılık veriyor. Bugün sizlerle ağırlıklı olarak Demir Kubbe Hava Savunma Sisteminin; etkinliğini, menzilini, çalışma prensiplerini ve nasıl durdurulabileceğini konuşacağız.

DEMİR KUBBE’NİN TARİHİ

Demir Kubbe’yi oluşturan fiki, 2006 yılına kadar dayanmaktadır. Hizbullah, 2006 yılındaki Lübnan Savaşı sırasında Hayfa şehri de dahil olmak üzere İsrail’i yaklaşık 4000 roketle vurdu. Roket saldırısı 44 yahudinin ölümüne ve yüzlercesinin yaralanmasına sebep olmuştu. Bu sebeple İsrail, özellikle alçak irtifa hava savunmayı etkinlikle yapması hedeflenen Demir Kubbe Sistemi’nin geliştirilmesine 2007 yılında başladı.

Demir Kubbe Sistemi temelde, ABD’nin mali ve teknolojik desteğiyle İsrail Havacılık-Uzay Sanayi ve Rafael şirketi tarafından geliştirilmiştir. Demi Kubbe  2011 yılında hizmete alınan bir C-RAM sistemidir. C-RAM’in açılımı “Counter Rocket, Artillery, and Mortar” yani “Anti-Roket, Top ve Havan”. İsrail kendi ihtiyaçları doğrultusunda geliştirildiği için de türünün öncüsü ve tek örneği olarak gösterilmektedir. Şimdiye kadar aktif çatışma ortamında 3000’den fazla atışla en çok kullanılan silah sistemlerinden birisi olarak “Combat Proven-Saha İspatlı” kabul edilmektedir. Demir Kubbe özellikle roketler konusunda kendini ispatlamış olsa da bunun haricinde uçak, helikopter, İHA ve hassas güdümlü mühimmat (precision guided munition-PGM) gibi hava hedeflerine karşı da etkili menzil ve irtifa limitleri dahilinde görev yapabilmektedir.

Proje giderlerinin başlangıçta tamamen İsrail’in kendi kaynaklarından karşılanması planlanıyordu. Ancak seri üretime geçilmesinin ardından alınan finansal destek karşılığında sistem bileşenlerinin yarısı ABD’de üretilmeye başlandı.  Savunma sisteminin maliyetinin 1,3 milyar dolarlık kısmının ABD tarafından karşılandığı biliniyor. Ayrıca ABD’nin İsrail’in füze savunma sistemleri programına yıllık 500 milyon dolar destek vermesi öngörülüyor. Bu miktarın yaklaşık 75 milyon dolarlık bölümü de Demir Kubbe programına ayrıldı. İsrail ayrıca 2019 yılında ABD’ye iki batarya Demir Kubbe sistemi teslim ederek önemli bir ihracat başarısı da sergilemiştir.

İsrail’in katmanlı hava savunma ağı sadece Demir Kubbe’den oluşmuyor. Farklı menzillerdeki füze saldırılarına karşı geliştirilen üç katman ve bu katmanlarda görevli olan birden fazla alt sistem yer alıyor. En alt katmanı oluşturan Demir Kubbe’nin haricinde ayrıca Dron Dome, Spyder-SR, Spyder-MR, Patriot, Barak-8, David’s Sling, Arrov-2 ve Arrov-3 füze sistemleri de bulunmaktadır. Arrov-4’ün geliştirilmesine ise devam ediliyor. İsrail’in hava savunmadaki güçlü etkinliğini, bu sistemlerin tamamının bir Ağ Merkezli Harp/Komuta Kontrol Sistemi altında bütünleştirilmesi oluşturmaktadır.

SİSTEMİN KARAKTERİSTİĞİ ve ÇALIŞMA PRENSİPLERİ

Demir Kubbe; gece veya gündüz, sis, yağmur, toz fırtınası vb. her türlü hava koşulunda 7/24 esasına göre çalışacak şekilde tasarlandı. Demir Kubbe Hava Savunma Sisteminin üç temel bileşeni vardır. Bunlar; tespit ve takip radarı, savaş yönetim ve silah kontrol sistemi ve füze rampalarıdır.

Demir Kubbe, hedefleri algılamak ve yörüngelerini izlemek için ELM-2084 3D AESA radarını kullanmaktadır. S-Bant temelli radar 470 km’ye kadar 1100’den fazla hedefi aynı anda gözetleme ve 100 km’ye kadar dakikada 200 hedefin mevkiini tespit etme kapasitesine sahiptir. Küçük roketler ve havan mermilerini dahi tespit edebilecek hassasiyette olması ayrıca bu tehditlerin nereye düşeceğinin hesaplanmasına imkan verecek şekilde yörünge izleme kapasitesine sahip olması bu radarı sistemin kritik bir öğesi yapmaktadır.

Savaş yönetim ve silah kontrol sistemi (Battle Management and Weapon Control-BMC), ELM-2084 radarının kablosuz bağlantı ile sunduğu verilere göre hedeflerin izleyeceği yörüngeyi hesaplar ve bu bilgiyi hedefin önemli bir tehdit yaratıp yaratmadığını tespit etmek için kullanır. BMC, hedef sadece yerleşim yerlerine veya kritik tesislere tehdit arz ediyorsa, düşeceği alana ulaşmadan önce önleme yapılabilmesi için füze fırlatma sinyalini tamamıyla otonom veya kontrol merkezindeki personel tarafından en uygun mevkideki lançerlere gönderebilmektedir.

Korunmasına karar verilen bölgeler haricindeki sahalara düşecek mühimmatlar ise engellenmemektedir. İnsan faktörünü tamamıyla sistemden çıkarabilen yapay zeka ve yüksek otomasyona dayanan teknoloji sayesinde Gazze Şeridi gibi yakın bir menzilden fırlatılan roketlerden korunabilmek için 15 ila 90 saniyelik bir zaman kazanılmış oluyor. İşte! Demir Kubbe’nin çeşitli kaynaklarda %75-90 arasında olduğu belirtilen hedef imha başarı yüzdesinin önemli sac ayaklarından birini de bu komuta-kontrol sistemi oluşturuyor.

Demir Kubbe’nin son bileşeni ise sizlerin de tahmin edeceği üzere füze rampaları ve Tamir adı verilen füzelerdir. Tamir Füzesi, 70 km menzil ve 10 km irtifaya kadar, 2,2 mach süpersonik hızda etkili olabilmektedir. 3 metre uzunluğunda ve 16 cm çapındaki katı yakıtlı füzenin toplam ağırlığı 90 kg. Füze, ara safhada data-link bağlantısı ve terminal safhada aktif radar güdüm sistemi ile hedefine angajman gerçekleştirmektedir.

Harp başlığı, doğrudan hedefe çarparak veya hedefin yakınında infilak ederek basınç ve parça tesiriyle başarıya ulaşmaktadır. Demir Kubbe, füzeyi fırlattıktan sonra onu hedefiyle kaderine terk etmez. Üretici firma, Tamir Füzelerine ara safhada hedefini takip edebilmesi için sürekli olarak link bağlantısıyla bilgi güncellemesi yapılmasının önemini bilhassa vurgulamaktadır. Komuta-kontrol sistemi bu şekilde füzeyi aralıksız beslemekte ve hedefi takip ve imha edebileceği optimum mevkiye sevk etmektedir. Uzun gibi görünse de ELM-2084 radarının hedefi tespit etmesiyle başlayan tüm bu süreç, 2-3 dakika gibi kısa bir sürede tamamlanıyor.

İsrail an itibariyle 10’dan fazla Demir Kubbe bataryasına sahip durumda. Her bir batarya 20 füze taşıyan 3 veya 4 adet lançerden oluşuyor. Bu da tüm sistemin 800 civarında füze kapasitesine sahip olduğu anlamına gelir. İsrail bu lançerleri ve radarlarını genellikle 20 km aralıklarla yerleştirmektedir. Mevcut Tamir füzelerinin birim maliyeti açık kaynaklarda 40.000-100.000 dolar arasında belirtilmektedir.

Kassam roketlerinin 500-600 dolarlık birim maliyeti ile kıyaslandığında çok büyük bir meblağ gibi görünse de, diğer hava savunma füzeleriyle karşılaştırdığımızda maliyetinin düşük olduğunu söyleyebiliriz. Ancak bazı durumlarda hedefin imhası için birden fazla füze ateşlenmesi gerekebileceği de belirtilmektedir. Demir Kubbe’nin donanımında bugüne kadar hiçbir değişiklik yapılmadığı ancak yazılımında daimî olarak iyileştirmelere gidildiği açıklanmıştır.

NASIL İMHA EDİLİR veya KULLANILMAZ HALE GETİRİLİR?

Demir Kubbe’den bağımsız olacak şekilde, herhangi bir hava savunma sisteminin veya bu sistemin füzesinin; müdahale edebileceği bir menzil, irtifa, hız, manevra şiddeti ve hedef sayısı aralığı mevcuttur. Eğer sistemin sahip olduğu minimum seviyenin altında veya maksimum limitin üzerinde faaliyet gösterilirse sistem doyuma ulaşacak ve imha yeteneğini sergileyemeyecektir.

Her ne kadar AESA radarlarları yüksek korumaya sahip olsa da sistem döngüsünün başlangıcı olan ELM-2084 radarına kullanılamaz hale getirme, tam körleme, kısmi körleme veya sahte temaslarla doyuma ulaştırma gibi elektronik taarruz (ET) teknikleri uygulanabilir. Tabi bunun için örneğin KORAL gibi güçlü, kabiliyetli ve son teknoloji bir ET sistemine ve tecrübeli personele ihtiyaç duyulacaktır. Tamir füzesinin aktif radar güdümlü olması münasebetiyle ona da ET teknikleri uygulanabilecektir.

Bilgilendirme kısmında gördüğümüz üzere sistem tamamıyla kablosuz veri bağlantıları aracılığıyla iletişim kurmaktadır. Bu da ne kadar önlem alınırsa alınsın, siber saldırıya ve elektronik taarruza daimi olarak açık bir kapısı olduğu anlamına gelmektedir. Özellikle link bağlantılarına siber saldırılarla önemli zararlar verilebilir.

ABD’ye alınan Demir Kubbe bataryalarıyla ilgili bilgi sunan ABD’li General Mike Murray’in,

“Demir Kubbe sisteminin ABD Ordusunun Savaş Komuta Sistemiyle entegre etme çabaları sırasında, siber güvenlik açıkları ve operasyonel zorluklar da dahil olmak üzere çeşitli sorunların tespit edildiği”

yönündeki açıklaması bu kapsamda önemli eksiklikler olabileceğini göstermektedir.

İsrail’de şu anda 10 batarya Demir Kubbe sistemi kullanılıyor. Orta büyüklükteki bir şehrin korunması bir batarya ile sağlanabiliyor ve uzmanlara göre tüm ülkeyi korumak için en az 13 batarya gerekmekte. Her ne kadar İsrail bu açığı farklı hava savunma sistemleriyle kapatmaya çalışsa da tüm ülkeyi kapsayamayacakları ve bazı zafiyetlerin tespit edilmeyi beklediği açıktır.

Son yaşanan olaylarla ilgili yapılan analizlerde; Hizbullah ve Hamas’ın yeni kullandığı taktikler ve istihbarat başarısı ile İsrail şehirlerindeki Demir Kubbe bataryalarının yerlerini, kör noktalarını ve etki alanları dışındaki noktaları çok iyi tespit etmiş ve saldırılarını bu noktalara yöneltmiş oldukları ifade edilmektedir. Mevki tespit edilen sistem öğelerine yapılacak sabotajlar ile Demir Kubbe’nin parça parça etkisiz hale gelebileceği de düşünülebilir.

Mümkün olması durumunda sistemi doyuma ulaştırmak maksadıyla her gün kısa süre zarfında yüzlerce roket atılması, Demir Kubbe’nin işlevsizleşmesi, direncini kaybetmesi ve eski performansını gösterememesi gibi problemleri doğuracaktır. Füze lançerlerine yeniden yükleme yapma işlemi elbette bir zaman almaktadır. Yeniden yüklemeye izin vermeyecek şekilde yapılacak yoğun saldırılarda başarı ihtimalinin daha da artabileceği belirtilmektedir. Ayrıca İsrail’in yedek füze stok durumunun ne olduğu da bilinmiyor.

Hamas şu an Demir Kubbe’yi ilk olarak etkisiz ve düşük kalibreli füzelerle doyuma ulaştırıp, sonrasında fırlatılacak daha güçlü füzelere maskeleme yapmaktadır. Pek çok kaynak da bunun etkili bir yöntem olduğu belirtilmektedir.

Sonuç olarak; İsrail, Demir Kubbe ile gerçekten yetenekli bir alçak irtifa hava savunma sistemi ortaya çıkarmış ve başarısını harekat şartlarının elverdiği ölçüde kanıtlamıştır. Demir Kubbe’yi küçümseyecek bir yaklaşım içinde olmak, eldeki veriler ışığında tamamıyla gereksiz olacaktır. Bunun gibi kabiliyetli bir alçak irtifa hava savunma sitemine sahip olmak, her ülkenin olduğu gibi bizim de öncelikli hedeflerimiz arasında olmalıdır.

Ancak hem İsrail Ordusu (IDF)’nun şimdiye kadar modern silah ve teknikler kullanan disiplinli bir orduyla karşı karşıya kalmadığını hem de Demir Kubbe’nin sergilediği ve başarılı olduğu tüm testleri “merdiven altı roketlere” karşı kazandığını düşünmek gerekir. Kim bilir, belki de IDF ve Demir Kubbe’de, kendini gerçekten ispat etmek için üstün Türk disiplininin çelikleşmiş ifadesi olan TSK ve üstün Türk aklının ürünü olan İHA’larımızı bekliyor olabilir.

Yazar: Küresel Savaşçı Türkiye/Murat YARALI

Bu Yazıyı Paylaş
Takip et:
TDA Haber Merkezi
Yorum yap

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

Exit mobile version