Gemisavar Füzeler Dosyası 5: Karşı Önlemler, Türk Deniz Kuvvetleri’nde Gemisavar Güdümlü Mermi Karsıtı Hava Savunma Harbi

43 Dk. Okuma Süresi

Karşı Önlemler

 Bu bölümde gemisavar füzelere karşı yürütülen hava savunma harbinden bahsedeceğiz. Yalnız modern gemisavar füzelerin 50 kilometre üstü menzillerde tespitinin çok zor olması ve normalde pahalı ve ana amacı stratejik hava platformları, savaş jetleri ve balistik füzeler gibi çok daha sofistike hedeflere karşı taaruz ve savunma için tasarlanmış pahalı orta ve uzun menzilli hava savunma füze sistemlerini (Standart, Aster serisi vb. füzeler) gemisavarlara karşı kullanılabilir olmasına rağmen pek tercih edilmemesi sebebiyle işlemeyeceğiz. Ana amacı gemisavar füzelere karşı hava savunma harbi yürütmek olan kısa/orta menzilli modern hava savunma sistemlerinden bahsedeceğiz.

 Gemisavar füzelere karşı hava savunma harbi, iki ana başlık altında incelenmelidir. Bunlar hedefi vurarak veya fiziksel tahribat vererek durdurmak olan “hardkill” ve elektronik harp veya aldatıcılar ile gerçekleşen “softkill”dir. Şimdi Hardkill ve softkill savunma sistemlerini detaylandıralım.

-Hardkill (Fiziksel Tahribat İle) Önleme sistemleri

-Baş Topu

 Donanma topçuluğu yüzyıllardır var olan bir kavram. Fakat yıllar içinde topçu sistemleri önemlerini biraz kaybetti. Ve fakat modern donanmalar onlardan vazgeçemiyor. Günümüzde kara taaruzu, su üstü harbi, hava savunma harbi gibi 4 boyutlu harbin üçünde etkin ve uygun maliyetli olarak yakın menzilde baş topu sistemleri kullanılıyor. Günümüzde Nato donanmalarına bakacak olursak 155mm’den 40mm’ye kadar baş topu modellerinin olduğunu görürüz. Her kalibredeki topun tahribat gücü, namlu çıkış hızı, menzili, mermi ağırlığı ve atım hızı değişmektedir. Örneğin donanmamızda kullanılan 127mm 5/54 mark 45 topun mermi çekirdeği ağırlığı ortalama 31,75kg, mermi çıkış hızı 760 m/s, atış hızı dakikada 16-20 mermi ve menzili maksimum 20 mil yani 37 kilometredir (mod4). Bir diğer topçu sistemimiz OTO-Malera 76/62 için ise bu rakamlarlar ; ortalama mermi çekirdeği ağırlığı 6.3kg, mermi çıkış hızı 915 m/s, atış hızı dakikada Compact modelde 85, Super Rapid modeli için 120 mermi ve maksimum menzili 20 kilometredir ( VULCANO güdümlü mühimmatı 40 km ile istisnadır). Görüldüğü üzere iki topçu sisteminin parametreleri oldukça farklılık göstermekte.Mesela biri 60 kg’lik mermiler ile deniz ve karadaki hedefleri yerle bir edebilirken diğerinin tahribat gücü zayıf kalır/kalıyor. Bu yüzden saydığım 3 harp boyutundaki etkinlik düzeyleri de değişmektedir. Bizim konumuz olan gemisavar füzelere karşı ”hava savunma harbi”dir. Ve bu harp senaryosunda küçük çaplı ve daha seri atış imkanı sağlayan sistemler daha etkilidir diyebiliriz.

127mm 5/54 Mark 45 Mod4 (Amerikan Arleigh Burke sınıfı)

 Baş topu sistemleri gemisavar füzelere karşı hava savunma harbinde, havada patlayarak ufak parçacıklar yayan “parçacık etkili” mühimmatlar ile havada bir şarapnel bulutu oluşturarak veya gemi üzerine gelen gemisavar füzenin yakında patlaması sonucu parçacık etkisi ile füzeyi tahrip edip, düşürmeyi amaçlar. Bir gemisavar füze geminizin üzerine geliyorken ve henüz tam olarak top menziline girmemişken baş topunuz ile havada bir parçacık bulutu oluşturmak maksadıyla gemisavar füzenin geldiği yöne doğru belirli yükseliş ve yöneliş açılarını tarayarak “baraj atışı” yapılır. Hedef kesin menzile girdiğinde ise topumuzun atış kontrol radarı hedefe kilitlenir ve top atış kontrol sistemimizin hesapladığı takribi buluşma noktasına doğru yine havada patlayan, parçacık etkili mühimmatlarca bir dizi atış yapılarak gemisavar füze imha edilmeye çalışılır.

OTO-Melara 76/62 Super Rapid Fridtjof Nansen sınıfı fırkateynden ateşlenirken

 Daha önce de belirttiğim gibi baş topu kalibreleri ne kadar düşük olursa hava savunma etkinliği de o kadar fazla oluyor. Burada tüm baş topu sistemlerinin detaylarını paylaşmaya kalkmak olmaz fakat yakın zamanda geliştirilmiş bir hava savunma konusunda oldukça etkili baş topu sisteminden bahsedeyim.

 Yine OTO-Melara tarafından geliştirilen 76/62 “Strales” topçu sistemi kendi mühimmat aydınlatma anteni ve modern atış kontrol sistemi ile gemisavar avlamak konusunda oldukça işe yarar bir sistem olarak önümüze çıkıyor. Sistem’in topu 76/62 OTO Malera Super Rapid yani atış hızı 120 mermi / dakika olan model (compact versiyonu dakikada 85 mermi atar.). Bu sistemin de diğer OTO-Melara topçu sistemleri gibi standart HE (high explosive) mühimmat, ANNE, PFF (parçacık etkili), SAPOM ve SAPOMER yarı zırh delici ve Vulcano lazer/IR güdümlü mühimmatını kullanabilir. Ancak onu hava savunma harbi ve asimetrik harpte farklı kılan mühimmatı DART mühimmatıdır. DART, özel güdümlü bir top mühimmatıdır. Mühimmat üzerinde baştan sona ilk olarak OTO-Melara tarafından geliştirilen 3A milimetrik yaklaşma tapası bulunur. Bu tapa, programlanabilir bir tapadır ve atış öncesi mühimmatlar şarjöre yüklenirken hangi mod’da çalışacağı belirlenir veya uçuş sırasında RF sinyalle programlanabilir. Elektronik harbe dayanıklıdır (ECM kabiliyeti) ve yakınlık algısını altimetrik olarak sağlar. Tapanın 4 temel modu vardır, bunlar hava savunma için yakınlık (merminin hava hedeflerine karşı hangi mesafede patlayacağını belirler. Bu mesafe gemisavarlar ve uçaklara karşı değişiklik gösterebilir), su üstü yakınlık ( daha çok asimetrik, küçük su üstü hedefleri için kullanılır. Su üstü hedefin üzerinde patlayarak şarapnel ve parçacık etkisi ile imha edilmesinde rol oynar), çarpma modu ( hedefe çarptığında mühimmat patlar) ve gecikmeli çarpma modudur ( çarpmadan kısa bir süre sonra mühimmat patlar). Tapanın hemen arkasında 2 adet yönlendirme kontrol yüzeyi bulunur (kanatçık), bu yüzeyler aydınlatma anteninden gelen bilgiye göre hareket ederek mühimmatı yönlendirir. Kanatçıklardan sonra füzenin ateşlenmeden sonra ayrılan sabot kısmı ve harp başlığı bulunur. Bu harp başlığı 2.5 kilodur. Tungten parçacıklar ve patlayıcı içerir. Daha sonra güdüm sistemi gelir. Burada RF alıcıdan (RX) gelen sinyaller işlenerek füzeye yön komutları üretilir. Mühimmatın en arkasında ise 6 adet stabilizatör kanatçık ve RF alıcı (RX) anteni bulunur. DART mühimmatının sabot ayrılmamış ağırlığı 4.2 kg, ayrılmış ağırlığı 3.5 kg’dir. Boyu ise 660 mm’dir. Etkili menzili 8+ km ve uçuş hızı 1100 m/s’dir. Mühimmat 5 saniyede 5 km menzile ulaşabilir ve 40 G’nin üstünde manevra kabiliyeti vardır. DART mühimmatı Strales sisteminin Ka band aydınlatla anteni (TX, tek yönlü) tarafından RF sinyaller ile hedefe karşı yönlendirilir. Bu sisteme “SACLOS (Semi-Active Command Line Of Side)” denir. Bu tanım hedefe ulaşana kadar bir atış kontrol radarı vs. Tarafından aydınlatılmak zorunda olan mühimmatlar için kullanılır.

DART mühimmatı

 Peki bu komplike top mühimmatı bir gemisavara karşı nasıl kullanılır. Bir senaryo örneği ile açıklayalım:

 Platformun hava arama radarı tarafından tespit edilen 3 füze gemisavar füze birlik üzerine yaklaşmakta olsun. Savaş harekat merkezinde hedef sınıflandırma yapılsın ve platformun elektronik destek sistemleri tarafından füzenin aktif radar güdümlü olduğu bilgisi alınsın.Bu sınıflandırma sonrası 3 adet ESSM füzesi ile karşılık verilsin fakat bir füzemiz kaçırmış olsun ve gemisavarlardan biri hala üzerimize doğru gelmekte olsun. Yakın hava savunmada Strales sistemi ile savunma yapılacağı kararı alınsın. Platformumuzun atış kontrol radarı hedefe kilitlensin ve Strales sisteminin atış kontrol birimine gerekli radar verilerini eş zamanlı olarak iletmeye başlasın. Bu aşamada topun şarjör kısmında hazır tutulan DART mühimmatı namlu ağzında hazır konuma getirilir, aynı anda namlunun yükseliş ve yöneliş açıları belirlenir ve hedefe yönlendirilir. Daha sonra istenilen miktarda DART mühimmatı peş peşe ateşlenir (Burda şöyle bir durum var ki Ka band 26.5 ila 40 gighertz aralığını kapsar ve TX anteni bu frekans spektrumundaki herhangi bir frekans ile her bir mühimmata ayrı güdümleme yapılır, yani desteklenecek mühimmat sayısı konusunda bu bize fikir verebilir fakat antenin bu spektrumda kaç ara frekansı desteklediği dolayısıyla kaç mühimmatı aynı anda yönlendirebiceği bilinemez, bu bilgi söylenmez de zaten). Ateşlenen mühimmatlarımız hedefe doğru uçarken sistemimizin TX anteni tarafından hassas olarak buluşma noktasına yönlendirilir. Buluşma noktasında önceden programlık veya o an RF sinyalle programlanan 3A milimetrik yaklaşma tapası, hava savunma moduna göre olan bir mesafede, bir fünye ile harp başlığını inflak ettirir. Ve tungsten parçacıklar ile hedef tahrip edilerek imhası sağlanır.

Strales sisteminin genel özelliklerine gelecek olursak, şöyledir:

  • Kalibre: 3 inç / 76,2 mm
  • Namlu uzunluğu: 186 inç / 4,72 metre ( 62 kalibre )                               
  • Namlu Soğutma Sistemi: Tatlı su soğutmalı (4 saat içerisinde 50 mermi atılırsa namlu sıcak namlu durumuna geçer ve soğutma sistemi çalışır)
  • Ağırlık: > 7900kg, boş
  • Kovan: 76 x 900 mm / 12,34 kg
  • Yükseklik: – 15 ° ila + 85 °                                          
  • Dönüş: 360 ̊ (ideal, platformdan bağımsız)                                       
  • Dönüş Hızı: saniyede 60 ̊                                                        
  • Ateş Hızı: Dakikada 120 atıma kadar ( Compact veya Super Rapid seçilebilir)
  • Namlu Çıkış Hızı: 925 m / s (1100 m / s – DART)                                       
  • Şarjör Kapasitesi: 89 atışa hazır mühimmat, 20 farklı mühimmat seçebilme kabiliyeti     
  • Anten: Ka Band Transmitter (TX)                                          
 Mühimmatlar Ve Menzilleri:
  • HE (yüksek patlayıcı) – 6.296 / Menzil 16 km / Etkili menzil 8 km
  • PFF (parçacık etkili) – füze/uçak karşıtı mühimmat
  • SAPOM (yarı zırhlı delici) – 6,35kg / Menzil 16km
  • SAPOMER (yarı zırhlı delici, genişletilmiş menzil) – Menzil 20km
  • DART ( birden fazla hedefe karşı atılabilen güdümlü mühimmat)-
       Ağırlık namluda 4,2kg / uçuşta 3,5kg / uzunluk 660mm / Etkili menzil> 8km
  • VULCANO (76mm güdümlü ve güdümlü genişletilmiş menzil mühimmat) – Çok rollü yarı zırh delici harp başlığı. Menzil balistik >30 / GPS+ INS güdüm >40 Ağırlık 5 kg Terminal güdüm IR, SAL
OTO-Melara Strales 76/62

-Kapalı Çevrim Noktasal Savunma Sistemleri (CIWS)

CIWS ( Close-İn Weapon System)yani noktasal savunma sistemleri muharip gemilerdeki yakın hava savunma sistemlerinin başında gelir. CIWS sistemlerinin ana hedefleri güdümlü füzeler olmasına rağmen uçak, helikopter, insansız hava aracı ve bazı asimetrik yüzey hedeflerine karşı da kullanılırlar. CIWS kısmi operatör kontrolünde, temelde kendilerine yetebilen otonom sistemler olarak tasarlanmışlardır. CIWS sistemleri kendi arama, atış kontrol radarları ve atış kontrol sistemi olan sistemlerdir. Ve bu rehberlik ve bilgisayar sistemleri tarafından yönlendirilen çok namlulu makinelı top veya füzelere sahiptirler. Bu sistemler bir geminin katmanlı hava savunmasında hayati rol oynarlar.

  CIWS sistemleri sea skimming ve yüksek G kuvvetli manevralarla gemilere yaklaşan gemisavar füzeler için son etkili savunmayı (terminal savunma) yapması için otonom şekilde dizayn edilmişlerdir. Bu özellikleri onları gelişmiş silah/sensör donanımına sahip olmayan çeşitli geri hizmet gemilerinin ve ana savaş gücüne dahil olmayan gemilerin yakın hava savunmaları için seçilmelerinde de büyük rol oynar. 

 Dünya üzerindeki CIWS sistemlerine bakacak olursak hiç şüphesiz ilk akla gelen Amerika’nın meşhur Phalanx’ı olacaktır. Başarılı ve kendini muharebe sahasında kanıtlamış bir sistem olarak başta Amerikan Donanaması olmak üzere diğer birçok Dünya donanması tarafından tercih edilmektedir. Phalanx Ku band arama ve atış kontrol radarına ve elektro-optik/kızılötesi (FLIR) arama sistemine sahiptir. Bu sensörler rehberliğinde sahip olduğu otonom atış kontrol sistemi üzerinde bulunan M61 Vulcan 20 x 120mm 6 namlulu gantling topun kontrolünü sağlar. Bu top güdümlü füzelere karşı sert Tungsten içerikli çekirdeğe sahip mermiler ateşler ( diğer hedeflere karşı isteğe bağlı yüksek patlayıcı,yangın mermisi veya izli mermide kullanılabilir). Topun atış hızı saniyede 75 atım gibi muazzam bir hızdır ve namlu çıkış hızı 1.100 m/s’dir. Yani anlayacağınız Phalanx tespit ettiği güdümlü füzenin üzerine mermi yağdıran bir sistemdir. Sistemin maksimum menzili ise 3 kilometre civarındadır. Ayrıca sistem merkez çizgisi etrafında her iki tarafı da 150 şer derece tarayabilmektedir. Phalanx 1980’li yıllarda etkin hizmetine başladığından veri çeşitli modernizasyon ve modifikasyonlara tabi tutuldu. Sistemin versiyonları ve aralarındaki fark ise şu şekilde:

  • Block 0: Phalanx’ın ilk versiyonu olan block 0 birinci nesil demode katı hal elektroniğine sahip ve yüzey hedeflerine karşı yetersiz kalan bir versiyondur.
  • Yükseliş açısı: -10/+80 derece
  • Yükseliş hızı: 86 derece/saniye
  • Yananal hareket hızı: 100 derece/saniye
  • Atış hızı: 3000 mermi/dakika
  • M61 top namlusu: L76, 1500 mm
  • Block 1: Daha gelişmiş bir radar, mühimmat ve yeni nesil elektronik/işlem birimine sahip versiyondur.
  • Yükseliş açısı: -20/+80 derece
  • Yükseliş hızı: 86 derece/saniye
  • Yananal hareket hızı: 100 derece/saniye
  • Atış hızı: 3000 mermi/dakika
  • M61 top namlusu: L76, 1500 mm
  • Block 1A: Yüksek manevra kabiliyetine sahip hedeflerin takip ve imhası için daha gelişmiş bir atış kontrol bilgisayarına sahiptir.
  • Yükseliş açısı: -20/+80 derece
  • Yükseliş hızı: 86 derece/saniye
  • Yananal hareket hızı: 100 derece/saniye
  • Atış hızı: 45000 mermi/dakika
  • M61 top namlusu: L76, 1500 mm
  • Block 1B: Bu versiyon ile gelen en büyük yenilik yukarıda bahsettiğim FLIR sistemidir. Bu yenilikle sistemin etkinlik aralığı genişlemiş. Küçük yüzey fedefleri, alçaktan uçan uçaklar ve düşük ısıl ize sahip hedeflerin tespit ve takibine imkan vermiştir. Aynı zamanda bu FLIR sistemi silah operatörünün de hedef görüntülemesine imkan sağlamaktadır.
  • Yükseliş açısı: -25/+85 derece
  • Yükseliş hızı: 115 derece/saniye
  • Yananal hareket hızı: 115 derece/saniye
  • Atış hızı: 4500 mermi/dakika
  • M61 top namlusu: L99, 2000 mm
Phalanx Mk 15 Block 1B

                   Phalanx’ın tatbikat videosu için tıklayınız.

Phalanx Mk15 Mod 0 üzerinden sistem birimlerinin konumları

 2000’li yılların sonlarına doğru RIM-116 RAM (Rolling Airwarfare Missile) yakın hava savunma füze sistemi ile Kendi atış kontrol radarı ve elektro-optik sistemine sahip otonom Phalanx Block 1B sistemi birleştirildi ve böylece SeaRAM doğmuş oldu. Raytheon tarafından geliştirilen  SeaRAM sisteminde Phalanx Block 1B’de yer alan M61 top sistemi yerine 11 hücreli RAM füze lançeri eklenmiştir. Bu şekilde namlulu CIWS sistemi alt yapısı üzerinden füze kullanan hassas ve başarı oranı yüksek bir CIWS sistemi türemiştir. SeaRAM’in ilk teslimatı 2008 yılında gerçekleşti, şuan özellikle Amerikan Independence sınıfı LCS (Littorial Combat Ship) gemilerinin ve bazı Arleigh Burke sınıfı destroyerlerde yakın hava savunmasında kullanılmaktadır.  

Mk15 Mod 31 SeaRAM CIWS

Bir CIWS Hedef Tespit, Takip ve İmhasını Nasıl Gerçekleştirir?(Phalanx için)

 CIWS sistemlerinde herhangi bir IFF (Identification Frend or Foe) yani dost/düşman ayırt etme sistemi sorgulayıcısı bulunmaz. Sistem herhangi bir temasın hedef olup olmadığını ayırt etmek için kendi radar ve FLIR sistemlerinin sağladığı verilere bel bağlar. Herhangi bir temasın hedef kabul edilebilmesi için bazı kriterleri sağlaması gerekir. Bunlar:

  1. Menzili gemiye göre artıyor mu? Azalıyor mu?

 CIWS sisteminde yer alan arama radarı havayı ve olası temasları tarar. Ancak hedef gemiye yaklaşıyorsa sistem devreye girer.

  • Gemiye saldırmak/çarpmak için manevra yapabilir mi?

 Eğer bir temas doğrudan gemiye yönelmiyorsa, sistem temasın hızı ve yeminin rotası arasındaki ilişkiye bakar. Ardından temasın gemiyi vurmak için hala manevra yapıp yapmayacqğına bakar.

  • Önceden belirlenmiş minimum ve maksimum hızlar arasında mı seyrediyor?

CIWS sistemleri her hızda hareket eden teması tespit edebilir fakat bir hedefi imha edebileceği hız aralığı sonsuz değildir. Sistemin vurabileceği maksimum hız limiti vardır (Phalanx için maksimum 2 mach). Eğer hedef bu hız sınırını aşıyorsa CIWS onu durduramaz. Aynı şekilde belli hız seviyelerinin altındaki hedeflere de reaksiyon göstermez. Bu hız aralıkları operatörler tarafından belirlenebilirler.  

 “Burada şunu eklemek isterim ki normalde otonom olarak çalışan bir sistem olan Mk15 mod 0 Phalanx CIWS sistemi, donanmamızın Gabya sınıfı fırkateynlere uyguladığı GENESİS Gemi Entegre Savaş Yönetim Sistemi modernizasyonu ile sadece operatör tarafından kontrol edilebilen genel maksatlı bir savunma sistemi olarak kullanılma kabiliyetine de kavuşmuştur.”

  Dünya üzerinde Phalanx dışında birçok farklı CIWS sistemi vardır. Ünlü Rus Kashtan, KA-630,Panstir ME; Hollandalı Goalkeeper , İsveçli Sea Zenith ve Çinli Type 730 bunlardan bazılarıdır. Bu sistemler ve diğerleri ile ilgili daha detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.

 Donanmamızda ise Sea Zenith ve Phalanx sistemleri kullanılmakta. Ayrıca Aselsan’ın Korkut yakın hava savunma sistemi üzerinden geliştirdiği Gökdeniz CIWS sisteminin test ve kabul süreci devam ediyor. Gökdeniz ilk etapta Barbaros sınıfı fırkateynlerimizin yarı ömür modernizasyonları kapsamında Sea Zenith CIWS sisteminin yerini alacak. Daha sonra ise İSTİF sınıfı fırkateynlerimizin ve Pakistan’a ihraç ettiğimiz 4 Ada sınıfı korvette yer alması planlanıyor. Çift KDC-02 tipi 35mm namlulu topun atış hızı 1100 mermi/dakika ve menzili +4km. Sisten Aselsan tarafından geliştirilen ATOM 35x228mm parçacık etkili mühimmatını kullanıyor. Sistem modern bir 3 boyutlu hava arama radarı, elektro optik tarayıcı istemi ve atış kontol radarıyla donatılmış.

Aselsan Gökdeniz CIWS

-RIM-116 RAM (Rolling Airframe Missile)

 RAM füzeleri donanma gemilerin yakın savunması için tasarlanmış küçük ve hafif IR güdümlü füzelerdir. Füzenin ana kullanım amacı gemisavar seyir/seyir füzelerine karşı noktasal savunma sağlamaktır. Burada şu konuya da açıklık getirmek gerekir. RAM bir noktasal savunma silahıdır fakat bir CIWS değildir. CIWS sistemlerini her ne kadar noktasal savunma sistemi olarak Türkçe’ye çevirsek de aslında noktasal savunma sistemleri noktasal hassasiyette yani tespiti ve imhası zor, küçük ama tehlikeli hedefleri imha etmek için kullanılan tüm sistemlerdir denilebilir. CIWS bir noktasal savunma sistemidir fakat adından da anlaşılacağı gibi “Close-In Weopan System” demek kapalı çevrim yani kendi kendine yetebilen, otonom bir sistem demektir. Bu aşamada SeaRAM gibi yine RIM-116 RAM füzelerini kullanan CIWS sistemi ile şuan bahsedeceğimiz RIM-116 kullanan yakın hava savunma sistemi birbirinden ayrılır.

 Sistemden bahsetmeden önce RIM-116 RAM füzesinin isminin nereden geldiğinden bahsetmek istiyorum. Bu Füzeye “Rolling Airframe Missile” denir. Çünkü füzeler hedefe doğru uçarken küçük ve hafif gövdesinin havadaki stabilizasyonunu sağlamak için dönerek ilerlerler. Bu, yivli bir namludan çıkan top mermisinin yivsiz olana göre daha isabetli olmasının arkasında yatan sebeple aynıdır.

 Füzenin geliştirilmesine 1976 yılında Batı Almanya, ABD ve Danimarka ortaklığı ile başladı. Amerikanlar ve Almanlar gemilerinin sea skimming ile yaklaşan hedeflere karşı yetersiz bir savunmaya sahipti. RAM füzesine giden yolu da bu eksik açtı. Daha sonra Danimarka’nın çekilmesiyle ABD-Almanya ortaklığı ile gelişimine devam etti. Füze 1989’da seri üretime geçti ve 1992’de operasyonel oldu. Hizmete girmesinin ardından 1993-1996 yılları arasında birçok test atışına katıldı ve bu atışlarda, 56 hedeften 55’ini vurarak %98 başarı oranı elde etti.

  RIM-116 RAM füzeleri güdüm sistemi olarak pasif radar + IR kombinasyonunu kullanır.Ayrıca at-unut tipi bir sistemdir, yani ateşleme sonrası müdahale edilemez. Füze ateşlendikten sonra bu kombinasyondan üç farklı şekilde yararlanabilir (block I,II). Sistemin kurulu olduğu platformun savaş harekat merkezi birlik üzerine gelen güdümlü mermiyi sınıflandırdığı zaman eğer füze aktif radar güdümlü bir füze ise füze ayrılmadan terminal aşamaya kadar terminal pasif radar güdüm ile seyredip, terminal aşamada IR güdümü kullanabilir veya iki sistemi birlikte kullanabilir. Eğer birlik üzerine gelen füze başka tip güdüm sistemine sahipse füze oransal navigasyon ile fırlatılır ve terminal aşamada IR arayıcı başlığını açarak hedef aramaya başlar. Füzenin sahip olduğu bu güdüm sistemlerinin geneline Infrared Mode Upgrade (IRMU) adı verilir. Bu güdüm sistemi kombinasyonu füze atılmadan önce belirlenir.

 Günümüzde RIM-116 RAM füzesini kullanan yegane noktasal yakın hava savunma sistemi Mk-31 Guide Missile Weapon System (GMWS) sistemidir. Bu sistem Mk-49 Guide Missile Launching System (GMLS) atış kontrol sistemi ve RIM-116 RAM füzelerini Mk-44 Guided Missile Round Pack içerisindeki 21 füzeyi barındıran Mk-144 Guide Missile Launcher (GML) lançerinden oluşur.  

Mk-114 Guide Missile Laucnher (GML)

 Mk-49 atış kontrol sistemi, platformun savaş yönetim sistemine entegredir. Platformun hava arama radarı hedef tespiti yaptığında hedefin irtifa, sürat ve konum gibi bilgilerini mk-31 sisteminin atış kontrol bilgisayarına dolayısı ile mk-49 sistemine eş zamanlı olarak iletilir. Bu bilgiler ışığında füzenin ateşlenmesi gerçekleştirilir.

RIM-116 RAM günümüze kadar üç defa geliştirmeye tabi tutuldu. Bu versiyonları kısaca deyinelim:

  • Block 0: Füzenin ilk versiyonudur. AIM-9 Sidewinder hava-hava füzesi ile roket motoru, tapası ve harp başlığıortaktır. Füzenin IR arayıcı başlığı ise FIM-92 Stinger ile ortaktır. Bu versiyonda sadece pasif radar yönlendirmesi/terminal IR güdüme sahipti.
  • Block I: Bu versiyonda füzeye herhangi bir radar sinyali yaymayan hedeflere karşı sadece IR güdüm ile taaruz özelliği eklendi. Block 0’ın sahip olduğu özellikler korundu.
  • Block II: Füzenin son geliştirilen versiyonu olan block II, daha gelişmiş bir roket motoruna, daha gelişmiş alt birimlere sahip IR başlığa ve hedeften gelen en en sessiz radar sinyallerini bile tespit edebilen gelişmiş bir pasif radar arayıcı başlığa sahiptir. Ayrıca füzenin ön kısmında yer alan 4 yönlendirme yüzeyi büyütülmüş ve kontrol sistemleri güncellenmiştir. Bu gelişmeyle füzenin manevra kabiliyeti oldukça artmıştır. Yatılan motor güncellemesi ile de menzili 9 km’den 15 km’ye çıkmıştır.

RIM-116 RAM Teknik özellikleri (BlockII):

  • Çap: 146 mm (5,75 inç)
  • Uzunluk: 2.82 metre (111 inç)
  • Kanat açıklığı: 322 mm (12,7 inç)
  • Maksimum Menzil: 15 km (8.10 deniz mili)
  • Minimum Menzil: 400 metre (0,22 deniz mili)
  • Maksimum Hedef İrtifası: 8.1 km (4.37 deniz mili)
  • Minimum Hedef İrtifası: 1.50 metre
  • Hız: Mach 2+
  • Savaş başlığı: 11 kg HE (24,3 pound)
  • Ağırlık: 88 kg (194 pound)

      SeaRAM sisteminden RIM-116 RAM Block II ateşlenme görüntüsü için tıklayınız.

RIM-116 RAM Block II
RIM-116 RAM Block I

  -RIM-162 ESSM (Evolved Sea Sparrow Missile)

 RIM-162 ESSM (Evolved Sea Sparrow Missile) Evrilmiş Sea Sparrow Füzesi, Amerika’nın 1960’larda geliştirdiği ünlü AIM-7 Sparrow BVR (görüş ötesi) yarı aktif radar güdümlü hava-hava füzesinin Amerikan Donanması için özelleştirilmiş türevi RIM-7 Sea Sparrow üzerinden geliştirilmiş, modern bir orta menzilli nokta savunma füzesidir (PDM). ESSM VLS Mark 41 dikine fırlatma sisteminde tek hücrede mk 25 kapsülünde 4 adet (quad packet) olacak şekilde taşınabilir. Dünya donanmalarında da en çok tercih edilen fırlatma sistemi VLS Mark 41’dir.

RIM-162 ESSM

 Büyük abisi RIM-7 Sea Sparrow Sovyetler Birliği’nin artan gemisavar hareketliliğine cevaben, yüksek hızlı jet uçakları ve öncelikli olarak gemisavarlara karşı koyma amaçlı geliştirilmişti. RIM/AIM-7 1990’larda R versiyonu ile çift mod arayıcı başlık ve birçok yeni avantaj sunmasına rağmen AIM-120 AMRAAM’ın daha yüksek performansı daha düşük ağırlıkla sunması üzerine Sea Sparrow’un geliştirilmesi 1990’larda sona erdi. Bunun yerine ABD Donanması geleneksel yükseltmeler yerine, deniz kuvvetleri için özelleşmiş önemli derecede geliştirmelerle füzeyi baştan yarattılar. ESSM böyle ortaya çıktı. Sea Sparrow ile karşılaştırıldığında ESSM daha büyük ve güçlü bir roket motoruna dolayısıyla daha uzun menzile ve daha iyi manevra kabiliyetine sahipti. Ayrıca füzeye 4 adet strakes adı verilen stabilize yüzeyi eklendi. Ayrıca füze skid-to-turn diye adlandırılan, füzenin ateşlenme doğrultusundan, rotasına keskin manevralarla yönelmesine imkan sağlayan (dikey fırlatmaya imkan sağlar) aerodinamiğe ve kontrol alt yapısına sahiptir. ESSM geleneksel atış kontrol/aydınlatma radarları ile aydınlatılabilmesinin yanı sara AN/SPY-1, passive electronically scanned array (PESA) AN/SPY-6 active electronically scanned array (AESA) gibi çeşitli radarlar tarafından da yönlendirilebilir.

 RIM-162 ESSM füzesi ilk olarak Block 1 versiyonu ile Şubat 2004’ te ABD Donanması’nda hizmete girdi. Blok 1, Mk 143 Mod 0 katı yakıtlı motora, 50+ km menzile,  sahiptir. Güdüm sistemi olarak ise terminal öncesi INS + komut rehberliği (up-link), yani fırlatıldı platform tarafından RF bağlantı ile yönledirme ve terminal yarı aktif radar güdümüdür. RIM-7 Sea Sparrow’a göre ilk avantajı menzil ( RIM-7: 19+, RIM-162: 50+) ikinci avantajı ise sadece terminal yarı aktif radar güdümüne ihtiyaç duymasıdır.

 2014 yılına gelindiğinde ise NATO Seasparrow Proje Ofisi ESSM block 2 için ar-ge çalışmaları başlattı. Block 2, Block 1 ile aynı Mk 140 Mod 0 katı yakıtlı motorunu kullanacaktı. Fakat en büyük farklılık güdüm sistemindeydi. Block 2’de çift modlu, X band bir radar arayıcı başlık bulunur. Bu başlık sayesinde füze, platformun atış kontrol radarının aydınlatmasına ihtiyaç duymadan “aktif radar güdüm” ile terminal safhada hedefine angaje olabilir. Veya bu başlık klasik yarı aktif şekilde de kullanılabilir. Block 1 gibi terminal öncesi INS + komut rehberliğine sahip olsa da iletişim sistemleri daha gelişmiş ve elektronik harp (ECM) dayanımı daha yüksektir. Block 2 füzesi yeni nesil sistemleri ve aktif arayıcı başlığı ile 5 Temmuz 2018’de ABD Donanması tarafından Nato Seasparrow Proje Ofisine ait bir BQM-74E hedef iha’yı başarılı bir şekilde vurmuştur. Ana yüklenici ABD’li Raytheon firması Ağustos 2019’da ESSM Block 2’nin seri üretimine geçtiğini duyurmuştur.

RIM-162 ESSM Block 2 test atışları sırasında

 Burada biraz NATO Seasparrow Proje Ofisi’nden bahsetmek isterim. Bu ofis 1968 yılında kurulmuştur ve 52. yılını devirirken NATO’nun en uzun soluklu silah programlarından biri olmuştur. Bu ofis ; Avustralya, Belçika, Kanada, Danimarka, Almanya, Yunanistan, Hollanda, Norveç, Portekiz, İspanya, Türkiye ve ABD’de olmak üzere 12 ülkeden oluşan uluslararası bir konsorsiyumdur. Tüm bu ülkeler projeye mühendislik, Ar-ge, malzeme, maddi destek ve sürdürülebilirlik konusunda katkı sağlar. Ülkemiz bu anlamda Roketsan şirketimizle birlikte bu konsorsiyuma dahildir. Roketsan, ESSM füzesinin “uçuş sonlandırma birimi”nin tasarım, test ve üretimini alt yüklenici olarak gerçekleştirmiştir. Block 2’nin geliştirilme sürecinde ise muhtelif mekanik ve kompozit parçaları içeren iş paketinin üretim sorumlusu olarak görev almaktadır.

RIM-162 ESSM Block 1/2 Teknik Detayları:

  • Tanım: Satıhtan havaya ( satıhtan satıha da kullanilabilir) nokta savunma füzesi 
  • Ana Yüklenici: Raytheon Missile Systems
  • Dağıtım Tarihi: 2004
  • Birim Maliyet: 787000 $ – 972000 $ (opsiyonlara bağlı olarak)
  • Tahrik: Mk-143 Mod.0 katı yakıtlı roket motoru
  • Uzunluk: 12 feet (3,66 metre)
  • Çap: 8 inç (20,3 cm) – 10 inç (25,4 cm)
  • Ağırlık: 620 pound (280 kilogram)
  • Hız: Mach 4 +
  • Menzil: 27 deniz milinden fazla (50 km’den fazla, 50+ km)
  • Savaş başlığı: Yüksek patlayıcılı savaş başlığı (yakınlık tapası ile), 86 pound (39 kg)
  • Kılavuz Sistemi: Blok 1 için terminal yarı aktif radar hedef arama / Blok 2 için çift yarı aktif / etkin radar hedef arama / Kurs ortası güncelleme veri bağlantısı                        
  • Fırlatma Sistemleri: Mk-29 füze fırlatıcı (RIM-162D) Mk-41 Dikey Fırlatma Sistemi (VLS) (RIM-162A / B) Mk-48 Dikey Fırlatma Sistemi (VLS)
RIM-162D Mk-29 lançerinden ayrılırken 
RIM-162 ESSM Block 1 VLS Mark 41 dikey fırlatma sisteminden ayrılırken

-Softkill (eletronik aldatma/karıştırma ile) Önlemler

-Mk 36 SRBOC (Super Rapid Bloom Offboard Countermeasures Chaff/Flare and Decoy Launching System

 Kelime anlamı olarak “ yüksek hızlı açılan dıştan takmalı chaff (saman) ve flare (flaş) önlemleri fırlatma sistemi” diye çevirebiliriz kendisini. Mk 36 SRBOC sistemi chaff ve flare dediğimiz soft karşı tedbirleri su üstü platformlarından havaya fırlatmak için kullanılan bir sistemdir. Modern bir hava savunma harbi senaryosunda devreye giren ilk sistem Mk 36’dır. Detaylarına sonra gireceğiz. Ondan mönce nedir bu chaff ve flare ve decoy? Onu açıklayalım.

 Chaff veya saman, aktif radar güdümlü füze başlıklarını aldatmak/karıştırmak için kullanılan bir karşı tedbirdir. Günümüzde helikopter, uçak ve gemilerde kullanılan bir karşı tedbirdir. Chaff’ler küçük alüninyum parçacıklar, metalize cam elyaf ve plastik parçalar içeren karşı önlem araçlarıdır. Chaff olarak kabul edebileceğimiz ilk yöntem, ilk olarak II. Dünya savaşında Nazi Almanyası Deniz Kuvvetleri Kriegsmarine ve Hava kuvvetleri Lutwaffe’nin koordinasyonu ile yürütülen Kerberos Operasyonu (Operation Cerberus) sırasında kullanılmıştır. Operasyon Fransa’nın Brest Limanı’ndan Alman ana karasında yer alan Wilhelmshaven’a Schanhorst ve Gneisenau savaş gemileri ile Prinz Eugen ağır kruvazörünün, Kraliyet Hava Kuvvetleri (RAF) ve Kraliyet Donanması’ndan uzak tutularak/koruyarak Manş Kanalı’ndan geçerek , nakledilmesi üzerine kurulmuştur. Opersayon sırasında ünlü Alman Hava Komutanı Adolf Galland, Lutwaffe uçaklarının koordinasyonlu bir şekilde inip kalkarak Alman gemilerine bir hava şemsiyesi oluşturmasını ve uçaklardan küçük aluminyum parçaları atılarak, İngiliz radarlarının köreltilmesi üzerine bir plan hazırlamıştır. Plan yürürlüğe koyulduğunda oldukça başarılı olmuş, İngiliz radarlarının neredeyse tümüm havaya atılan binlerce aluminyum parçacıktan dolayı parazit yapmıştı. Gemiler fark edildiğinde İngiliz Kraliyet Donanması’nın zırhlı savaş gemilerinin yetişmesine zaman kalmamıştı. O an ellerindeki destroyerler, torpidobotlar ve uçaklarla Alman gemilerine saldıran İngiliz kuvvetleri bu sefer de gemilerin topları ve Lutwaffe’nin uçakları tarafından sulara gömüldüler. Her ne kadar Schanhorst ve Gneisenau Hollanda ana karası yakınlarında mayına çarparak hasar alsada bu operasyon Kriegsmarine’in en başarılı taktik zaferlerinden biri olmuştur. Savaş sırasında Almanlardan bağımsız olarak chaff gibi önlemlerin ne kadar etkili olduğunu anlayan Amerikan ve İngilizler’de bu tip karşı tedbirleri kullanmaya başlamışlardır.

İngiliz Chaff’leri ile parazitlenmiş bir Alman Würzburg Riese radarı
ABD Donanması tarafından kullanılan RR – 144 ve RR – 129 chaff kapsülleri

 Flare‘e gelecek olursak flaş veya alev topu anlamına gelen bu terim, IR yani kızılötesi arayıcı başlığa sahip füzeleri aldatmak için kullanılırlar. Flare’ler küçük magnezyum metal parçalarının yüksek ısılara çıkarılarak havaya çoklu olarak atılması ile kullanılır. Büylece uçak ve helikpter motorlarının yüksek sıcaklığa sahip nozul çıkışları veya gemilerin baca sıcaklığı gibi yüksek ısılara yönelen kızılötesi başlıklar aldatılmaya çalışılır. Kendisi havalı bir karşı tedbir olmasından ötürü havacılık gösterisi yapan savaş jetleri tarafından da gösteri amaçlı kullanılır.

Solotürk F-16 C Block-30 hava gösterisi sırasında flare atarken

     Alman fırkateyni Karlsruhe (F-212) tarafından flare atış videosu için tıklayın.

 Dekoylar, harcanılabilir elektronik tuzak/yem sistemleridir diyebiliriz. Dekoylar karşı tedbir olarak atıldıkları platformu, RCS (radar cross-section) radar kesit alanı olarak veya akustik ayak izi ( denizaltılar) taklit eden karşı tedbir sistemleridir. Dekoy sistemleri platformların radar kesit alanları daha yoğun bir şekilde taklit ederek aktif radar güdümlü füzeleri üzerilerine çekerler. Su üstü platformlarından atılıp havada asılı kalarak veya su üstünde durarak gemiyi RCS olarak taklit eden dekoy sistemleri mevcuttur.   

 Mk-36 SRBOC sistemine dönersek, sistem birçok NATO Donanması tarafından tercih edilmektedir. BAE Systems tarafından geliştirilip üretilen sistemin çeşitli modları vardır. Lançer tüplerinin 130mm Nato standartına ek olarak her modun içerdiği lançer ve yükleyici sayıları ve bazı özellikler değişiklik göstermektedir. Mesela mod 1 tamamen 45 derece açılı tüpler içerirken altılı lançer (Mk 137) kullanırken mod 2 bir lançerde 3 45 derece 3 60 derece tüp içerir. Sistemin lançerleri su üstü platformlarının belli hakim bölgelerine yerleştirilirler. Sistemin kontrol birimleri gemilerin köprü üstünde ve savaş harekat merkezinde ayrı olarak bulunabilir. Savaş yönetim sistemlerine entegre çalışabilirler. Örneğin GENESİS savaş yönetim sistemi modernizasyonu geçiren Gabya sınıfı fırkateynlerimiz güdümlü mermilere karşı hava savunma icra ederken otomatik aldatıcı atım yeteneğine sahiptir. Sistem ayrıca gemilerin sahip olduğu AN / SLQ-32 gibi elektronik harp suitleri ile entegre olarak onların kontrol birimleri üzerinden de kontrol edilebilir. SRBOC sistemi chaff ve flare gibi karşı önlemleri içeren kapsülleri su üstü platformundan 150-200 metre uzağa ve 150—200 metre irtifaya fırlatır. Gereken irtifaya ulaşan chaff/flare kapsülleri havada patlar ve bir bulut oluşturarak gemisavar füzeyi üzerine çekmeye çalışır.

               Mk-36 SRBOC chaff atış videosu için tıklayın. Mk-36 SRBOC Modları :

Mk 36 / Salvo Kapasitesi / Atışa hazır Kartuş 
  • Mods 1 ve 5 /12 (2 atıcı) /40 (2 yükleyici)
  • Mods 2, 6 ve 9 /24 (4 atıcı) /80 (4 yükleyici)
  • Mod 8 / 48 (8 atıcı) /160 (8 yükleyici)
  • Mod 10 / 36 (6 atıcı) /120 (6 yükleyici)
  • Mod 11 / 24 (4 atıcı) / 140 (4 Mod 4 yükleyici)
  • Mod 12 / 36 (6 atıcı) / 210 (6 Mod 4 yükleyici)
  • Atıcı/Lançer: Mk 137                                      
  • Tüp Namlu Çıkış Hızı: 75 m/s

 BAE Systems üretimi Mk-36 SRBOC sisteminin İngiliz SeaGnat ve Danimarkalı C-Guard gibi 130mm NATO standartına sahip muadilleri de vardır. Ülkemizde de bu sistemin muadili “Dekoy Atım Sistem (DAS)” adı altında yerli olarak üretilmiştir.

Mk 137 lançeri

Decoy Örnekleri

 Bae Systems Mk 53 NULKA

 Mk 53 Nulka, Avustralya/Amerika ortak yapımı bir aktif radar güdümlü gemisavar dekoyudur. Kelime anlamı “çabuk olun”dur. Sistem bir roket motoru ile havada asıl kalarak belirli bir uçuş paterni izleyen bir jamming biriminden oluşur. Bu birim fırlatıldığı su üstü platformunun biraz yukarısından havada asılı kalarak ileri yönlü bir uçuş paterni ile platformdan uzaklaşır.Platformun önünden yavaş bir biçimde ileriye doğru hareket eden Nulka, platformun radar kesit alanını daha güçlü bir şekilde taklit ederek aktif radar güdümlü gemisavar füzeleri üzerine çeker. Nulka su geçirmez bir tüp içinde kendi ikili lançerinden veya MK 36 SRBOC gibi sistemlerden fırlatılabilmektedir. Sistem şu anda 150’den fazla ABD, Avustralya ve Kanada gemisinde kullanılmaktadır.

                NULKA tanıtım videosu için tıklayınız.

BEA Sytems Mk 53 NULKA

-FDS3 (Floating Decoy System)

 IrvinGQ isimli İngiliz Şirketi tarafından geliştirilmiştir. Pasif off-board radar reflektörlü yüzen dekoy sistemi. ABD, İngiltere, Kanada ve Yeni Zelanda Donanmaları tarafından kullanılan bir dekoy sistemidir. Çok reflektörlü yapısı sayesinde denize atıldığı platformdan daha büyük bir RCS ile aktif radar güdümlü gemisavar füzeleri üzerine çeker. FDS3 sistemi düşük RCS’ye sahip çifter atıcı tüpler kullanır. Bu tüplere Amerikanlar Mk-59 Dekoy Başlatma Sistemi demektedir. Sistem platformdan bağımsız kendi başına çalışabilme yeteneğine sahiptir. Platformun gücü kesilse dahi tam koruma sağlayabilir. Denize atılan dekoylar şişerek çok reflektörlü bir yapı oluşturur. Sistem diğer karşı önlem sistemlerine tamamlayıcı bir katman olarak tasarlanmıştır.

                       FDS3 tanıtım videosu için tıklayın.

FDS3 Amerikan Arliegh Burke sınıfı bir destroyerden atılırken
FDS3 deniz üzerinde açılmışken

-Sarfedilebilir Aktif Aldatıcı Karıştırıcı Sistemi (SAK)

Sak sistemi Aselsan tarafından geliştirilen milli ve yerli bir dekoy sistemidir. Sistem Aselsan tarafından yürütülen “Milli Elektronik Harp Süiti” projesinin alt sistemlerinden biridir. Bu sistem milli elektronik harp süiti ile birlikte ilk olarak TCG Anadolu (L400) çok maksatlı amfibi çıkartma gemimizde sonrasında ise Barbaros MLU projesi kapsamında modernize edile Barbaros sınıfı fırkateynlerimizde ve İSTİF sınıfı fırkateynlerimizde hizmete girecektir. Sistemin Aselsan kataloğundaki tanım ve özellikleri ise şu şekilde:

  • Su üstü platformlara atılan RF başlıklı güdümlü mermilere karşı aldatma ve gürültü karıştırma    
  • Su üstü platformlarında yaygın olarak kullanılan mevcut MK-137 dekoy lançerlerinden atılabilme                                        
  • Etkin karıştırma için dekoyun atılmadan önce belirlenen uçuş paternini izlemesini sağlayacak itki ve uçuş sistemi      
  • Görev Veri Dosyası (GVD) tabanlı çalışma                                               
  • Yönlü gönderme anteni ile tehdit yönünde karıştırma                                      
  • Otomatik – Yarı Otomatik – Manüel Kullanıcı Modları                                    
  • EH Süiti ve Savaş Yönetim Sistemi (SYS) ile entegre veya bağımsız olarak tek başına çalışabilme özelliği

-Türk Deniz Kuvvetleri’nde Gemisavar Güdümlü Mermi Karşıtı Hava Savunma Harbi

Gabya sınıfı (ex Oliver Hazard Perry) fırkateynimiz TCG Göksu F – 497

 Günümüzde su üstü gemilerinin hiç en korkulu rüyalarından biri gemisavar füzelerdir. Bu füzeleri tespit ve imha etmek zordur ve iyi eğitim, savunma silahları ve sensörlerini tanıma, hız ve dikkat gerektirir. Çok hızlı hedefler olan gemisavar füzeler size çok az bir reaksiyon süresi tanır. Öyle ki 80 mil (yaklaşık 150 km) mesafeden atılan bir Harpoon gemisavar füzesinin gemi üzerinde olma süresi 3 dakika 35 saniyedir. Örnek olarak Gabya sınıfı fırkateynlerde bulunan 3 boyutlu Smart-S Mk2 radarının sea skimming ile yaklaşan düşük RCS’li bir gemisavar füzeyi tespit mesafesi yaklaşık 50 km’dir (27 deniz mili). Bu durumda da size efektif savunma yapmak için sadece 2.5 dakika gibi bir süre kalır.  

 Son olarak sizlere bir fikir oluşturması amacıyla donanmamızda bulunan ve donanmamızın hava savunma harbi yükünü göğüsleyen Gabya sınıfı fırkateynlerimizden Smart-S Mk2 + GENESİS + VLS Mk41 modernizasyonu görmüş 4 fırkateynimizin herhangi biri ile gemisavar güdümlü mermilere (donanmamızda füze kavramı yerine bu kavram kullanılır) karşı hava savunma harbi, donanma söyleyisi ile güdümlü mermiye karşı savunma harbi (GMKS harbi) katmalı bir biçimde nasıl icra edilir ondan bahsedeceğim.

 Yine olası bir harp senaryosunu kafamızda canlandıralım.

Bir düşman su üstü platformu tarafından 80 mil mesafeden üzerimize bir adet aktif radar güdümlü gemisavar güdümlü mermi atıldığını hava arama radarımızda gördük. (İlk önce belli irtifaya yükselen füze radarda belirir ve sonra sea skimming irtifasına inerek kaybolur. Bu sırada fırkateynimizin savaş harekat merkezinde kim olursa olsun hemen, emir beklemeden chaff ve flare atışı yapar veya GENESİS sitemi bunu otomatik olarak yapar. Daha sonra hava savunma harbi subayı tüm gemiyi bilgilendirici bir anons yapar. Bu anons şu şekildedir:

(kerteriz ve yön örnektir)

“DİKKAT!! Hakiki 090 nisbi sancak 45’ten bir adet düşman güdümlü mermi birlik üzerine yaklaşmakta. Birlik üzerinde olma zamanı 3 dakika 20 saniye. Hava tehdit ihbarı kırmızı, hava savunma harbi hazırlık durumu 1. Silahlar hazır, gereksiz tüm silah ve sensörlerde susma.”

 Gemisavar füze 50 mil mesafeye geldiğinde bu mesafede yine chaff ve flare atışı yapılması uygun görülür. Füzemiz hala yaklaşmakta olsun ve yaklaşık 35 mil mesafeye geldiğinde Gabya sınıfı fırkateynlerde bulunan RIM-66 SM-1 veya RIM-162 ESSM (etkisi itibari ile ESSM) hava savunma füzelerini fırlatma zamanı gelmiştir. Geri sayımla veya çok acil bir durum varsa geri sayımsız olarak ESSM füzesi fırlatılır ve maksimum menzili olan 27 mile kadar hedefle buluşarak hedefi imha etmesi beklenir. Füze 27 mil cıvarından itibaren operatör ekranlarında tekrar belirir. ESSM füzemiz hedefi kaçırdı diyelim. Bu durumda artık 15 mil mesafede Gabya sınıfı fırkateynlerde bulunan 76/62 OTO- Melara Mk75 compact model top ile güdümlü mermi daha top menzili dışındayken baraj atışına başlanır ve güdümlü merminin geldiği yöne doğru ve tahmini irtifaya göre parçacık etkili mühimmatlar ile belirli bir alan taranarak parçacık duvarı oluşturulur. Hedef bunu da geçip, hala üzerimize geliyor ise 9 mil mesafeden itibaren artık top menziline girmiştir ve bu noktada gemimizin Mk 92 CAS kombine radarının atış kontrol radarı füzeye kilitlenir ve füzeye nokta atışı, parçacık etkili mühimmatlar ile atışlar yapılmaya başlanır. Füze hala vurulamadıysa 3 – 4 mil mesafede omuzdan atılan MANPAD tarzı Stinger gibi füzelerle ve Phalanx CIWS sistemi ile savunma yapılır. Füze bu sistemlerle de durdurulamaz ise en son gemide bulunana 12.7mm makineli tüfeklerle savunma yapılır (bunun başarı şansı %1 bile değildir). Eğer füze tüm bu savunmayı atlatmayı başardıysa artık mukadderata boyun eğme vakti gelmiştir. Ve en son şu anons duyulur:

   “DİKKAT!! Sancak kıç omuzlukta güdümlü mermi. TUTUN, TUTUN, TUTUN!!!”

 Yazı serimizin sonuna geldik. Buraya kadar okuyan tüm savunmaya sanayii ve donanma meraklılarına teşekkürler. Kendinize iyi bakın. Sağlıcakla kalın.

Mavi Vatanımız’ın bekçileri tüm Türk Deniz Kuvvetleri personelimizin pruvaları neta, denizleri sakin, rüzgarları kolay ve bahtları açık olsun!!! 

Yazar: Eshab YALÇIN

Bu Yazıyı Paylaş
Takip et:
TDA Haber Merkezi
Yorum yap

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

Exit mobile version