Gemisavar Füzeler Dosyası 2: Modern Dönem, Tarihe Damga Vurmuş Sistemler Ve Milli Gemisavar Füzemiz ATMACA’nın Analizi

48 Dk. Okuma Süresi

Modern Dönem

1950’lere gelirken İsveç’in hemen yanı başında gittikçe güçlenen bir Sovyet tehtidi vardı. Bunun üzerine de İsveç hükümeti 1949’da aktif radar güdümlü  herhangi bir “istilacı” Sovyet filolarına karşı ülkeyi savunma amacı taşıyan bir füze yapılmasını istedi. Ünlü İsveç savunma firması SAAB bu işi üstlenen firma oldu. Füze’nin adı RB-04 (Robot 04) oldu ve ilk testleri SAAB 29 Tunnan avcı uçağı ile gerçekleştirildi. 1955 yılında testler devam ederken füzenin istilacı filolara saldırmakta sıkıntı çektiği görüldü. Füze bir filoya karşı kullanıldığında tek bir gemiye odaklanmak veya diğer herhangi birine yönelmesi konusunda seçim yapabilmesi lazımdı. Bunun için o zamanlar erken elektronik çağı olduğu için alan saldırısında kullanılacak olan füzelerde küçük donanım değişiklikleri yapılıyordu. Bu değişikliğin yapıldığı füze, eğer bir gemi başka bir gemiye en az 1000 metre mesafedeyse yönelecekti. Bu sorunda böylece kısmen aşılmış oldu.

RB-04 Versiyonları :

RB-04C:

  • 1959’da SAAB  A 32A Lansen saldırı uçağı ile hizmete girdi.
  • Katı yakıtlı roket motoruna sahipti ve yakınlık tapası ile donatılabilen SAP/HE harp başlığı taşıyordu.
  • Füzenin karakteristik tasarımı olan iki ana arka kanat ve 4 ön kanatçık ile donatılmıştı.

RB-04D:

  • 1960’ların sonlarında tanıtılmıştır.
  • C versiyonunun daha da geliştirilmiş halidir.
  • Daha  güçlü bir roket motoruna ve bakım gerektirmeyen yeni nesil termal aküler kullanmıştır .

RB-04E : Yeni nesil SAAB AJ37 Viggen avcı uçağı için D versiyonunun daha da geliştirilmiş bir versiyonudur. Kanat açıklığı diğer versiyonlara göre daha küçüktür . Füzenin seyrüsefer sistemleri iyileştirilmiştir. “sea-skimming” yani deniz kayağı ile hedefine yönelmesini sağlayan modern bir monopulse radar arayıcısı ile donatılmıştır. Ayrıca ECM (Electronic Countermeasures) yani elektronik karşı tedbirlere karşı oldukça dayanıklı hale getirilmiştir. Füzeye bu versiyonla beraber güçlü karıştırma yayını yapan platforma otomatik yönelme özelliği de eklenmiştir.

RB-04E Teknik özellikleri :
  • Ağırlık : 600 kg (1300 lb)
  • Uzunluk : 4.45 m (14 ft 7 inç)
  • Çap : 50 cm (20 inç)
  • Savaş başlığı : 300 kg (660 lb) HE / SAP ( Semi Armor Piercing )
  • Tapa : çarpma veya yakınlık
  • Motor : INI Roket Motoru
  • Kanat genişliği : 2,04 m (6 ft 8 inç)
  • Yakıt : katı roket yakıtı
  • Menzil : 32 km
  • Uçuş irtifası : sea skimming 10-15 metre
  • Hız : Subsonik (ses altı)
  • Güdüm sistemleri : Aktif radar güdüm
  • Kullanıldığı platformlar : A 32 , AJ 37 , AJS 37
  • RB-04E 2000’li yıllara kadar aktif olarak kullanılmıştır .
SAAB RB-04

( Ufak bir anektod: Bugünün ünlü gemisavar füzelerinde İsveçli RBS-15 RB-04E üzerinden geliştirilmiştir.)

  1960’lara gelindiğinde Amerikan tarafında gelişen hava/füze savunma kabiliyeti ile denizlerde boy göstermeye başlayan gemiler , nükleer itki ile kullanan süper güdümlü füze kruvazörleri ve devasa uçak gemileri  Sovyetleri harekete geçirdi. Ve tamda “Rus Ayısı” diyebileceğimiz bir şey ortaya çıktı. P-15 Permit veya Nato çağrı kodu ile SS-N-2 Styx…

   P-15 ile artık satıhtan satha gemisavar füzeler modern hallerine bürünmüştür diyebiliriz. Sovyetler aslında ondan önce SS-N-3 Shaddock (P-5 Pyatyorka) füzesini yapmıştı ve füze aslında nükleer başlık da taşıyabilen ve kara saldırısı yapmak amacı ile tasarlanmış bir seyir füzesiydi. Ve Whiskey sınıfı denizaltıların üzerine de tek veya çift olarak tüplerle taşınıyordu, ayrıca kara lançerleri de vardı. Füzenin güdüm sistemleri INS ve RF veri bağlantısı yoluyla “mid-course update” denilen yani uzaktan operatör kontrollu yönetim sistemiydi. Daha sonra füzeye bir aktif radar arayıcı başlık eklendi ve füze gemisavar formata büründü. Bu versiyon ilk başta Echo II ve Juliett sınıfı denizaltılara konuşlandırıldı . Amaç olası bir senaryoda Amerikan uçak gemisi filolarına saldırmaktı. Bu versiyona P-6 ismi verildi. Daha sonrasında da füze yüzeyde Kynda ve Kresta I sınıfı kruvazörlere konuşlandırıldı . konuşlandırıldı ve bu versiyon da P-35 olarak çağrıldı. Bu füzeler ’90lı yılların başına kadar hizmette kaldı fakat Sovyetler bu 5 tonluk devasa ağırlıktaki füzeleri  büyük masraflı kruvazörlerle taşımak ve olası harp senaryolarında bu gemilere güvenmek yerine daha hafif ve daha küçük ama daha fazla platformda taşınabilecek  ama tahrip gücü onun kadar yüksek bir füze istiyordu. P-15 bu istek doğrultusunda ilk olarak 1938’de tasarladığı bir uçak ile dünya hız rekorunu kıran, ardından da 1942’de Sovyet BI roket motorlu avcı uçağını geliştiren ekipte yer alan ünlü Sovyet tasarımcı Alexander Berezinyak tarafından geliştirildi.

Sovyet Graznyy (Knyda) sınıfı Güdümlü füze Kruvazörü’nde arka/ön toplam 8 adet P-35 taşınabiliyordu
Bir P-35 platformdan ayrılırken

-P-15 Termit (SS-N-2 Styx)

P-15 tasarımının babası Alexander Yakovlevich Bereznyak (1912-1974)

Alexander Yakovlevich Bereznyak başkanlığındaki MKB Raduga Tasarım Bürosu 1950’lerde Sytx ‘ i tasarlamaya başladı . Füzenin ana tasarımı silindirik bir gövde , iki sabit katlanabilir kanat ,ve arkada iki yatay bir dikey kontrol yüzeyinden oluşuyordu . Füzenin gövde altında katı yakıtlı roket motoru kullanan bir booster sistemi yer alıyordu . Füze bu tasarımını 1951 yılında tasarlanmış olan deneysel Yakolev Yak-1000 avcı uçağından alıyordu .      

  Sovyetler Birliğinin füzeden beklentisi hem ucuz olması hemde onu taşıyan küçük bir hücumbotun bir savaş gemisinin salvosu ile aynı tahribat gücüne sahip olabilmesiydi. Bunun gerçekleştirilebilmesi için elektronik alt sistemleri basit bir analog sisteme dayandırıldı, erken radar döneminde (2.Dünya Savaşı) radarların etkinliğini arttırmakta kullanılan bir yöntem olan konik tarama yöntemini kullanan bir radar arayıcı başlık kullanıyordu. Ve tabi ki itki sistemi olarak modern ve pahalı bir turbojet motor yerine sıvı bir roket motoru tercih edildi. Fakat bu asidik karakteristiğe sahip sıvı roket yakıtı füzenin kronik sorunu olan gövde içi korozyona sebep oldu. Ayrıca yakıtın sınırları yüzünden füze -15 / +38 derece sıcaklıklarda kesinlikle ateşlenemiyordu. Bu sorunlar hiçbir zaman tam manasıyla çözülmedi.

  Füzenin harp başlığı alışılmışın aksine yakıt deposunun önünde değil arkasındaydı. Azami menziline ulaşmış olsa bile yakıt deposunda bir miktar yakıt kalırdı. Bu da çarpma esnasında yüksek patlayıcılı harp başlığına ek olarak bir yangın bombası etkisi yaratıyordu. Füzenin harp başlığı o zamanlar yaygın olan SAP ( Semi Armor Piercing ) yani yarı zırh delici harp başlıklarından farklı olarak bir “HEAT” idi. HEAT kısaltmasının açılımı ” High Explosive Anti Tank ” dır. Yani yüksek patlayıcılı anti tank mühimmatı . Çalışma prensibi boş bir metal , konik astar tabakanın sonunda patlayan patlayıcı ile çok yüksek ısılara ulaşıp erimesine müteakip tankın çelik zırhına nüfuz ederek bir noktadan eriterek delme üzerinedir. P-15 Termit de bu tip bir başlık kullanıyordu . Karşısına çıkan dönemin zırhsız veya ince zırhlı gemilerinin içine kolayca nüfuz edebilirdi.

  Füze hedefine Rus yapımı 3TS-25E Garpun yüzey arama ve atış kontrol radarı ve ESM ( Elektronic Support Measures ) sistemleri tarafından  yönlendiriliyordu . Bu radar füzeye 5.5 ile 27 kilometre arasında hedef aydınlatıyordu. Daha sonra füze terminal aşamaya girerek kendi aktif arama radarı ile hedef takibini sürdürüyordu ve hedefe taarruzunu gerçekleştiriyordu. P-15 Termit füzesinin uçuş irtifası 120-250 metre aralığındaydı, fırlatıldıktan 11 km sonra 1-2 derece burnunu aşağı vererek yoluna devam ediyordu. Bu sayede havada bir yay çizerek hedefle buluşmuş oluyordu.

P-15 Termit (SS-N-2 Styx)
P-15 Termit bir Rus Tarantul sınıfı korvetten ayrılırken
– P-15 Termit Versiyonları :

P-15 :(SS-N-2A), I band aktif arayıcı başlığa sahipti. Bu başlık konik bir Doppler radar bulunduruyordu. Bu versiyon füzenin hizmete giren ilk füzesidir. Menzili 40 km’dir.

P-15M : (SS-N-2C), P-15’ten daha ağır ve daha uzundur, 80 km’lik bir menzile sahiptir ve birkaç küçük revizyona uğramıştır.

P-15MC : Aslında bir P-15M’dir, Bulgar donanması için yine Bulgar yapımı bir elektronik karşı önlem paketi eklenmiştir .

P-20 : Bu versiyonda orijinal P-15  yeni bir rehberlik sistemi ile güncellenmiştir, yani menzili 40 km’dir. Bu versiyona SS-N-2B de deniliyordu. Komar ve Osa sınıfı hücumbotlar tarafından kullanılıyorlardı.

P-20K : Yeni bir rehberlik sistemine sahip bir P-15M’dir.

P-20M : P-20L’nin katlanan kanatlı bir versiyonudur. P-15M’in radar rehberliğini kullanır.

P-22 : P-20’nin bir başka gelişimi; diğer çeşitler P-21, P-27

4K51 Rubezh , 4K40 , SS-N-2 2c , SSC-3 Styx : P-20 ve P-22 kullanarak geliştirilmiş kara versiyonlarıdır.

Çin , P-15 Termit füzesini temel alarak “Slikworm” (İpek böceği) serisi füzeleri üretmiştir. Bu füzelerde modele bağlı olarak P-15 serisinden farklı olarak IR güdüm sistemi, turbojet motor gibi bir sürü farklılık vardır. 75-80 cm boyundaki ve 2 tondan fazla ağırlığa sahip bu füzeler P-15’lerin aksine 250 kg savaş başlığına ve gelişmiş elektroniklere sahiplerdi . Eklenen modern turbojet motor ile birlikte menzilleri 100 km’nin üzerine çıkmıştır. Füzenin SY-1 , SY-2 , HY-2 , HY-2A , HY-2A-II , HY-2B  Ayrıca Kuzey Kore’ de hem P-15 hemde Slikworm’u temel alan KN1/01 füzelerini üretmiştir.

SY-1 Slikworm Füzesi
HY-2 Slikworm
– P-15M Termit Teknik Özellikleri :
  • Tip : Gemisavar seyir füzesi
  • Anavatan: Sovyetler Birliği
  • Servis geçmişi: Serviste (1960 – Günümüz)
  • Üretici firma: MKB Raduga
  • Ağırlık: 2,580 kg (5,690 lb)
  • Uzunluk: 5,8 m (19 ft)
  • Çap: 0,76 m (2 ft 6 inç)
  • Savaş başlığı: 454 kg (1,001 lb) HEAT
  • Motor: Sıvı yakıtlı roket , katı yakıtlı booster
  • Kanat genişliği: 2,4 m (7 ft 10 inç)
  • Menzil: 80 kilometre (50 mil)
  • Uçuş irtifası: 25 – 100 metre (82 – 328 ft)
  • Hız: Mach 0.95 (subsonik)
  • Güdüm: kızılötesi güdüm , INS , aktif radar güdüm
  • Platformlar: Yüzey gemileri , kara bataryaları

– P-15 Termit’in Operasyonel kullanımı :

Yıpratma Savaşı (War of Attrition) :

Ekim 1967 de Altı Gün Savaş’ından sadece birkaç ay sonra Akdeniz’de uluslararası sularda 17 mil (31 km) açıkta seyreden İsrail’e ait INS Eliat destroyeri Port Said limanında konuşlu MIsır’a ait iki Komar sınıfı füze botundan ateşlenen Styx füzeleri ile batırıldı . Liman içinden ateşlenen füzeler radar tarafından tespit edilemedi . Füze tespit edildiğinde geminin kaptanı kaçınmaya çalışdıysa da bu çaba nafileydi. İlk füze gemiyi saat 17.32’de su hattının biraz üzerinden vurdu, iki dakika sonra da ikinci isabeti alan Eliat’ta zayiat iyice arttı. Geminin kaptanı donanmaya yardım çağrısında bulundu fakat kurtarma gemileri yoldayken ve ilk füzeden yaklaşık bir saat sonra Port Said limanında konuşlu bir başka Komar sınıfı bot iki Sytx füzesi daha ateşledi. Bunlardan biri gemiyi tam ortasından vurdu, ikincisi ise ıskaladı ve yakınlarda suda infilak etti. Gemi ilk isabetten yaklaşık iki saat sonra battı. 199 kişilik INS Eliat mürettebatından 47 kişi öldü ve yüzden fazlası yaralandı. Bu saldırı aynı zamanda dünyada ilk olarak bir gemi tarafından başka bir gemiye füze ateşlendiği muharrebedir. Bu saldırıdan sonra, noktasal hava savunma sistemleri, CIWS ( kapalı çevrim noktasal savunma sistemi ) ve ECM ( elektronik karşı tedbir ) sistemlerine karşı dünyada bir ilgi ve arayış gelişmiştir .

INS Eliat destroyeri
Komar sınıfı güdümlü füze botu

1971 Hint – Pakistan Savaşı :

 -Tirent Operasyonu :

1971 Hint-Pakistan Savaşı sırasında , Hint OSA sınıfı güdümlü füze botları  

  • INS Nipat 
  • INS Nirghat 
  • INS Veer 

Karaçi Limanı’na baskın düzenledi. 5 Aralık günü saat 20.30 civarında radar, 40 mil (64 km) mesafede bir hedef tespit etti. Bu hedef, 20 knot (37 km/s) hızla seyreden PNS Khaibar destroyeriydi. Nirghat hedefe doğru iki Styx füzesi ateşledi. Khaibar mürettebatı, gökyüzünde suya yakın seyreden “parlak bir ışık” tespit etti. Mürettebat bu ışığın kaynağını onlara doğru makineli tüfeğiyle taarruza hazırlanan bir savaş uçağı olduğunu düşündü. Ardından gemide bulunan ikinci dünya savaşından kalma 40 mm Bofors uçaksavar topları ile ateş açtılar. Fakat bu atışlar Styx gibi küçük ve çok hızlı bir hedefe karşı etkili olamadı. Füze 22.45’te Khaibar’a sancak tarafından isabet etti. Bu isabet ile geminin elektrik sistemi tamamen çöktü ve kazanlarından biri patladı. Yoğun duman ve yangına rağmen Khaibar ikinci füzeye de karşılık verdi, fakat yine başarı sağlayamadı. İlk füzeden dört dakika sonra gemiye isabet eden ikinci füze gemiye çok büyük hasar verdi ve kısa sürede batmasına sebep oldu.

  Tüm bunlar olurken Nipat’ta başka iki gemiye saldırdı. Saygon’dan mühimmat yüklenmiş bir kargo gemisi Venus Challenger ve ona eskortluk eden PNS Shahjahan destroyeri Nipat’ın hedefleri olmuşlardı. Saldırıda Challenger tamamen imha olurken Shahjahan çok büyük bir hasar almıştı ve tamiri imkansız olduğu için saldırı sonrası hurdaya ayrıldı. Veer, Khaibar saldırısına tanık olan Muhafız mayın gemisini hedef aldı. Gemi isabet aldı ve battı. Neyse ki batmadan önce mürettebatın çoğu suya atlamıştı. Nipat, Karaçi limanında bulunan büyük petrol tanklarını radarında tespit etti. Ardından iki Styx daha ateledi. Füzelerden ilki isabet sağlarken ikincisi ıskaladı. Vurulan petrol tankları imha oldu. Bu saldırı bir gemisavar füzenin kara hedeflerine karşı ilk kullanımı oldu. 5 Aralığı takip eden gecelerde Karaçi limanı Hint füze botlarının saldırısına uğramaya devam etti. Saldırıları gerçekleştiren Osa sınıfı teknelere Petja sınıfı bir fırkateyn denizaltılara karşı koruma sağlıyordu .

– Piton Operasyonu

8 Aralık gecesi ikinci operasyonda , iki fırkateynin eşlik ettiği Osa sınıfı INS Vinash 6 dakikada Karaçi ’ ye dört füze ateşledi . Füzelerden biri limandaki bir yakıt tankını imha etti , birisi İngiliz bandralı ticaret gemisi SS Harmattan ’ a birisi Panama bandıralı ticaret gemisi Gulfstar’a isabet etti ve bu sivil gemilerin ikisi de battı . Dördüncü füze ise PNS Dacca akaryakıt tankerini vurdu , gemi batmadı fakat aldığı ağır hasarla kullanılmaz hale geldi .

  Bu iki operasyon sonucu Hindistan Pakistan donanması ve ekonomisine Styx füzeleri ile  ağır hasar vermiştir . 

PNS Khaibar (D 79)
Bir Osa sınıfı güdümlü füze botu 
  – Yom Kippur Savaşı

1973 Yom Kippur Savaşı’nda Mısır ve Suriye donanmaları İsrail gemilerine karşı P-15 füzeleri kullanmıştır fakat etkili olamamışlardır. O dönemde İsrail’in kullandığı sa’ar 3 sınıfı hücumbotların hızı, küçük silüeti ve çevikliğinin yanında sahip oldukları elektronik karşı tedbirler ve chaff sistemi ile birçok Styx ’ i başarısızlığa uğratmıştır .

  – İran – Irak Savaşı

  1980-88 İran – Irak Savaşı ’ nda Irak P-15 ’ lerin Çin varyantı olan Slikworm füzelerini İran’a karşı kullanmıştır  ve bir takım başarılar elde etmeyi başarmıştır. Irak füzeleri Osa sınıfı botlar haricinde kıyı bataryalarından ve ağır bombardıman uçaklarından da kullanmıştır. Savaşta Irak Slikworm’un IR güdümlü versiyonlarından da satın almıştır. Ve bu füzelerle bir La Combattante IIa sınıfı İran hücumbotunu batırmayı başarmıştır .

 – Körfez Savaşı

  Birinci Körfez Savaşı sırasında Irak’a ait bir güdümlü füze botu Amerika’nın 80 ’ li yıllarda 250 metrelik boya sahip , nükleer tahrik sistemli Rus Kirov sınıfı kruvazörlere karşı yeniden hizmete aldığı Iowa sınıfı savaş gemilerinden USS Missouri ‘ ye iki Slikworm füzesi ateşlemiştir. Füzeler yoldayken tespit edilmiş ve Missouri ‘ ye eşlik eden HMS Gloucester, füzelere karşı iki Sea Dart hava savunma füzesi ile karşılık vermiştir. Sea Dart’ lardan biri bir Slikworm’u havada imha etmiş , ikincisi ıskalamıştır. Neyse ki ikinci füze de Missouri’nin fırlarttığı chaff ’ler tarafından yanıltılmıştır.

 Sea Dart Füzesi

-RGM/AGM/UGM-84 HARPOON

 1965 yılında ABD Donanması denizaltı karşıtı 45 km menzile sahip bir füze için çalışmalara başladı . Projeye Harpoon (Zıpkın) adı verildi . Çalışmalar devam ederken INS Eliat’ın Rus yapımı bir Styx tarafından batırılması o zamana kadar gemisavar füzelerin yarattığı etkinin farkında olmayan ABD Deniz Kuvvetleri üst komutasında şok etkisi yarattı . 1970 yılına gelindiğinde USN Deniz Harekat Şefi Amiral Elmo Zumwalt başlatmış olduğu ABD Donanma modernizasyon planı olan “Project Sixty” kapsamında Harpoon’un “bir gemisavar füzesi olarak” geliştirilmesini hızlandırdı.Zumwalt bu füzelerle özellikle Ticonderoga sınıfı kruvazörlerin ateş gücünü katlamayı düşünüyordu.

 İlk Harpoon füzesi 1977’de hizmete girdi .McDonnel Douglas firması tarafından geliştirilip üretilen Harpoon’un üretimim 1997’de Douglas ile Beoing’in birleşmesi ile Boing’e geçti .2004 itibari ile Boing 7.000 Harpoon teslim etmiştir .AGM-84 Harpoon’un üç versiyonu vardır .Bunlar :

  • AGM-84
  • UGM-84
  • RGM-84

‘tür. RGM-84 Harpoon’un klasik ilk geliştirilen satıhtan satha versiyonudur. AGM-84 Harpoon uçaklardan su üstü hedeflerine karşı kullanılmak için RGM-84’ün modifikasyon geçirmesiyle geliştirilmiş. RGM-84’ten ayrı olarak bu versiyonda katı yakıtlı booster bulunmaz. UGM-84 Harpoon ise füzenin denizaltıların torpido tüplerinden ateşlenebilir versiyonudur.(Türk Deniz Kuvvetleri RGM-84, AGM-84 ve UGM-84 füzelerine sahiptir) .

Bir UGM-84 Harpoon (alttaki siyah üçken turbojet motorun hava alığıdır)

 Harpoon NATO’nun gemisavar kabiliyetinin bel kemiğini oluşturmaktadır .Çoğu NATO üyesi devletin deniz kuvvetleri Harpoon kullanır .Ayrıca bu durum hava kuvvetleri ve deniz karakol uçakları içinde geçerlidir . P-3 Orion ,P-8 Poseidon karakol uçakları ve AV-8B Harrier II ,F / A-18F Super Hornet ve F / A-18 A/B Hornet avcı uçaklarının ana gemisavar donanımı AGM-84 Harpoon’dur .

-AGM / UGM / RGM-84 Harpoon Varyantları

 AGM-84 Harpoon Block-1 ABD Deniz Kuvvetler’nde AGM / UGM / RGM-84A olarak, Kraliyet Donanması’nda ise B olarak adlandırılırdı .Block-1B – C , Block-1C – D olarak adlandırılırdı. Block-1A hedefe yaklaştığı terminal aşamada 1.800 metre (5.900 ft) yüklekliğe tırmanarak hedefe dalış yapardı. Block-1B’de ise bu özellik kullanılmadı ve füze sea skimming ile hedefe su hattından direk dalış yapıyordu. C versiyonunda bu iki terminal taarruz senaryosu seçilebilir modlar halinde yer aldı.

-Harpoon Block 1D

 Bu sürümde daha büyük bir yakıt deposu ve hedefi ıskalama durumunda yeniden saldırı özelliği yer alıyordu .Menzili 278 kilometredir. Bu versiyondan çok fazla üretilmedi çünkü geliştirilme amacı olan olası bir NATO – Varşova Paktı çatışması ihtimali, Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından tamamen ortadan kalkmış oldu.

-AGM-84E SLAM

 SLAM yani Stand-off Land Attack Missile, Harpoon füzesi üzerinden geliştirilmiş bir havadan karaya seyir füzesidir. Ses altı bir hıza sahiptir ve geçmişte sabit kanatlı avcı/bombardıman uçakları tarafından kullanılmıştı. Harpoon’dan farklı olarak daha güçlü bir GPS/ataletsel güdüm sistemine ve bir IR arayıcı başlığa sahiptir. Füze seyrini GPS ve ataletsel güdüm sistemi ile gerçekleştirir terminal aşamada ise IR başlığı aktive olup hedefe yönelirdi. Füze ABD donanmasının BGM-109 Tomahawk ile birlikte yer hedeflerine karşı kullandığı ana silahlardan biriydi. SLAM Körfez savaşı , Çöl Fırtınası Operasyonu ve Bosna’da ABD’inin ünlü AGM-65 Maverick karadan havaya füzesi ile birlikte efektif bir şekilde kullanılmıştır. Füze 1990 -2000 yılları arasında üretilmiştir.

AGM-84E SLAM
-SLAM ATA (Block 1G)

 Füzenin bu versiyonunda füzeye BGM-109 Tomahawk’ta bulunan görüntü karşılaştırma sistemi entegre edilmiştir .Bu sistemin benzeri ,TERCOM (Terrin Contour Matching) olarak bilinen ve seyir füzelerinde INS (ataletsel güdüm) sisteminin etkinliğini arttıran bir sistemdir .Bu sistemde füzenin radar altimetre/SAR verileri ile önceden uçuş bilgisayarına yüklenmiş hedefe giden yoldaki arazinin bir kontur (izohips) haritasını karşılaştırılarak rota match edilir (dijital harita çizme özelliği). SLAM’da kullanılan sistem ise DSMAC (Digitized Scene-Mapping Area Correclator) olarak bilinen sistemdir. Bu sistemde keşif uçakları ve uydu görüntülerinden elde edilen veriler füzenin uçuş bilgisayarına yüklenirdi. Füze terminal aşamada bu görüntüler ve kendi topladığı görüntüler arasında karşılaştırma yaparak hedefi nokta atışı ile vurma kabiliyetini arttırırdı. Bu sistem günümüzde TERCOM ile beraber kullanılır. SLAM füzeleri 2000 sonrası SLAM-ER versiyonuna evrilmiştir.

-Harpoon Block 1J

 Block 1J veya AGM / RGM / UGM-84J (Harpoon 2000) ,hem su üstü hemde kara hedeflerine karşı kullanılmak için bir güncelleme önerisidir .

-Harpoon Block II

 Harpoon Block II füzenin elektronik karşı önlemlere karşı direncinin yükseltilmiş ve önceki versiyonlara göre daha iyi bir güdüm altyapısına sahip versiyonudur. Füzenin ilk versiyonları, başlangıçta açık denizde görev yapabilmek için tasarlanmıştı. Harpoon Block II ile birlikte ise kıyı ve liman saldırılarına elverişli bir Harpoon modeli doğmuş oldu(kara içi etkinliği en fazla 40-50 km’dir). Harpoon Block II’nin geliştirilmiş INS birimi GPS sistemi, bilgisayar donanımı ve yazılımı SLAM füzesinin SLAM_ER füzesine güncellenirken kullanılan donanım ve yöntemleri baz alır. Harpoon Block II, 2011’den beri Beoing’in üretim hattındadır.

Milli gemimiz TCG Heybeliada F-511 Harpoon Block II ateşlerken
-Harpoon Block II+

 Daha gelişmiş bir GPS yönlendirme birimi ve atımdan sonra güncelleme veya ağ merkezli harp desteği sağlayan çift yönlü veri bağı (RF Link) içerir .18 Kasım 2015’te ABD Donanması tarafından hareketi bir hedefe karşı başarılı şekilde test edilmiştir.

-Harpoon Block III

 ABD Donanması Ticonderoga sınıfı güdümlü füze kruvazörleri, Arleigh Burke sınıfı güdümlü füze destroyerleri ve F / A-18E / F Süper Hornet avcı uçakları için mevcut Block 1C komut füzeleri ve fırlatma sistemleri için bir modernizasyon paketi olarak block III tasarladı ancak proje Nisan 2009’da iptal edildi.

-Harpoon Block II + ER

 Bu versiyonla birlikte 130 km’lik menzil 310.2 km’ye çıkmıştır. Füzeye 140 kiloluk daha küçük fakat daha öldürücü bir harp başlığı eklenmiş ve turbojet motor elektronik yakıt kontrollü daha verimli bir modelle değiştirilmiştir.

   RGM-84 Harpoon füzelerinin standart kanisteri MK-141 ve Mk 480 tüpler
-RGM-84 Harpoon Teknik Özellikleri
  • Ağırlık: 1.523 lb (691 kg)
  • Uzunluk: 4.6 m
  • Çap: 13.5 inç (34 cm)
  • Savaş başlığı: 211 kg (Block II +ER : 140 kg)
  • Tapa: Darbe tapası
  • Motor: Teledyne CAE J402 turbojet + katı yakıtlı booster
  • Kanat genişliği: 0,91 m (3ft)
  • Menzil: 130 km (Block II +ER : 310.2 km)
  • Uçuş irtifası: 5 – 50 m (ortalama 10 metre civarı) (sea skimming)
  • Güdüm sistemleri: Radar altimetre, aktif radar güdüm, INS, GPS, RF Link
RGM-84 Harpoon iç yapısı ve bölümleri

-RGM-84 Harpoon’un Operasyonel Kullanımı

 -Morvaid Operasyonu

  Kasım 1980’de iki İran İslam Cumhuriyeti Deniz Kuvvetleri’ne ait La Combattante IIa sınıfı hucümbot Paykan ve Joshan Al Faw ve Umm Qasr limanlarını bloke ederek 60 yabancı ticaret gemisini engelledi ve tesisleri bombaladı. Buna karşılık Irak Donanması P-6 torpido botları ve Osa II sınıfı güdümlü füze teknelerini blokeyi kaldırmaları için görevlendirdi. İran botları iki Osa ıı sınıfı tekneyi Harpoon füzeleri ile vurarak batırmayı başardılar. Kalan üç Osa sınıfı tekne Paykan’a saldırdı. Buna karşılık Paykan’ın mürettebatı IRIAF (Iran Islamic Republic Air Force) ‘dan yardım istedi. İran’dan her birinin silah istasyonları AGM-65 Maveric füzeleriyle dolu 4 F-4 Phantom II kaltı. Ancak bölgeye ulaştıklarında Pykan iki Iraklı P-15 Termit tarafından vurularak batırılmıştı. Buna karşılık olarak da F-4’ler kalan üç Osa sınıfı tekne ve dört P-6 torpido botunu batırdı.

  -Peygamber Devesi Operasyonu

   1988’de ABD Donanması Harpoon füzelerini İran’a ait IRS Sahand (DE 74) fırkateynini batırmak için kullandı. VA-95 Saldırı Filosuna ait Grumman A-6E Intruder uçakları Sahand’a 2 Harpoon ve dört AGM-123 Skipper II lazer güdümlü bombayla saldırdı. Sonrasında uçaklardan biri güvertesi yangın yerine dönmüş Sahand’a bir sorti ile CBU-100 Rokeye küme bombalarından ikisini bıraktı. Son olarak USS Joseph Strauss tarafından ateşlenen son bir Harpoon, geminin işini tamamen bitirdi.

IRS Sahand (DE 74)
18 Nisan 1988’de saldırı sonrası yanan Sahand

-Exocet

 Exocet Anavatanı Fransa olan bir gemisavar füzedir. Exocet Fransızca da “uçan balık” anlamına gelir. Füzenin satıhtan satha, havadan satha ve denizaltıdan satha versiyonları bulunmaktadır.

 Exocet 1967 yılında Fransız merkezli Nord Havacılık tarafından geliştirilmeye başlandı. 1970 yılında Nord Havacılık öncülüğünde birkaç farklı şirket Aerospatiale adı altında birleşti. Füzenin tasarımı Nord AS30 havadan karaya füzesine dayanıyordu. 1974 yılı itibari ile Exocet’in ilk sürümü olan MM 38 Fransız Donanması’nın hizmetine girmeye başladı. Bu sırada geliştirilmeye başlanılan havadan satıha Exocet modeli AM 39, 5 yıl sonra hizmete girdi.

 Exocet mantalite olarak nispeten küçük fırkateyn, korvet ve destroyer gibi ünitelere karşı kullanılmak için tasarlandı. Fakat çoklu salvo atışlar ile uçak gemileri gibi büyük platformlara da saldırı imkanı veriyordu. İlk Exocet’ler katı yakıtlı roket motoruna sahipti ve uçuş mesafesinin ortasına kadar motor itkisini kullandıktan sonra kalan yola hali hazırda sahip olduğu kinetik enerji ile devam ediyordu. Diğer birçok gemisavar füze gibi Exocet’te uçuşun son safhasında (terminal) Aktif radar güdümü ile hedefine yöneliyordu. Exocet’ler ilerde de detaylandıracağım sea skimmg tekniği en iyi kullanan gemisavar füzeler olarak tarihe adlarını altın harflerle yazdırmışlardır. Füzenin terminal aşamada bir-iki metreye kadar düşen uçuş irtifası tespit edilmesini çok zorlaştırmaktaydı. Füzenin ilk versiyonu olan MM 38 42 kilometre menzile sahipti. Bu menzil onu takip eden havadan satha modeli MM 39 ile 70 km , MM 40 ile güçlendirilen katı yakıtlı motor ile de 180 kilometreye çıkmıştır. Daha sonrasında ise MM 40 Block 3 ile füzeye bir turbojet motor eklenerek bu menzil 200 kilometrelere kadar uzatılmıştır. 

-Exocet Sürümleri

 -MM38

 Exocet’in ilk sürümüdür ve satıhtan satıha kullanılmak için geliştirilmiştir. Menzili 42 km’dir. İngiltere için Excalibur adı altında bir sahil savunma versiyonu (karadan satıha) geliştirilmiştir. Ayrıca bu versiyonun helikopterden fırlatılan versiyonu AM 38 de geliştirilmiş fakat sadece test edilmiştir. AM 38’in üretimi durmuştur.

MM 38 Exocet Platformdan ayrılırken
 -AM 39

 14 farklı tip hava aracı tarafından (avcı jetler, deniz karakol uçakları, helikopterler) kullanılabilen bir Exocet sürümüdür. Fırlatılma irtifası ve fırlatan platformun hızına göre menzili 50 ila 70 km arasında değişmektedir.

AM 39 Exocet
  -SM 39

  AM 39’un denizaltılar tarafından kullanılan versiyonudur. Su geçirmez bir kapsülün içinde su altından yüzeye fırlatılan füze su üstüne çıkan kapsülün açılmasıyla motorlarını ateşler ve su üzerinde bir MM 40 gibi hareket eder.

 -MM 40

 Block 1,2,3 varyantları bulunur. Yüzey gemilerinden ve kara konuşlu lançerlerden fırlatılır. Menzili Block 2 için 72 kilometre, Block 3 için 180 kilometredir.

Exocet sürümlerinin boyutları ve aralarındaki kozmatik farklar
 -MM 40 Block 3

 2000’li yılların başlarında Exocet’in üretimi MBDA şirketine geçti. Şubat 2004’te DGA (Fransız Devlet Silah Sistemleri Geliştirme ve Tedarik Ajansı) MBDA ile MM 40 Block 3 için tasarım ve üretim sözleşmesi imzaladı. Bu yeni füze 180 kilometrelik daha yüksek bir menzile sahip olucak ve aynı zamanda bu menzil ve performansı sağlamak için katı yakıtlı motor yerine gelecek olan turbojet motorunun yüksek G kuvvetli manevralarda sağlıklı şekilde hava almasını sağlamak adına füze gövdesinde dört hava girişi içerecekti. MM 40 excocet aynı zamanda su üstü hedeflerine farklı açılardan taaruz etme ve bir gemisavar füzesinin ana rölü aksine marjimal biçimde kara hedeflerine karşı kullanıma olanak tanıması için gelişmiş bir GPS sistemi ile de donatlıdı. MM 40’ın bir önceki sürüme göre bir diğer farkı da yeni modifikasyonlarla daha hafif olmasıydı.

 18 Mart 2010’da MM 40 Block 3 Exocet il defa Fransız hava savunma fırkateyni Chevalier Paul tarafından ateşlendi ve bu onun bir gmi tarafından ilk ateşlenmesi oldu.

MM 40 Block 3 Exocet Chevalier Paul’dan Ayrılırken
MBDA MM 40 Block 3 Exocet (arka yan ve altta dört hava girişinden ikisi görülmekte)

 Ayrıca MBDA’nin şuanda geliştirmeye devam ettiği MM 40 Block 3c Exocet 2021 de Fransız Donanması’nın hizmetine girecek.Bu versiyon Thales firmasının yeni bir radar arayıcı başlığına sahip olacak. Bu başlık, sahip olduğu çeşitli dalga boyları ile füzeye grup halindeki gemiler içerisindeki hedefini tanıyabilmesi gibi özellikler katacak.

  -Exocet’in Teknik Özellikleri (MM 40 Block 3)

  • Ağırlık: 780 kg
  • Uzunluk: <6 m
  • Çap: 355 mm
  • Savaş Başlığı: 165 kg (364 lb)
  • Motor: Sıvı yakıtlı Safran TR40 Turbojet (önceki versiyonlar katı yakıtlı roket motoru kullanır)
  • Kanat genişliği: 1,35 metre
  • Menzil: 200 km sınıfı
  • Uçuş irtifası: 1-5 metre sea skimming
  • Hız: Mach 0.83, High subsonic
  • Güdüm: INS, GPS, radar altimetre, terminal aktif radar güdüm

-Exocet’in Operasyonel kullanımı

 -Falkland Savaşı

 Bu savaşta Exocet’in Kraliyet Donanması’na karşı elde ettiği başarılar, onun ne kadar etkili ve ölümcül bir gemisavar füzesi olduğunu tüm dünya kamuoyuna göstermiştir.

 1982’de Falkland Savaşı devam ederken, Arjantin Donanması’na ait iki Dassault-Breguet Super Etendard 4 Mayıs günü Kraliyet Donanması’na ait Type 42 destroyer HMS Sheffield’a iki AM 39 Exocet ile saldırdı. Hedefe 32 ila 48 km uzaklıktan ateşlenen Exocet füzeleri sea skimming özellikleri ile adeta denizi yalayarak uçtuğu için Sheffield’ın Type 965P hava arama radarı tarafından tespit edilemedi. Füzelerden biri suya çakıldı, ancak ikincisi Shaffield’ın yan bordasından su hattının 2,4 metre üstünden gemiye isabet sağladı. Füze geminin yan bordasında büyükçe bir yara açtı. Çarpma anında 8 mutfak personeli hayatını kaybetti, füze gemi karinasının içlerine kadar nüfus etti ve füzenin roket yakıtı çok güçlü bir yangın başlattı (Bu noktada Exocet’in harp başlığının patlayıp patlamadığı konusunda iki görüş vardı. İlk raporlarda Savunma Bakanlığı mevcut kanıtlara bakarak füzenin savaş başlığının patlamadığını rapor etti. Ancak görev gücü ve bazı mürettebat üyeleri savaş başlığının patladığını savunuyordu. Konuyla ilgili 2015’te tekarar bir rapor hazırlandı ve o zamanlar mevcut olmayan daha modern ekipmanlar ile yapılan analizler ve o zamandan beridir gerçekleştirilen Exocet denemelerinden edinilen bilgiler ile savaş başlığının patladığı sonucuna varıldı ve kayıtlara geçti). Çarpma esnasında Sheffield’ın elektrik sistemi tamamen çöktü ve geminin dört yangın pompası da çeşitli nedenlerden çalışmayı durdurdu veya bozuldu. Mürettebat kendi imkanları ile yangını kontrol altına almaya çalıştıysa da başarılı olamadı. Daha sonra hayatta kalan mürettebat ve yaralılar helikopterler ve gruptaki diğer gemilerce Sheffield’tan tahliye edildi. Gemi 4 Mayıs’tan 10 Mayıs’a kadar yandı ve sürüklendi. Gemi üzerinde herhangi bir ekipmanın kurtarılmaya değer olup olmadığı ile ilgili incelemeler yapıldı fakat bir sonuç çıkmadı. Sheffield 10 Mayıs günü tamamen battı. Bu saldırıda 20 Kraliyet Donanması personeli hayatını kaybetti.

HMS Sheffiled (D-80)
HMS Sheffield saldırı sonrası yanarken

 Falkland Savaşı’nda Kraliyet Donanması’nın Exocet kaynaklı kayıpları HMS Sheffield ile sınırlı kalmadı.Falkland Savaşı’nın başında İngiliz Savunma Bakanlığı tarafından Stuft sistemi ile “SS Atlantic Conveyor” isimli 15.000 tonluk ticaret gemisi Kraliyet Donanması hizmetine girdi. Atlantik Konveyörü, Ana vatandan İngiliz Uçak gemileri HMS Hermes ve HMS İnvincible’a Sea Harriers ve Harrier GR.3 SVTOL jetleri, Westland Wessex ve Beoing Chinook HC.1 helikopterleri taşıdı. 20 Mayıs 1982’de HMS Hermes’teki ek Harrier’lar ve Westland Lynx HAS.2 helikopterleri Atlnatik Konveyörüne iniş yaptı. Takvimler 25 Mayıs’ı gösterdiğinde Arjantinli iki Super Etendart gemiye iki AM 39 Exocet ile saldırdı. Her iki Exocet’te geminin bordasından isabet etti (savaş başlıklarının patlayıp patlamadığı yine belirsizdir). Güvertenin altındaki hem yakıt hemde mühimmat varlığı nedeniyle füzelerin roket motorları tarafından başlatılan yangın kontrol edilemez bir hal aldı. Gemiden hiçbir şey kurtarılamadı. Bu yangınla birlikte altı Westland Wessexes, üç Boing Chinook ve bir Westlan Lynx yok oldu. Atlantik Konveyörü Bir İrlandalı römorkör tarafından çekilirken 28 Mayıs 1982’de battı.

SS Atlantik Konveyörü ve ona iniş yapan bir Sea Harrier
SS Atlantik Konveyörü Yangın Sonrası

 Falkland Savaşı devam ederken 12 Haziran 1982 tarihinde Arjantin Exocetleri’nin hedefinde yine Kraliyet Donanması gemileri vardı. Arjnatin Destroyeri ARA Segui’den sökülen MM 38 Exocet bataryaları araçlara yüklenerek C-130 Hercules kargo uçağı ile Farkland Adalarına nakliye edildi ve füzelerden bir kıyı bataryası oluşturuldu. İngiliz destroyeri HMS Glamorgan kıyıdan 20 deniz mili uzakta saatte 33 deniz mili uzaklıkta seyrederken Arjantin kıyı bataryası 3 deneme sonunda bir MM 38 Exocet’i ateşlemeyi başardı. Glamorgan’ın mürettebatı füzeyi radardan hem köprü üstü hem savaş harekat merkezinden izliyordu. Gemi hızla seyrediyodu, bu yüzden gemi hızlı bir dönüş yaptı ve Exocet açılı bir şekilde geminin arka helikopter hangarına isabet etti. Hangarda delik açan füze içerideki mühimmat ve yakıt yüklü Westland Wessex helikopterinin inflak etmesine neden oldu. Gemide yangın çıktı ve hangar bölümü büyük hasar gördü. 14 gemi personeli öldü ve daha fazlası yaralandı. Neyse ki çıkan yangın söndürüldü. Ardından 14 Haziran’da Arjantin’in teslim olması ile birlikte gemi kapsamlı şekilde tamir gördü.

HMS Glamorgan (D 19)
HMS Glamorgan’ın Hasarılı Hangarı
HMS Glamorgan’ın hangar güvertsindeki 1.5m x 1.2 m delik
-İran-Irak Savaşı (USS Stark olayı)

 İran-Irak Savaşı devam ederken ABD fırkateyni USS Stark 17 Mayıs 1987’de İran’a ait bir Dassault Mirage F1 uçağından ateşlenen iki AM 39 Exocet tarafından vuruldu. Füzelerin ilki gemiye 41,7 km mesafede ikincisi de USS Stark, saldırıyı yapan Mirage F1’e standart bir çağrı yaparken 22,5 km mesafede ateşlendi. Geminin AN / SPS-49 radarı ve AN / SLQ-32 (V) 3 elektronik harp suiti füzeleri tespit edemedi. Füzeler sadece birkaç saniye önce görsel olarak tespit edildi. Füzeler gemiye iskele tarafından neredeyse aynı noktalara isabet ettiler. İlk füzenin harp başlığı patlamadı fakat yine yanan roket motoru bir yangını tetikledi.İkinci füze ise geminin mürettebatının yoğun olduğu savaş harekat merkezi-köprü üstü dolaylarında patladı. Füzeler gemiye yaklaşırken geminin hiçbir savunma sistemi cevap veremedi. Bu sırada mk 15 Phalanx B0 bekleme modundaydı. Mk 36 SRBOC chaff / flare , decoy fırlatma sistemi dolu bile değildi. Yaklaşan Exocet füzeleri Mk 92 savaş yönetim sistemim bir parçası STIR atış kontrol radarının ve Oto Malera mk 75 76 mm top sisteminin kör noktasından yaklaşmıştı. Saldırı sonucu 37 ABD’li denizci öldü ve 21 denizci yaralandı. USS Stark, yangının kontrol altına alınmasının ardından yedeklenerek tamir için ABD’ye intikal etti.

Oliver Hazard Perry sınıfı fırkateyn USS Stark (FFG-31)
USS Stark’ın saldırı sonrası bir fotoğrafı
USS Stark’ın Yarası

-MİLLİ Gemisavar Füzemiz ATMACA Ve Analizi

Roketsan Atmaca

 Atmaca Gemisavar Füze Sistemi projesi 2009 yılında, Türk Deniz Kuvvetleri’nin ihtiyaçlarına binaen Roketsan ana yükleniciliğnde, Aselsan ve ArmerKom (Araştırma Merkezi Komutanlığı) işbirliği ile geliştirilmeye başlanan bir gemisavar füze sistemidir. Yapılan sözleşmeye göre Aselsan füzenin elektronik donanımları ve Aktif radar arayıcı başlığı geliştirilmesi ve üretimi, ArMerKom ise atiş kontrol sistemi ve operatör konsollarının geliştirilmesinde görev almıştır. Projenin amacı, envanterimizde uzun yıllardır var olan ve donanmamızın ana vurucu gücünü oluşturan Amerikan Harpoon füze ailesinin yerini alacak yerli ve milli bir sistemin geliştirilmesidir. Atmaca füze sistemi ilk olarak hücumbot, korvet ve fırkateyn gibi su üstü platformlarımız için yüksek hassasiyetli satıhtan satha bir güdümlü gemisavar füze sistemi olarak geliştirildi. Füzenin ilk test atışı 2017 yılında yapıldı Sinop’ta yapıldı. Takip eden dönemde füze üzerinde iyileştirmeler devam etti. Aralık 2018’de yeniden bir test atışı yapıldı. Takip eden süreçte geliştirme ve iyileştirmeler devam etti. Bu arada deniz testleri ve entegrasyon çalışmaları devam eden milli TCG Kınalıada korvetimize de Atmaca füzemizin entegrasyon faaliyetleri devam etti. Füzenin son kara atışı 25 Eylül 2019’da tekrardan Sinop’ta icra edildi. Ardından 29 Eylül’de TCG Kınalıada korvetimiz hizmete girdi. Takvimler 3 Kasım 2019’u gösterdiğinde ise TCG Kınalıada (F-514) korvetimiz milli füzemizi ilk defa deniz üzerinden ateşledi ve füzemiz tüm uçuş safhalarını başarı ile tamamlayarak hedef platforma angaje olmayı başardı.

        TCG Kınalıada (F-514) ATMACA test atış videosu için tıklayınız.

 Peki Atmaca bize ne kazandırıyor? Avantajları nedir? Açıklayalım. Atmaca füzesi, halihazırda donanmamızda bulunan Harpoon Block II’lere göre daha uzun menzil sunmakta. Harpoon Block II füzeleri 70 deniz mili yani yaklaşık 140 kilometrelik bir menzil sunmaktaydı. Atmaca ile ise bu menzil 200+ kilometeye yükseldi. Harpoon Block II veri bağı içermiyordu. Atmaca ile ise donanmamız donanmamız Meteksan KEMENT projesi entegreli ağ merkezli harp yeteneğine sahip, veri bağı içeren bir gemisavar füze sistemine kavuşmuş oldu. Ayrıca iler ki bölümlerde bahsedeceğim uçuş irtifası konusunda da Atmaca füzemiz Harpoon’a üstünlük sağlamakta. Atmaca atıştan 5 saniye sonra booster’ını 100 metre civarı bir irtifada bırakır ve yoluna turbojet motoruyla devam eder. Harpoon için ise bu süre 3.9 saniyedir fakat Harpoon yaklaşık 400 metre irtifada booster bırakır. Bu da atıldığı platformun ve kendisinin daha erken tespit edilebilmesine imkan sağlamasıyla Atmaca karşısında Harpoon’a eksi puan kazandırmakta. Booster’lar katı yakıt kullanan itki birimleri olduğu için yakılarak atılan yakıt dumana neden olur ve bu duman da fırlatıcı platformun tespit edilebilirliğini arttırıcı bır etmen olabilir. Bu yüzden Atmaca Roketsan tarafından geliştirilen az dumanlı/dumansız katı yakıt teknolojisi kullanmakta. Harpoon’da ise booster’ın sahip olduğu yakıtın yanarken oluşturduğu duman Atmaca’ya göre oldukça fazla. 3 Kasım 2019’da yapılan deniz testlerinde göründü ki Atmaca füzemiz terminal aşamada su seviyesine çok yaklaşarak ve keskin manevralar yaparak hedefine ilerliyor. Aynı özellik, birçok modern gemisavar füze gibi Harpoon’da da mevcut fakat Harpoon 10 – 5 metre arası bir minimum uçuş irtifasına sahipken videoda görüldüğü kadarı ve ilgili makamlardan alınan bilgilere göre Atmaca füzemiz terminal aşamada 0,93 metre gibi iddialı bir irtifaya inerek “super sea skimming” ile hedefe angaje oldu. Bu da demek oluyor ki yakın menzil tespit imkanı konusunda platformlar ve CIWS gibi yakın hava savunma silahları da Atmaca karşısında Harpoon’a göre çok daha zor durumda kalacak. Çünkü düşük irtifa radar görüş hattı altında kalma avantajı yanı sıra deniz yüzeyinin sebep olduğu “radar dağınıklığı” olgusundan da daha fazla yararlanmak demek. Tüm bunların yanında Atmaca’nın bize kazandırdığı en büyük artılardan biri de şüphesiz “3 boyutlu görev planlama”. Bu özellik sayesinde Atmaca füzemizin uçuş rotası ve rota kademeleri, fırlatan platformdaki operatörler veya ağ merkezli harp şemsiyesi içerisindeki herhangi bir platformda yer alan operatörler tarafından uçuş öncesi oluşturulabiliyor veya uçuş sırasında güncellenebiliyor. Bu, örneğin Ege gibi birçok adacık ve kayalığın bulunduğu bir harp ortamında bu sayede ada/adacıkların arkasında veya arasında kalan bir hedefin kolayca imha edilebilmesi demek.   

 Atmaca füzemizin yerli alt sistemlerine göz atacak olursak ilk olarak baş kısmında bulunan Aktif radar (RF) arayıcı başlık önümüze çıkıyor. Bu başlık Aselsan tarafından üretilmekte. Hangi band da çalıştığı açıklanmadı. Başlığın radar menzili ise gizli bir bilgi. Füzenin INS birimi , GPS birimi ve anteni, radar altimetre ve barometrik altimetre, veri bağı gibi bileşenleri de Aselsan, Tübitak SAGE ve Meteksan Savunma gibi yerli firmalarımız tarafından sağlanıyor. Son olarak motor konusuna gelecek olursak, tüm yerli platformlarda olduğu gibi Atmaca füzemizin de en kritik birimlerinden biri motor. Atmaca ilk etapta aynı SOM seyir füzesi gibi Fransız Safran üretimi TR-40 turbojet motorunu kullanıyor. Ancak Kale AR-GE tarafından geliştirilen KTJ 3200 motoru, bu motorun yerini alacak. KTJ 3200, 2019 yılının Mayıs ayında 38.000 devire çıkıp 5 saat çalışmayı başararak kendini kanıtladı. Geçtiğimiz Ocak ayında ise son testleri yapılan motorun gerçek atış testleri de SOM füzesi ile gerçekleştirilecek ve daha sonrasında yerli motora sahip SOM seyir füzesi de envantere girecek. Tabi ardından da 2020’nin ikinci yarısında seri üretime geçmesi planlanan Atmaca füzelerimiz de bu motorları kullanacak.

Aselsan tesislerinde Atmaca füzemizin aktif radar arayıcı başlıkları

 Atmaca gemisavar füzes sistemi projesi kapsamında aynı zamnda (MWIR) Orta Dalga Kızılötesi arayıcı başlık gelştirilmesi de kararlaştırılmıştır. 2019 yılı içerisinde devam eden testlerde bu başlık ile de test atışları icra edilmeye başlanmıştır. Aktif radar güdüm + MWIR güdüm içerecek olan Atmaca’nın ikinci modeli ise ATMACA Block II olarak adlandırılmakta. Atmaca Block II sahip olduğu MWIR başlık sayesinde yüksek elektronik harp içeren harp senaryolarında ve chaff gibi elektronik karıştırma/ aldatma sistmeleri kullanan platformlara karşı aktif radar arayıcı başlığı yerine MWIR başlık ile terminal güdüm yeteneğine sahip olacak. Orta Dalga Kızılötesi arayıcı başlık bir “ kızılötesi görüntülemeli” arayıcı başlıktır. Bu başlıklar hedefi bir bütün olarak ısısal farklarına göre görüntüler ve görev bilgisayarına önceden yüklenmiş görüntülerle karşılaştırarark hedefine angaje olur. Görüntü üzerinden taaruz ettiği için hedefin istenilen önemli bir bölümüne çarpabilir veya birçok platfrom arasından kendi hedefini kolayca seçebilir ( bu özellik çeşitli dalga boyları ile aktif radar arayıcı başlıklarda da sağlanabilmekte ). Bu tip başlıklar flare gibi karşı önlemlerden de etkilenmez. Aldatılmaları günümüz şartlarında neredeyse imkansızdır. Ayrıca ATMACA Block II için geliştirilen başlık, sahip olduğu soğutucu birim sayesinde yüksek hızlarda alınan görüntüler ve koşan görüntü işleme algoritmaları nedeni ile ısınan başlığın soğuk kalmasını sağlamaktadır. Bu sayede başlığın hassasiyeti ve başarı oranı artmaktadır.

Kale AR-GE KTJ 3200 turbojet motor 

 Son olarak Atmaca füzemizin aynı UGM-84 Harpoon gibi denizaltılarımızın torpido kovanlarından bir tüp ile fırtlatılıp, satha çıkarak motorunu ateşleyip su üstü hedeflerine karşı kullanılması da düşünülmektedir. İleride Atmaca’nın da denizaltılardan fırlatılan modellerini göreceğiz.

Atmaca Füze Sistemimizin özellikleri

-Sistem Özellikleri
  • Otonom
  • Düşük Radar İzi
  • Yüksek Hassasiyet
  • Tüm Hava Şartlarında Görev Yapabilir
  • Karşı Tedbirlere Dayanıklı     
  • Veri Bağı ile Hedef Güncelleme, Yeniden Saldırı, Görev İptal Yeteneği                
  • Üç Boyutlu Görev Planlama           
  • Su Üstü ve Su Altı Platformlarından Kara ve Su Üstü Hedeflerine Karşı Angajman        
  • Su Üstü Platformlardan Su Üstü Hedeflere Karşı Angajman      
  • Hedef Seçimi   
  • Uzun Menzil
-Teknik Özellikler
  • Uzunluk: 4.800 – 5.200 mm   
  • Ağırlık: < 800 kg      
  • Menzil: > 200 km   
  • Hız: 0.85 Mach 
  • Güdüm: ANS + KKS* + Barometrik Altimetre + Radar Altimetre        
  • Harp Başlığı Tipi: Yüksek Patlayıcılı Penetrasyon Etkili Harp Başlığı  
  • Ağırlık: 250 kg 
  • Arayıcı Başlık: Aktif RF / MWIR

 Atmaca gemisavar füzemizin yanında donanmamızın sahip olduğu S-70B2 helikopterleri için, AGM-119 Penguin füzelerinin yerini alacak TEMREN hafif gemisavar füzemiz de bulunmakta. TEMREN füzesi Roketsan tarafından geliştirilen UMTAS uzun menzilli tank savar füzesinin deniz versiyonu olacak. 8 kilometre menzile sahip UMTAS füzesinden çok daha uzun menzile sahip olan füzenin 18 km ve 30 km menzilli iki modeli bulunuyor. UMTAS gibi lazer/IIR başlığa sahip füzenin deniz atış testleri Denizkurdu 2017 tatbikatında hareketli deniz hedefine karşı başarı ile gerçekleştirildi. Henüz envantere girip girmediği ise bilinmiyor.

 Bu bölümde sizlere en popüler ve tarihe damga vurmuş 3 gemisavar füzeden ve milli ATMACA ve TEMREN füzelerimizden bahsettim. Dünya üzerinde birçok ülke tarafından geliştirilmiş birçok gemisavar füze sistemi var ancak tabi ki de hepsine bu yazıda değinemeyeceğim.Dünya üzerinde yapılmış ve kullanımda olan tüm gemisavar füzelerin listesine ve özelliklerine buradan ulaşabilirsiniz.

Yazar: Eshab YALÇIN

Bu Yazıyı Paylaş
Takip et:
TDA Haber Merkezi
Yorum yap

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

Exit mobile version