Türk Donanmasının Altın Çağı: Bu makalemizde içinde bulunduğumuz yıl itibarıyla art arda inşa faaliyetleri başlayan ve Türk Donanma Tarihine adeta “Altın Çağ” niteliğinde bir dönem başlatacak olan TF-2000 muhribi, MUGEM (Milli Uçak Gemisi), MİLDEN (Milli Denizaltı) ve İstif sınıfı fırkateynleri inceleyerek, gelecekteki muharip gemi filomuzu ele alacağız. Bunu yaparken, Akdeniz’deki rakiplerimizle ufak kıyaslamalar yapmayı da ihmal etmeyeceğiz.
Giriş
Geçtiğimiz günlerde, 2 Ocak 2025 tarihinde, Millî Savunma Bakanlığı yaptığı açıklama ile TF-2000 ve Milli Uçak Gemisi (MUGEM)’in sac kesimlerinin yapıldığını, MİLDEN’in ise ilk kaynak töreninin yapıldığını duyurmuştu. Ardından 10 Ocak tarihinde İstif sınıfı fırkateynlerin ikinci gemisi TCG İzmir (F 516) ile üçüncü gemisi olan TCG İzmit (F 517) gemileri denize indirildi. MSB tarafından yapılan açıklamada aynı anda Türkiye genelindeki tersanelerde 31 askerî geminin inşa faaliyetlerinin devam ettiği aktarıldı.
Son zamanlarda özellikle deniz kuvvetleri için oldukça önemli savunma yatırımlarının yapılmasıyla Türkiye, tüm Avrupa’dan eş zamanlı olarak daha fazla sayıda askerî gemi inşa eder durumda. Eş zamanlı olarak en çok askerî gemi üreten ülkeler arasında Çin’den sonra ise dünyada ikinci sırada.
TF-2000 Hava Savunma Harbi Muhribi

İlk olarak MUGEM ile başlamak yerine TF-2000 Hava Savunma Harbi Muhribi ile başlıyoruz, çünkü bir uçak gemisi yanında onu koruyacak görev grubu olmadan pek de etkili bir güç çarpanı sayılamaz.
Türk Donanması, ABD tarafından hibe edilen Gearing sınıfı muhriplerin de emekliye ayrılmasından sonra günümüze kadar uzun yıllar muhrip sınıfı gemilere sahip olmadı. Hava savunma maksadıyla muhrip yerine vurucu güç unsuru olarak donanmamızın hâlâ bel kemiğini oluşturan Gabya sınıfı fırkateynleri kullanıyoruz. Ancak Gabya sınıfı fırkateynlerin ortalama yaşı 40’ı aşmış olması sebebiyle artık emekliye ayrılma zamanları gelmiş durumda. Gabya sınıfının emekliye ayrılmasıyla yerlerinin TF-2000 Hava Savunma Muhribi ile doldurulması amaçlanıyor.

Türk Deniz Kuvvetleri için bir muhrip ihtiyacı 1990’lı yılların sonlarında gündeme getirilmişti. Aslında ilk düşünüldüğü zaman muhrip olarak değil de bir fırkateyn olarak inşa edilecekti. Ancak o yıllardaki maddi imkansızlıklar projenin yapılmasını günümüze kadar geciktirdi.
Geciken projede zamanla DzKK’nin isterlerinin de değişmesiyle proje bir fırkateyn projesinden muhrip inşa programına dönüştü. İlk planlara göre 7000 ton deplasmanda 166 metre boyunda 7 adet muhrip inşa edilecekti. Ancak geçtiğimiz sene yapılan kritik tasarım aşamasında geminin boyutları yeniden ele alınarak 8500 ton deplasman ve 149 metre boya geçildi.
2025 itibarıyla ise ilk TF-2000 muhribinin sac kesim töreni yapıldı. Sınıftan kaç geminin Türk Donanması için inşa edileceği ise henüz kesin olmamakla birlikte bu sayı ilk proje yıllarında 7 olarak belirtildiyse de daha sonra 4 ve 8 adet olacağı yönünde söylentiler oluşmuştu.
TF-2000 muhrip tasarımını diğer rakip ülkelerin benzer sınıf gemileriyle kıyasladığımız zaman boyutları açısından ABD’nin Arleigh Burke sınıfı muhribine1 benzediği sonucuna varabiliriz. Yine silahlanma bakımından da her iki sınıf da benzer dikey atım hücre sayısına ve birbirinin muadili silah sistemlerine sahiptir. TF-2000 muhribinin Akdeniz’deki rakip sınıf gemisinin Fransa ve İtalya ortaklığında tasarlanan Horizon sınıfı muhrip olduğunu söyleyebiliriz. İki ülkede bu gemiden 2 adet envanterinde bulundurmaktadır. İngiltere’deki muadil gemisi ise Type 45 muhribidir.
MUGEM (Milli Uçak Gemisi)

Milli Uçak Gemisi Projesi (MUGEM) resmî bir ağızdan duyurulana kadar pek çok savunma sanayii analisti Türk Deniz Kuvvetlerinin bir uçak gemisi olmalı mı bunu tartışıyordu. Pek çok analist, Türk Donanması’nın daha çok Akdeniz gibi derin olmayan, ana karaya yakın ve okyanus kadar zorlu olmayan şartlardaki denizlerde görev yaptığını ileri sürerek TCG Anadolu muhtelifi gemilerin deniz platformu konusunda yeteceğini düşünüyordu. Ancak Türk Deniz Kuvvetlerinin sadece Akdeniz’de görev yapmadığı bir gerçek. Türk Donanması günümüzde Somali açıklarında aktif görev gücü bulundurmakta ve Afrika başta olmak üzere ilerleyen senelerde bu görev gruplarının artacağını değerlendirmekteyim. Bir yere uçak gemisi göndermek o bölgede uzunca zaman kalıcı olmak ve lojistik konusunda zorluk çekmemek için büyük bir avantaj. Kaldı ki TCG Anadolu’nun uçuş güvertesinde F-35B modelinde olan VTOL özelliği bulunmayan uçaklardan yalnızca insansız hava araçlarını kullanabiliyoruz. Bir yerde kalıcı olmak istiyorsak İHA’larla hava-hava gücü oluşturamayacağımız bir gerçek. Bu bağlamda kuvvetin tüm bunları düşünerek geleceği iyi bir şekilde planladığı söylenebilir.

MUGEM’in boyutlarına ve donanımına bakacak olursak; milli uçak gemimiz 60 bin ton deplasmanda, 285 metre boy ve 72 metre genişliğinde olacak. Boyutları ve deplasmanına bakacak olursak MUGEM, Akdeniz’de Fransa’nın uçak gemisi olan Charles de Gaulle (R91)’den daha büyük ve dolayısıyla kapasitesi daha yüksek olacak. İngiltere’nin uçak gemisi sınıfı olan Queen Elizabeth sınıfı uçak gemileri ile benzer boyutlarda olup kapasite bakımından da yakın olacağı söylenebilir.
Hava gücü bakımından ise uçuş güvertesi ve alt katta toplamda 50 kadar insanlı/insansız uçağın yer alması planlanıyor. Bunlar arasında öne çıkanlar ise Hürjet’in deniz versiyonu, Kızılelma ve Bayraktar TB3 olacak. MUGEM’in uçuş güvertesinde 2 kalkış, 1 iniş pisti yer alacak ve STOBAR’a sahip olacak.
Milli Uçak Gemisini dünyadaki pek çok uçak gemisinden ayıran özellik ise güvertesinde dikey atım lançerlerinin (VLS) yer alacak olması. MUGEM’de konuşlu olarak 4 adet GÖKDENİZ CIWS’in yanında 32 hücreli MİDLAS VLS yer alacak. 32 hücreli MİDLAS VLS’nin quad-pack olması durumunda içerisinde 32×4 adet olmak üzere 128 adet füze yer alabilir. Bu denli fazla bir sayı bir hava savunma muhribi kadar füze barındırabilecek olması demektir. Yani MUGEM, başlıca muhriplerden ve denizaltılardan oluşan görev grubu ile seyir ederken aynı zamanda kendi kendine yetebilecek2 kadar hava savunma gücünü sağlayabilecek.
Sac kesimi 2 Ocak 2025 tarihinde yapılan Milli Uçak Gemisi’nin 2030’lu yılların başlarında Türk Deniz Kuvvetleri envanterine girmesi bekleniyor.
MİLDEN (Milli Denizaltı)

Geçtiğimiz haftalarda Milli Savunma Bakanlığı tarafından ilk kaynak töreninin yapıldığı duyurulan MİLDEN Projesi kapsamında 2019 yılında Deniz Kuvvetleri Komutanlığı bünyesinde Milli Denizaltı Dizayn Ofisi kurularak çalışmalar başlatıldı. Kavramsal tasarımı 2022 yılında tamamlanmış olan MİLDEN projesinin ileri dizayn aşamasının 2025 yılında tamamlanması ve inşa aşamasına geçilmesi planlanıyordu ve bu hedefe ulaşıldı. 2031 yılında ise sınıfın ilk denizaltısının inşa faaliyetlerinin tamamlanması öngörülüyor. Sınıftan kaç adet denizaltı üretileceği ise henüz bilinmiyor.Kendimden bir alıntı
2030’lu yıllardan envantere girecek olan MİLDEN ile Türk Deniz Kuvvetleri, açık denizlerde denizaltından görev icra etme yeteneğini resmen baştan yazacak. Boyutu ve kapasitesiyle Akdeniz’deki sayılı denizaltılardan olacak.
Hazır MİLDEN projesinden bahsederken, “Geleceğin Türk Deniz Kuvvetleri Denizaltı Envanteri” makalemi de okumanızı tavsiye ederim. Orada MİLDEN projesi detaylıca yer alırken, gelecekteki denizaltı filomuzun kısa bir analizini de yazmış oldum.
İstif Sınıfı Fırkateyn

Türkiye Cumhuriyeti tarihinin ilk yerli fırkateyn sınıfı olan İstif sınıfı fırkateynler, MİLGEM projesinin ikinci aşamasında inşa ediliyor.3 3 bin tonluk düşük deplasmanı sayesinde özellikle Akdeniz koşullarında sorunsuz görev yapmak için biçilmiş kaftan denebilir. Özellikle envanterdeki emekliye ayrılacak olan 4 adet Yavuz sınıfı fırkateynin yerini dolduracak olan İstif sınıfından ilk başta 4 adet inşa edilmesi planlanmaktaydı ancak daha sonra bu sayı 8’e çıkarılarak projeye hız verildi.
Sınıfın ilk gemisi olan TCG İstanbul’un inşa faaliyetleri 2017 senesinde başladı ve envantere 2023’te girdi.4 Proje kapsamındaki planlanan gemi sayısının 2 katına çıkarılmasıyla gemilerin inşa faaliyetleri özel tersanelere verildi. Bu sayede ise proje hız kazanarak envantere girecek sonraki 3 geminin neredeyse aynı anda tamamlanmasıyla 2026-27 yılları arasında (neredeyse 3 senelik bir zaman diliminde) hizmete alınması planlanmakta.
Proje kapsamında hizmete giren ilk gemi olan TCG İstanbul (F 515), 16 hücreli MİDLAS dikey atım sistemini bulunduruyor. Ancak diğer 7 gemide quad-pack özelliği bulunacağından 16 hücre içerisinde -azami ve nadir durumlarda- 64 adet hava savunma ve seyir füzesi bulunabilecek. Tabii füzelerin boyutlarının da yerleştirmeye etki edeceğini göz önünde bulundurursak 64 füzenin aynı anda yüklü olması pek sık rastlanacak bir durum olmayacaktır.
Envanterde bulunacak 8 adet İstif sınıfı fırkateyn, özellikle Yunanistan’ın Fransa’dan aldığı 3 adet Belharra tipi fırkateynlerin karşısında çok büyük fark yaratacaktır.
Sonuç
Deniz Kuvvetleri Komutanlığının ortalama envanter yaşı yaklaşık 20 konumunda. Bu ortalama yaş Fransa, İtalya ve İngiltere gibi ülkeler için yaklaşık olarak 10-12. Bu makalede ele aldığımız platformlar ve diğer unsurlarla hem donanma yaş ortalaması hem de donanmanın nitelik bakımından gücü Akdeniz’deki rakiplerimizi yakalayacak seviyeye ulaşmış olacak.
DzKK, son zamanlardaki seri projeleriyle envanterine daha önce hiç katmadığı yerli gemileri ve uçak gemisini envantere kazandırıyor. Gelecek yıllarda envantere girecek sistemlerle Akdeniz’de olduğumuzdan daha büyük bir güç çarpanı olmanın yanında dünya çapında operasyon yapabilme kabiliyetine sahip bir donanmaya sahip olacağız. Bu bağlamda Deniz Kuvvetleri Komutanlığının içinde bulunduğu “ara ligden” çıkarak; Fransa, İtalya ve İngiltere ligine yükseleceği söylenebilir.
Envantere yeni girmekte olan ve gelecek yıllarda girmesi planlanan projeleri inceleyerek Türk Deniz Kuvvetlerinin gelecek envanterini kısaca aktarmış oldum. Ardı ardına hatta aynı anda gelen bu projelerle “Türk Donanmasının Altın Çağı”na tanıklık ediyoruz da denebilir. Buraya kadar okuduğunuz için teşekkürler.
Dipnotlar
- Arleigh Burke sınıfı gemiler 4 alt sınıftan oluşmakta olup bunların Flight I ve Flight II versiyonları TF-2000’in tonajından sırasıyla 200 ve 100 ton azken diğer versiyonlar TF-2000’den daha yüksek tonajdadır. ↩︎
- Sadece bir uçak gemisi üzerindeki VLS’lerin dört bir yandan gelebilecek saldırılara karşı tek başına direnç sağlaması mümkün değildir. Zaten bu sebeptendir ki uçak gemileri kendilerini çevreleyen muhrip ve denizaltı gibi gemilerden oluşan görev grupları ile harekat icra eder. Buradan “kendi kendine yetebilecek” sözüyle kastedilmek istenen ise geminin “öz savunması”dır. ↩︎
- Birinci aşama Ada sınıfı korvet. ↩︎
- Projedeki gecikmenin temel sebebi Amerika tarafından uygulanan ambargo oldu. Ambargo sebebiyle pek çok sistem yerli olarak geliştirilmek zorunda kaldı. ↩︎